Boşanma davasında nafaka ve tazminatın hangi koşullarda alınabileceği ve alınacak bu tazminat ve nafakanın miktarının ne olacağı boşanma kararı vermiş olan eşlerin en çok merak ettiği konular arasında yer almaktadır.
Boşanma davasında maddi tazminat, eşin uğramış olduğu maddi kaybı ve zararı ifade ederken manevi tazminat ise, duyulan acı, elem, keder gibi duyguları hafifletmek maksadıyla mahkemenin tayin edeceği tazminatı ifade etmektedir. Çoğunlukla zina sebebiyle boşanma davası açılmasında zina yapan eşe karşı manevi tazminat talebinde bulunulduğunu görmekteyiz. Nafaka ise, bir kişinin boşanma davası süresince ya da boşanma kararının kesinleşmesiyle eşine ve/veya çocuğuna ödemekle yükümlü olduğu paradır.
Boşanma davasında nafaka ve tazminat istemlerinin biriyle ya da ikisiyle karşılaşmak mümkündür. Ancak özellikle maddi ve manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde hakimin takdir yetkisi büyük önem taşıyacaktır. Nafakanın belirlenmesinde de mahkeme, kişilerin sosyo-ekonomik durumlarını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulunduracak ve bu hususta yine hakimin takdir yetkisi devreye girecektir. Aile hukuku kapsamında nafaka, iki şekilde karşımıza çıkmaktadır;
- Birincisi, boşanma kararıyla birlikte eşlerden birinin yoksulluğa düşecek olması sebebiyle yoksulluk nafakasıdır.
- Diğeri ise boşanan eşlerden çocuğun velayetini alamayan eşin ödemekle yükümlü olacağı iştirak nafakasıdır. Aynı zamanda nafaka, yalnızca dava sonucunda değil; dava açıldıktan sonra ve devam ettiği sürece de ödenebilir. Bu durumlarda ödenen nafakaya ise tedbir nafakası adı verilmektedir.
Boşanma davasında nafaka ve tazminat, boşanan eşler bakımından büyük öneme sahip olduğundan dolayı bu hususlarda uzman bir avukattan bilgi almak faydalı olacaktır.
Avukat, ilgili mevzuatlar doğrultusunda ve tecrübeleri sayesinde müvekkilinin alabileceği tahmini nafaka ve tazminatı tahmin edebilecek ve bu konuda kendisine yardımcı olacaktır. Aynı zamanda boşanmadan sonra da nafaka davası açılabildiği için bu konuda yeterince bilgi sahibi olmak adına mutlaka aile hukuku alanında uzman bir avukattan hem boşanma davasında nafaka ve tazminat hem de sonrasında nafaka arttırımı ya da kaldırılması konularında bilgi alınmalıdır.
Nafaka Bağlanmasının Şartları Nelerdir?
Boşanma davasında nafaka ve tazminat talebinde bulunabilmek için bazı koşulların varlığı aranmaktadır. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki eğer ortada bir anlaşmalı boşanma söz konusu ise nafakanın miktarı taraflarca serbest bir şekilde tayin edilebilecektir. Ancak çekişmeli boşanma davasında taraflar nafaka konusunda uzlaşmamış olduklarından dolayı hakimin takdir yetkisi devreye girecektir. Boşanma sebeplerinden bağımsız olarak nafaka bağlanabilmesi için temelde aranan iki şart vardır;
- Bunlardan ilki, boşanma ile taraflardan birinin yoksulluğa düşecek olmasıdır.
- Diğeri ise nafaka talebinde bulunan tarafında boşanma hususunda ağır bir kusurunun bulunmamasıdır. Ancak her halde boşanma esnasında nafaka talep edilen tarafın kusurlu olması gerekmemektedir. Eğer bir kusur yoksa ancak diğer eş yoksulluğa düşecekse yine de nafaka tayin edilmesi mümkündür.
Nafaka bağlanması için evliliğin kaç yıl sürmesi gerektiğine dair TMK’da hüküm yer almamaktadır. Ancak uygulamada en az 1 yıl evli kalmaları halinde taraflardan birisine nafaka verildiği görülmektedir.
Nafaka, boşanma davası esnasında belirlenmektedir. Boşanma kararıyla belirlenmiş olan nafakanın daha sonra arttırılması, azaltılması ya da kaldırılması adına dava açılması hukukumuz bakımından mümkündür. Bu sebeple eski eşine ödediği nafakanın çok yüksek olduğunu düşünen eş, bunun kaldırılması ya da azaltılması için dava açma hakkına sahip olacaktır.
