1900 lere kadar insanoglu hep her turlu tabularla (sorgulanmazlar, otomatik kabul edilenler, onsuz olmazlar v.s.) yasamini surdurdu.

Aslinda, bilim ile felsefenin bir yerde kesin sinirlarini belirleyen, ilk defa bilimdeki tabularin sorgulanabilirliginin ortaya konmasi (popper-yanlislanabilirlik, Kuhn-paradigmalar,feyerabend-metod, yol, yontem karsitligi ) ve felsefedeki tabularin sifirlanmasi (Nietzche-nihilizm) ile insanoglu ilk defa Dusunsel bosluga/acikliga erisiyordu.

Bu acidan post modernizmi, yani yapicilik otesini cok iyi algilamak gerekir.

Fakat metafizik ve etikteki tabuculuk dunyanin her cografya ve toplumunda toplumlarin, gelismislik duzeyine gore devam etmektedir.

Tabularin en buyuk sorunu, sabitlenmesi, sorgulanmamasi, oldugu gibi kabul edilmesi, dogal olarak degerlendirilmesi, sahiplenilmesi, kesinligi, degismezligi ve caga gore de, tutuculugu ve gericiligidir.

Bilhassa, felsefenin metafizik ideolojileri ve etigin dogruluguna inanilarak uyguladigi yonlendirim ve yaptirimlari yuzunden, insanoglu varligini bildi bileli, bu tabu farklari yuzunden birbiri ile amansiz ve insandisi ve de insanlikdisi, savaslara, mucadelelere tutusmustur.

Buradaki en onemli nokta, guc, otorite ve iktidar sahibi olan zihniyetlerin, bu tabulari kendi ayrimci cikarlari temelinde kullanmasi ve kitleleri bu tabular temelinde her turlu yonlendirim ve yonetilime tabi tutmalaridir.

Tabular bir yerde, aklin yonlendiricisi ve yoneticisi durumunda oldugu kadar, ayni zamanda, aklin iflasini getiren son sinirlardir.

Konuyu daha fazla detaylandirmadan, tabularin; insanoglu uzerindeki olumlu/olumsuz etkilerine deginmek gerekir.

Bazi tabular o kadar gucludurki, kisileri ve hatta toplumlari yasama, hayata baglar ve hatta tabiri caizse, toplumlarin anarsizmini onler.

Buradaki ilk tehlike, nihilizmin getirdigi tehlikedir. Yani, anarsizmin, bilincli ve farkinda olarak tabularin sorgulanmasi sonucu yikilmasi yerine, bilincsiz ve cikar ugruna bu tabularin yikilmasi ve kisilerin hissettikleri bu serbestligin dusunce ve davranis olarak dogurdugu, insanlikdisi sonuclardir.

Buradan su sonuc cikar. Demekki tabular sorgulanmadan ve bilincine varilmadan ortadan kaldirilmamalidir. Cunku boyle bir ortadan kaldirim, bosluga dusen kisinin, egosal temelli yanasimi ve herseyi kendi adina ve cikari adina mubah sayarak, her turlu insanlikdisi dusunce ve davranisi uygulamada kendini hakli gormesidir.

Ayni zamanda, tabulari bilincalti bir uygulama olarak algilayanlar da, bu tabularin birer kulu ve emir eri haline gelirler.

Bu ikisinin farki, ilki bireyci akilcilik ve dogal zihniyetin iflas ettigi yer, digeri kiusinin hem kendi hem de turunun varliginin bilincine varamamasi ve yasam ve iliskilerini, tabular ugruna harcamasi, kullandirtmasi ve feda etmesidir.

Bu iki yapi arasinda caglar arasi bir bilinc ve farkindalik farki vardir. Ilki birey bilincini alamamis olmakla birlikte, bireyci aklini kendi turune karsi kullanirken, ikincisi, henuz daha varliginin farkinda degildir. Sadece onun icin ideolojik, inancsal, dogrusal tabular vardir ve bunlar onun yasamindan daha onemlidir.

Iste bu temelde tabular oyle bir durumdadir ki, hem varligini korumak, hem de onlardan kurtulmak her halukarde insan olmanin ve insanlasmanin zihniyet olarak ve bu zihniyetin dusunce ve davranisinin getirdigi yasam ve iliski olarak birer sorundur.

Hani bizde bir deyim vardir "iki ucu b.klu degnek/asagi tukursen biyik, yukari tukursen sakal" iste tabular bu temeldedir.

Tabularin ne oldugu, neden var oldugu, bilinc ve farkindaligi, kisileri ve toplumlari kul ve emir eri yapmasini v.s. daha detayli sorgulayabiliriz.

Son olarak bilhassa bilim ve bilimsellikte, tabularini hala yikamayanlar, bilim ve bilimselligi; ideolojik inancsal dogrulara metafizigin ontoloji ve hatta teoloji temelinde peskes cekmektedirler. Ustelik dogallik kisvesi altinda, insanoglunu bu tabusal yonlendirim ve yonetim altinda tutmak, bir cesit kadere mahkum etmek emelindedirler.

sosyal darwinizm, gen bencildir ve bilimin yasalari tanridir anlayislari bunun bir urunudur.

Cunku, amerikan dealizmi ve onun emperyalist zihniyeti, gunumuzde bilim ve bilimselligi hala elinde tutmakta ve kendi ayrim ve cikar temelinde yonetip, yonlendirmektedir. Evren, evrim den tutunda, her konuda bu cikar ve ayrimcilik, yanlis bilgilenme ve epistemoloji ustu spekulatif inanclar, bilimsel gibi gosterilmektedir.

Bir felsefe veya bilim adaminin, kendi bireysel, ideolojik, inancsal tabulari olabilir ve bu onu ilgilendirir. Yalniz, buradaki sorun; bireysel tabularini, bilim ve felsefi calismalarinabulastirip, bulastirmamasi, aciklamalarini bireysel/bilimsel/felsefi yapip yapmamasidir.

Not olarak, tabu kadar guclu olmasa da, her turlu veri, deger temelli sahiplenilen ve sabitlenilen her turlu metafizik ve etik kavramlarin da, tabudan farki yoktur.

Unutmamak gerekir ki, insanoglu kavramsiz numenal yetisi ile dogar ve her seyi dili ve kavrami temelinde yasam ve iliskilerinden ogrenir. Ayrica, evrende epistemolojik olarak bilinen insanoglu disinda soyutlama yetisi, kavram yaraticiligi ve herseyi kendi adina/icin/eliyle ortaya koyan baska bir parca yoktur, olsa bile ortada dialog yoktur.

Dolayisi ile, dogallik dahil; neyin ne oldugunu ortaya koyan ve tartisan insanoglu turudur. Iste onemli olan da, neyin ne oldugunun ne olarak ortaya konmasindaki tartisma degil; bu yapilandirilmisligin, insanoglu eliyle/adina/icin/ait nasil olusturuldugudur.

Bu konuda hem bilim, hem dil, hem de felsefe de; baska bir matematiksel/mantiksal bilgi, birikim, gozlem, bilinc ve farkindalik gerektirir.