Darwinizm’in bütün iddiaları “kademe kademe gelişim” senaryosuna dayanır. Oysa 20. yüzyıl biliminin ortaya çıkardığı “indirgenemez kompleks” organlar, bu senaryoyu ve onunla birlikte tüm evrim teorisini yıkmaktadır. Eğer bir evrimciye, “Canlıların sahip oldukları olağanüstü organlar nasıl ortaya çıktı?” diye sorarsanız, size şu senaryoyu anlatacaktır:

“Evet, canlıların son derece kompleks olan sistemleri bir anda tesadüfen oluşamaz. Ama bu sistemler kademe kademe gelişmiştir. Önce sistemin tek bir parçası tesadüfen ortaya çıkmıştır. Bu parça canlıya avantaj sağladığı için, o canlı doğal seleksiyonla seçilmiştir. Sonra diğer parçalar kademe kademe oluşmuş ve sonunda çok karmaşık olan sistem ortaya çıkmıştır.”

Bu senaryoyu daha en başından tamamen geçersiz kılan nokta, canlılardaki çoğu sistemin sahip olduğu “indirgenemez komplekslik” özelliğidir. Bunun anlamı şudur: Eğer bir sistem, ancak bütün parçaları var olduğunda işe yarıyorsa ve tek bir parçası dahi olmadığında hiçbir işe yaramıyorsa, o sistem daha basite indirgenemez. Ya kusursuz olarak vardır ve çalışır, ya da hiçbir işe yaramaz.

Dikkat edilirse, indirgenemez kompleksliğe sahip bir sistemin “kademe kademe” tesadüflerle oluşması imkansızdır. Çünkü sistem eksiksiz ve kusursuz olmadıktan sonra, hiçbir “ara kademe” işe yaramayacaktır. İşe yaramayan bir ara kademe ise, evrimin kendi mantığına göre, doğal seleksiyon tarafından elenip yok olacaktır.

Darwin, teorisini ortaya atarken bu konu hakkında büyük endişe duymuştu. Canlıların basite indirgenebilir organlara sahip olduklarını hayal etmiş, ama bu hayalinin yeni bulgularla yıkılacağından korkmuştu. Bu nedenle Türlerin Kökeni adlı kitabında şöyle yazmıştı:Eğer birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır. (Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964)

Gözdeki tasarım indirgenemez bir kompleksliğe dayanır
İnsan gözü, yaklaşık 40 ayrı parçanın uyum içinde çalışmasıyla görür. Bunların biri olmasa, göz hiçbir işe yaramaz. Bu 40 ayrı parçanın her biri de kendi içlerinde karmaşık tasarımlara sahiptir. Örneğin gözün arka kısmındaki retina tabakası, 11 ayrı katmandan oluşur. Vücudun en yoğun damar ağını oluşturan bu tabaka, ışığı yorumlayan retina hücrelerinin oksijen ihtiyacını karşılar. Diğer tabakaların her birinin ayrı görevi vardır.

Bugün Darwin’in teorisi tam da korktuğu gibi “kesinlikle yıkılmıştır”, çünkü bilimsel bulgular, canlılardaki çoğu sistemin indirgenemez kompleks sistemler olduğunu göstermektedir. İnsan gözünden hücrenin yapısına, kanın pıhtılaşma sisteminden proteinlere kadar sayısız yapı ve sistem, tek bir parçaları dahi olmasa hiçbir işe yaramayacak yapıdadır. Nitekim hiçbir evrimci bunların ne gibi “kademe”lerle ortaya çıkmış olabileceğini açıklayamamaktadır.

İndirgenemez komplekslik evrim teorisini Darwin’in ifadesiyle “kesinlikle” yıkarken, öte yandan yaratılışı da kesinlikle ispatlamaktadır. Çünkü her indirgenemez kompleks sistem, kendini inşa eden bir aklın varlığını gösterir. Canlılardaki komplekslik ise, tüm canlılığı yaratmış olan Allah’ın varlığını ve kusursuz yaratışını ispatlamaktadır.