Ayrıca bazı hallerde nafaka, kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Eşin ölmesi ya da başkasıyla evlenmesi durumunda herhangi bir talebe gerek kalmaksızın eski eşin nafaka ödeme yükümlülüğü son bulacaktır. Aynı zamanda nafaka ödenen eşin haysiyetsiz bir yaşam sürmesi nedeniyle de nafakanın kaldırılmasına dair dava açılması mümkündür.
Boşanmada Maddi ve Tazminat İstemenin Şartları Nelerdir?
Boşanma davasında nafaka ve tazminat talebinde bulunabilmek için bazı koşulların varlığının arandığını nafaka konusunda belirtmiştik. Aynı husus maddi tazminat isteminde bulunmak için de geçerlidir.
Ancak belirli şartların mevcudiyeti halinde eşlerden biri diğerinden maddi tazminat talebinde bulunabilecektir. TMK m.174’e göre, mevcut ya da beklenen menfaatleri boşanma sebebiyle zedelenen taraf kusursuz veya daha az kusurlu ise karşı taraftan maddi tazminat isteyebilecektir.
Bu açıklamadan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz ki tazminat isteminde bulunan taraf ya kusursuz ya da daha az kusurlu olmalıdır. Bu durumda davalı taraf kusurlu veya karşı tarafa göre daha ağır kusurlu olmalıdır. Davalı tarafın mevcut ya da beklenen bir menfaatinin zedelenmiş olması da maddi tazminata hükmedilebilmesi adına önemlidir. Bu hususta verilecek olan maddi tazminatın miktarına hakim karar verecektir.
Boşanmada Manevi Tazminat İstemenin Şartları Nelerdir?
Boşanma davasında nafaka ve tazminat konusunda ele almamız gereken bir diğer konu ise manevi tazminat isteminde bulunmanın şartlarının neler olduğudur. Manevi tazminat talebi de TMK m.174’te düzenlenmiştir.
Buna göre, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakkı saldırıya uğramış olan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir para ödenmesini isteyebilmektedir. Bu açıklamadan da şunu çıkarmamız mümkündür; davalı olarak tarafın kusurlu olması manevi tazminat istenmesi adına önemlidir.
Davalı tarafın kusurunun ağır ya da hafif olması tazminat talebi bakımından önem arz etmez. Davacı olan tarafın ise davalının kusuru sebebiyle kişilik hakkının zedelenmiş olması şarttır. Kişilik hakkının zedelenmiş olup olmadığı ise boşanmaya neden olan olayın mahiyetine ve manevi tazminat isteminde bulunan tarafın duyduğu elem, acı ve üzüntünün derecesine göre tayin edilecektir. Bu konuda da hakimin takdir yetkisi büyük rol oynayacaktır.
Tazminat ve Nafakanın Ödenme Şekli
Boşanma davasında nafaka ve tazminatın ödeme şeklinin nasıl olacağı da merak edilen konular arasında yer almaktadır. Bu konu TMK m. 176’da düzenlenmiştir. İlgili madde hükmüne göre maddi tazminat ve yoksulluk nafakası toptan ödenebileceği gibi durumun gereklerine göre irat biçiminde de ödenebilecektir.
Ancak manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilmesi mümkün değildir. Boşanma davasında nafaka ve tazminata hükmedilmiş olması, bunların sonsuza dek ödeneceği anlamına gelmemektedir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilmiş olan nafaka veya maddi tazminat, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi veyahut taraflardan birinin ölmesi halinde kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Aynı zamanda alacaklı eşin, evlenmeden fiilen evliymiş gibi haysiyetsiz bir yaşam sürmesi halinde mahkeme kararıyla birlikte nafaka ve maddi tazminat son bulacaktır. Tarafların mali durumlarında yaşanan değişikliklere göre de nafaka veya tazminatın oranlarının arttırılması ya da azaltılması mümkündür.
Bu konularda daha fazla bilgi alabilmek adına aile hukuku alanında uzman ve tecrübeli bir avukata danışılması ve onun talimatları doğrultusunda hukuki sürecin başlatılması ve sürdürülmesi tarafların hak kaybına uğramamaları adına büyük önem taşımaktadır.
