Auguste Comte (1798-1857)
Auguste Comte tıpkı Simon gibi toplumu evrimci ve pozitivist bir çerçevede ele alır. Simon çalışmaları ile sosyoloji biliminin gelişimine katkıda bulunmuş Comte ise “sosyoloji” kavramını icat etmiş ve sosyolojide pozitivist sosyoloji olarak bilinen geleneği kurmuştur.
Bu nedenle bazı çevrelerde Comte sosyolojinin kurucusu olarak kabul edilir. Simon gibi o da son derece istikrarsız bir dönem olan Fransız Devrimi sonrasında yaşamış ve dolayısıyla bu dönemin etkileri düşünce sistemine yansımıştır.
Bundan dolayı Comte’un çalışmaları kısmen Aydınlanma düşünürlerinin çalışmalarına dayanan kısmen de onlara eleştirel olan çalışmalar olarak bilinmektedir.
Sosyolojide Comte tarafından geliştirilen pozitivist yaklaşım toplumsal yaşamın doğal yaşama benzer bir nesnel gerçekliği olduğu yönünde temel bir varsayıma dayanır. Bu açıdan povitivizm doğa bilimlerinde kullanılan niceliksel bilgiye dayalı bilimsel yöntemin sosyal bilimlerde de kullanılabileceğini savunur.
Bu yönteme göre yalnızca gözlenebilen, ölçülebilen ve sınışanabilen olguların bilimsel bir gerçekliği vardır ve toplum hakkındaki doğru gerçekler ancak bilimsel yöntemlerle keşfedilip analiz edilebilir.
Comte fiziksel dünyada olduğu gibi (örneğin, yer çekimiyasası), toplumsal dünyada da olayları temellendiren belirli toplumsal yasalar olduğuna inanıyordu.
Bu nedenle doğa bilimsel yöntemlerle bu yasaların keşfedilebileceğine ve topluma daha iyi yön verilebileceğini savunuyordu.
Bununla birlikte Comte doğal gerçeklik ile toplumsal gerçeklik arasında benzerliğin yanı sıra bazı farklılıkların da olduğunu kabul ediyordu.
Bu yüzden de toplumsal dünyayı araştırmada doğa bilimsel yöntemin yanı sıra tarihsel yönteminde kullanılması gerektiğini savunmaktaydı.
Comte toplumu biyolojik bir organizmadaki sisteme benzetir. Bu bakımdan biyolojideki anatomi ve fizyoloji ayırımına benzer şekilde sosyolojide de istikrarlı ilişkileri ve sosyal yapıyı inceleyen toplumsal statik ile toplumsal değişmeyi inceleyen toplumsal dinamik adı altında iki farklı çalışma alanı belirler.
Comte toplumsal statiği toplumsal düzen ile toplumsal dinamiği de toplumsal değişme ve ilerleme ile özdeşleştirir. Böylece Comte sosyolojiyi tarihsel yöntem aracılığıyla toplumsal düzenin (statiğin) ve toplumsal değişmenin (dinamiğin) yasalarını keşfedip analiz eden bir bilim olarak tanımlamış olur.
Comte’da Simon gibi toplumu evrimci bir bakış açısından kavramaya çalışır. Comte bununla ilgili görüşlerini Simon’un yazılarından faydalanarak geliştirdiği ünlü üç hâl yasası olarak bilinen evrim teorisinde özetler. Comte’un insan toplumları için önerdiği evrimsel gelişme modeline göre insan düşüncesi ve insan toplumları üç temel aşamadan geçerek ilerlerler.
Bu aşamalar;
a. Teolojik aşama: Bu aşamada insan düşüncesi her şeyi doğaüstü güçlerle açıklamaya çalışır.
b. Metafizik aşama: ‹kinci sıradaki bu aşamada ise insan düşüncesi sosyal veya fiziksel tüm olgu ve olayları soyut güçlerle açıklamaya çalışır.
c. Pozitif aşama: Bu aşamada ise insan düşüncesi nihayet bütün olgu ve olayları bilimsel (evrensel yasalara dayalı) olarak açıklamaya çalışır.
Comte’a göre bu aşamada insan düşüncesi pozitif bilim sayesinde doğaüstü ve soyut güçleri reddederek gözlemlenebilen olgular arasındaki mevcut ilişkileri açığa çıkarmaya ve bu ilişkileri evrensel yasalar içerisinde sistemleştirmeye çalışır.
Comte, Fransız Devrimi örneğindeki radikal nitelikteki toplumsal değişmelere de karşı idi.
Ona göre insanların düşünceleri pozitif yönde gelişmedikçe radikal bir şekilde yukarıdan dayatılan değişmelerle kalıcı bir ilerleme sağlanamazdı.
Comte’a göre bütün bilim dallarındaki insan bilgisi aynı anda olmasa bile farklı zaman dilimlerinde bu üç aşamadan geçerek ilerler. Bu açıdan sosyolojiyi pozitif aşamaya en son giren ve dolayısıyla gelişimi kendinden önceki bütün bilimlere dayanan bilimsel gücü yüksek bir disiplin olarak görüyordu.
Comte pozitivizmin hem doğa bilimlerinde hem sosyal bilimlerde insanlara büyük faydalar sağlayacağına inanıyordu. Pozitivizmin nihayetinde bir din hâline gelerek geleneksel dinlerin yerini alması gerektiğini de savunuyordu.
Comte’un pozitivist yaklaşımının sosyolojiye önemli bir katkısı olmuştur. Bununla birlikte tarihsel süreçle ilgili olarak öne sürdüğü evrimsel gelişme yasası gözlem,deney ve test yoluyla elde edilen bilgilerden çok tarih felsefesi niteliğinde soyut ve spekülatif bilgilere dayalı olduğu gerekçesi ile eleştirilere maruz kalmıştır