Frigler, bugün Sakarya ırmağı ile Büyük Menderes ırmağı arasında kalan bölgenin M.Ö. 750 yıllarındaki sakinleri. Frigya adı verilen bu bölgede, Hititler’in yıkılmasından yaklaşık 450 yıl sonra ortaya çıkan ve özellikle Anadolu’da Hititler sonrası Anaerkil inanç sisteminin tekrar ön plana çıkmasını sağlayan Firigler, aslında M.Ö. 1250 yıllarından beri Balkanlar’dan göç eden toplulukların bir bütün olarak tarih sahnesine çıkması sonucu bir medeniyet halini almıştır. Heradot’a göre aslında Frigler, Avrupa boylarının başlangıcıdır ve Brigler olarak da bilinir. Ancak bunun kesin bir dayanağı yoktur. Başkentleri adını ilk kralları Gordias’tan alan Gordion’dur.

Frigler’in tarih sahnesinde adından sıkça söz edilmesinin en büyük nedenlerinden birisi baş tanrıçaları Kybele’dir. Aslında Kybele bir çok inançta ortak bir tanrıçadır. Ancak Frigler’in ulusal tanrısı olması ve baş tanrıça sıfatını taşıması sebebiyle iyice sivrilmiştir. Kybele’nin dönemin bir çok medeniyetinde farklı yorumları ve farklı isimleri mevcuttur. Örneğin Kybele’yi tarihi M.Ö. 2000’li yıllara kadar dayanan Kültepe yazıtlarında Kubaba ismiyle görmek mümkündür. Vuruşemu, Hepat, Nana, Ma, Letona gibi adlarla Anadolu’nun bir çok medeniyetinin panteonunda kendisine yer bulmuştur. Kybele’nin ünü sadece Anadolu ile de sınırlı değildir. Girit’te Rhea, Suriye’de Marianna, Efes’te Artemis, Roma’da Matterturrigere, Arabistan’da Lat olarak karşımıza çıkar. Hepsinin ortak özellikleri genelde aynıdır. Bu tanrıça figürü, nerdeyse her inançta doğanın bereketinin simgesidir. Aynı zamanda, “Potnia Therion”, yani “vahşi hayvanların kraliçesi” olarak bir çok medeniyette sıfatlandırılmıştır. Kybele bir nevi “toprak ana” idi…

Kybele’nin hikayesi ise şöyledir; Bir gün Kybele Attis adında genç bir delikanlıya tutulur ve Attis aşkına karşılık kendisine bağlılık sözü verir. Attis Frigler’in meşhur kralı Midas’ın kızını görünce Kybele’ye verdiği sözü unutur ve kızla evlenmeye kalkar. Törene Kybele’de katılır. Kybele’yi görünce çıldıran Attis, kendi erkeklik organını keser ve kesilen erkeklik organından fışkıran kan ile toprak kana bulanır. Kana bulanan topraktan bitkiler fışkırır. Kybele, Attis’in bu durumuna acır ve ölmeden önce onu bir çam ağacına dönüştürür.

Yaz gün dönümlerinde, bu olayın anısına törenler düzenlenir. Bu törenler bir çam ağacının etrafında yapılır. Bir sunağın üzerine bir çam dalı ve Attis’in kanıyla sulanan topraktan fışkırdığına inanılan menekşeler konulur. Bu hazırlıklar tamamlandıktan sonra müzik eşliğinde rahipler dans etmeye başlar. Rahipler zamanla kendilerinden geçerek, hem kendi bedenlerinde, hem de sunaktaki çam ağacı üzerinde çeşitli yaralar açarlar, güçleri tükendiği zaman bir süre ellerini yere koyup beklerler ki bu durumun manası “toprak ana” olan Kybele’den güç almak olarak nitelendiriliyor. Rahiplerin bu dansı sırasında yere bırakılan keskin bıçaklar ile kendinden geçen bazı insanlar erkeklik organlarını bir çırpıda keserler ve bu şekilde Kybele tapınağında rahip olmak için eğitim görme hakkı kazanırlar. Çünkü bu tapınaktaki tüm erkekler hadımdır.

Frig inançları diğer pek çok Anadolu medeniyetinin inançları gibi çok tanrılıdır. Ancak Kybele dışındaki tanrılar hakkında çok fazla bilgi yoktur. Kybele’nin sevgilisi Attis, tanrısallaştırılsa da ölümlü bir insandır. Onu ölümsüzlüğe götüren Kybele’nin ona acıyarak bir çam ağacına çevirmesidir. Bunun dışında, Ay Tanrısı Men ve tarım tanrısı Sabazios’un isimleri anılır Frig inançlarında…