Boşanma Davasında Nafaka Miktarı Neye Göre Belirlenir
Boşanma davasında nafaka ve tazminatın hangi koşullarda alınabileceği ve alınacak bu tazminat ve nafakanın miktarının ne olacağı boşanma kararı vermiş olan eşlerin en çok merak ettiği konular arasında yer almaktadır. Boşanma davasında maddi tazminat, eşin uğramış olduğu maddi kaybı ve zararı ifade ederken manevi tazminat ise, duyulan acı, elem, keder gibi duyguları hafifletmek maksadıyla mahkemenin tayin edeceği tazminatı ifade etmektedir.
Çoğunlukla zina sebebiyle boşanma davası açılmasında zina yapan eşe karşı manevi tazminat talebinde bulunulduğunu görmekteyiz. Nafaka ise, bir kişinin boşanma davası süresince ya da boşanma kararının kesinleşmesiyle eşine ve/veya çocuğuna ödemekle yükümlü olduğu paradır.Boşanma davasında nafaka ve tazminat istemlerinin biriyle ya da ikisiyle karşılaşmak mümkündür.
Ancak özellikle maddi ve manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde hakimin takdir yetkisi büyük önem taşıyacaktır. Nafakanın belirlenmesinde de mahkeme, kişilerin sosyo-ekonomik durumlarını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulunduracak ve bu hususta yine hakimin takdir yetkisi devreye girecektir. aile hukuku kapsamında nafaka, iki şekilde karşımıza çıkmaktadır.
Birincisi, boşanma kararıyla birlikte eşlerden birinin yoksulluğa düşecek olması sebebiyle yoksulluk nafakasıdır. Diğeri ise boşanan eşlerden çocuğun velayetini alamayan eşin ödemekle yükümlü olacağı iştirak nafakasıdır. Aynı zamanda nafaka, yalnızca dava sonucunda değil; dava açıldıktan sonra ve devam ettiği sürece de ödenebilir.
Bu durumlarda ödenen nafakaya ise tedbir nafakası adı verilmektedir.Boşanma davasında nafaka ve tazminat, boşanan eşler bakımından büyük öneme sahip olduğundan dolayı bu hususlarda uzman bir avukattan bilgi almak faydalı olacaktır. Avukat, ilgili mevzuatlar doğrultusunda ve tecrübeleri sayesinde müvekkilinin alabileceği tahmini nafaka ve tazminatı tahmin edebilecek ve bu konuda kendisine yardımcı olacaktır.
Aynı zamanda boşanmadan sonra da nafaka davası açılabildiği için bu konuda yeterince bilgi sahibi olmak adına mutlaka aile hukuku alanında uzman bir avukattan hem boşanma davasında nafaka ve tazminat hem de sonrasında nafaka arttırımı ya da kaldırılması konularında bilgi alınmalıdır.Nafaka Bağlanmasının Şartlar ?
Boşanma davasında nafaka ve tazminat talebinde bulunabilmek için bazı koşulların varlığı aranmaktadır. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki eğer ortada bir anlaşmalı boşanma söz konusu ise nafakanın miktarı taraflarca serbest bir şekilde tayin edilebilecektir.
Ancak çekişmeli boşanma davasında taraflar nafaka konusunda uzlaşmamış olduklarından dolayı hakimin takdir yetkisi devreye girecektir. Boşanma sebeplerinden bağımsız olarak nafaka bağlanabilmesi için temelde aranan iki şart vardır. Bunlardan ilki, boşanma ile taraflardan birinin yoksulluğa düşecek olması, diğeri ise nafaka talebinde bulunan tarafında boşanma hususunda ağır bir kusurunun bulunmamasıdır.
Ancak her halde boşanma esnasında nafaka talep edilen tarafın kusurlu olması gerekmemektedir. Eğer bir kusur yoksa ancak diğer eş yoksulluğa düşecekse yine de nafaka tayin edilmesi mümkündür.Nafaka bağlanması için evliliğin kaç yıl sürmesi gerektiğine dair TMK’da hüküm yer almamaktadır.
Ancak uygulamada en az 1 yıl evli kalmaları halinde taraflardan birisine nafaka verildiği görülmektedir. Nafaka, boşanma davası esnasında belirlenmektedir. Boşanma kararıyla belirlenmiş olan nafakanın daha sonra arttırılması, azaltılması ya da kaldırılması adına dava açılması hukukumuz bakımından mümkündür.
