Kadın, aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür. Kadının toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibariyle, sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür.

Atatürk’ ün bu konuya ilişkin yaklaşımı dikkate değerdir. “Daha esenlikle, daha dürüst olarak yürüteceğimiz yol vardır. Bu yol, Türk kadınını çalışmamıza ortak yapmak, ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve destekleyicisi yapmak yoludur.”

1923 yılında İzmir’ de yaptığı konuşmada “Şuna inanmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadının eseridir” diyen Atatürk, her toplumun iki cinsten oluştuğunu, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinilmesini o toplumu yarı yarıya zayıflattığını vurgulamıştır.

KADIN HAKLARI

Kadın hakları, kadınların erkeklerle eşit olarak sahip olmuş olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tümüne verilen isimdir. Kadınların erkekler ile eşit olarak toplum içinde yerlerini almaları bir uygarlık aşamasıdır.

Türk toplumunda ailenin, ailenin içinde de kadının yeri ve önemi büyüktür. Türkiye’ de aile çağdaş hukuk anlayışına uygun olarak medeni kanun esaslarına göre kurulmuştur. Türk ailesinin kuruluşunu yeniden düzenleyen Türk Medeni Kanununun kabul edilmesiyle, toplumsal ve ekonomik hayatta kadın erkek eşitliği sağlanmıştır.

Medeni kanun ile kazanılan haklardan sonra Türk kadınına yönetimde görev alabilmesini sağlayan siyasi haklar 1930’ dan itibaren verilmeye başlanmıştır.

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Her yıl 8 Mart’ ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler Genel kurulu tarafından 16 Aralık 1977 tarihinde “Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü” olarak kararlaştırılmış ve Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde “Uluslararası Kadın Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET

Kadına yönelik şiddet, cinsiyet ayrımcılığına dayalı bir insan hakları ihlalidir. Kadına yönelik şiddet kadının yaşam hakkının, güvenliğinin, onurunun, özgürlüğünün ve bedensel bütünlük hakkının sırf kadın olması nedeniyle her türlü ihlalidir.

20.03.2012 tarihinde resmi gazetede yayımlanan “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun” 2. Maddesinde:

Ev İçi Şiddet: Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti,

Kadına Yönelik Şiddet: Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranışı,

Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,

Şiddet Mağduru:Bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışlara doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan kişiyi ve şiddetten etkilenen veya etkilenme tehlikesi bulunan kişileri olarak tanımlanmıştır.

Ayrıca bu Kanun kapsamında, şiddet mağdurları ve şiddet uygulayanlar hakkında hâkim, kolluk görevlileri ve mülkî amirler tarafından, istem üzerine veya re’sen tedbir kararı verilmektedir.