Bağımlılık Okulu, 1960’larda Latin Amerika’nın azgelişmişlik durumunu Latin Amerika perspektifinden bakarak analiz etmeye çalışmıştır.
Modernleşme Okulu’nu eleştirmek için ortaya çıkan Bağımlılık Okulu, geleneksel-modern toplum ikiliği yerine merkez-çevre ya da metropol-uydu ikiliğini kullanmıştır.
Kapitalist üretim biçiminin güçlü merkez ülkeler ve onlara bağımlı oldukları için azgelişmiş olan çevre ülkeler yarattığını iddia eder.
Bağımlılık Okulu’nun en önde gelen teorisyeni Andre Gunder Frank’a göre, Latin Amerika ülkeleri 16. yüzyıldan itibaren azgelişmiş çevre ülke konumundadırlar.
Çünkü o tarihten itibaren kapitalist merkez ülke konumunda olan Amerika Birleşik Devletleri’nin uydusudurlar. Merkez ve çevre arasındaki bu bağımlı ilişki, kapitalist üretim biçimi devam ettiği sürece devam edecektir ve çevrenin gelişmesi mümkün olmayacaktır.
Merkez, çevrenin ürettiği artı değere farklı yöntemlerle el koyduğu sürece daha da güçlü hâle gelecek ve bu durumun sonucunda az gelişmişlik durumu sürekli olarak var olacaktır. Frank bu durumu az gelişmişliğin gelişmesi olarak adlandırmıştır.
Çevrede gelişmenin olamayacağını iddia eden Bağımlılık Okulu, 1970’lerden sonra yeni sanayileşen ülkelerin ortaya çıkışıyla birlikte sorgulanmaya başlamıştır.