Bu sebeple eski eşine ödediği nafakanın çok yüksek olduğunu düşünen eş, bunun kaldırılması ya da azaltılması için dava açma hakkına sahip olacaktır. Ayrıca bazı hallerde nafaka, kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Eşin ölmesi ya da başkasıyla evlenmesi durumunda herhangi bir talebe gerek kalmaksızın eski eşin nafaka ödeme yükümlülüğü son bulacaktır.
Aynı zamanda nafaka ödenen eşin haysiyetsiz bir yaşam sürmesi nedeniyle de nafakanın kaldırılmasına dair dava açılması mümkündür.Boşanmada Manevi Tazminat İstemenin Şartları Nelerdir?
Boşanma davasında nafaka ve tazminat talebinde bulunabilmek için bazı koşulların varlığının arandığını nafaka konusunda belirtmiştik. Aynı husus maddi tazminat isteminde bulunmak için de geçerlidir. Ancak belirli şartların mevcudiyeti halinde eşlerden biri diğerinden maddi tazminat talebinde bulunabilecektir.
TMK m.174’e göre, mevcut ya da beklenen menfaatleri boşanma sebebiyle zedelenen taraf kusursuz veya daha az kusurlu ise karşı taraftan maddi tazminat isteyebilecektir. Bu açıklamadan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz ki tazminat isteminde bulunan taraf ya kusursuz ya da daha az kusurlu olmalıdır.
Bu durumda davalı taraf kusurlu veya karşı tarafa göre daha ağır kusurlu olmalıdır. Davalı tarafın mevcut ya da beklenen bir menfaatinin zedelenmiş olması da maddi tazminata hükmedilebilmesi adına önemlidir. Bu hususta verilecek olan maddi tazminatın miktarına hakim karar verecektir.Boşanma davasında nafaka ve tazminat konusunda ele almamız gereken bir diğer konu ise manevi tazminat isteminde bulunmanın şartlarının neler olduğudur.
Manevi tazminat talebi de TMK m.174’te düzenlenmiştir. Buna göre, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakkı saldırıya uğramış olan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir para ödenmesini isteyebilmektedir. Bu açıklamadan da şunu çıkarmamız mümkündür; davalı olarak tarafın kusurlu olması manevi tazminat istenmesi adına önemlidir.
Davalı tarafın kusurunun ağır ya da hafif olması tazminat talebi bakımından önem arz etmez. Davacı olan tarafın ise davalının kusuru sebebiyle kişilik hakkının zedelenmiş olması şarttır. Kişilik hakkının zedelenmiş olup olmadığı ise boşanmaya neden olan olayın mahiyetine ve manevi tazminat isteminde bulunan tarafın duyduğu elem, acı ve üzüntünün derecesine göre tayin edilecektir. Bu konuda da hakimin takdir yetkisi büyük rol oynayacaktır.Tazminat ve Nafakanın Ödenme Şekli
Boşanma davasında nafaka ve tazminatın ödeme şeklinin nasıl olacağı da merak edilen konular arasında yer almaktadır. Bu konu TMK m. 176’da düzenlenmiştir. İlgili madde hükmüne göre maddi tazminat ve yoksulluk nafakası toptan ödenebileceği gibi durumun gereklerine göre irat biçiminde de ödenebilecektir.
Ancak manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilmesi mümkün değildir. Boşanma davasında nafaka ve tazminata hükmedilmiş olması, bunların sonsuza dek ödeneceği anlamına gelmemektedir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilmiş olan nafaka veya maddi tazminat, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi veyahut taraflardan birinin ölmesi halinde kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Aynı zamanda alacaklı eşin, evlenmeden fiilen evliymiş gibi haysiyetsiz bir yaşam sürmesi halinde mahkeme kararıyla birlikte nafaka ve maddi tazminat son bulacaktır.
Tarafların mali durumlarında yaşanan değişikliklere göre de nafaka veya tazminatın oranlarının arttırılması ya da azaltılması mümkündür. Bu konularda daha fazla bilgi alabilmek adına aile hukuku alanında uzman ve tecrübeli bir avukata danışılması ve onun talimatları doğrultusunda hukuki sürecin başlatılması ve sürdürülmesi tarafların hak kaybına uğramamaları adına büyük önem taşımaktadır.