Insanoglunun bilinc, birikim, bilgi, deneyim, egitim, ogretim v.s. duzeyi ne olursa olsun, yasam ve iliskileri; ihtiyac ve giderim uzerinedir.

Yalniz benim bu konuya deginmekteki amacim, bu ihtiyac ve giderimin bilinc, birikim, bilgi, deneyim, egitim, ogretim v.s. farkina gore, yani kendisine dogumdan itibaren verilen, her turlu metafizik ve etiksel ideolojik inancsal deger, veri tabu dogrularini, sorgulaa, degerlendirme, bilmeye yonelme v.s. gore, ters orantilidir.

Bir milliyetci, milli duygulara, bir teist, kendini inandirdigi yaraticiya, bir dinsiz teist, kendini inandirdigi yaraticiya, bir nonteist, kendini inandirdigi, maddeye, evrime, evrene, varliga veya bir demokrat demokrasiye, bir sosyalist sosyalizme v.s. ihtiyac duyar ve bu duydugu ihtiyaci da, dogruluguna inandigi seye kendini yasamini ve iliskilerini vererek giderir ve gidermeye calisir.

Ilginc olan, bir milliyetcinin, milli duyguya duydugu ihtiyac ve giderimi, bir enternasyonalin duymamasidir.

Iste ilginc olan, bir milliyetcinin, henuz sorgulamadigi milli duygularina bagimliligindan gelen ihtiyac ve giderimi, bir enternasyonelin, milli duygularini sorgulayip, bu milli duygulara ihtiyac duymamasindan dolayi giderim de gerektirmez. Ama; enternasyonel bilinc duzeyine ulasamamis bir milliyetci de, ayni nedenlerden enternasyonalizme bir ihtiyac duymaz ve giderime yonelmez.

Iste tum tartisma, bu iki bilinc farki arasindaki, ihtiyac ve giderim farkidir. Biribirilerinin ihtiyac ve gereksinimini algilayamadiklarindan da, her biri kendi ihtiyac ve giderimini, birbirine kabul ettirme mucadelesi verirler.

Aslinda, enternasyonelist bilinc duzeyinin, milliyetcilikten "ustun" oldugu dusunulurse, sizce bu tartismada, olgunluk, anlayis, kavrayis, algilama v.s. hangisinden gelmelidir?, ya da neden bu kisir dongu tartismasinin, ikisi de farkinda ve bilincinde degildir.

Buradan iki onemli nokta cikar, insanoglu kendisine dogumdan itibaren verilen tum deger, veri ve tabulari, sorguladikca onlara duydugu ihtiyactan kurtulur ve bir giderime yonelmez. Cunku bu ihtiyacini zaten sorgulayarak gidermis ve bilinc asamasini gerceklestirmistir.

Eger bir kisi, "ihtiyac yoksa, giderim de yoktur" u algilar, kavrar bilincine ve farkina varirsa, mesela bir teisti, non teist yapmaya ugrasmaz. Cunku teistin, ihtiyacinin teizm oldugunun bilincine ve farkina varir.

Bir teistin, zaten non teist olabilmesi, teizm ihtiyacini giderirse mumkundur. Cunku o zaman teizme ihtiyac duymaz.

Iste sorun-cozum ikilemi de, bu paraleldedir. Yani, bir kisi sizin sorun olarak gordugunuzu, sorun olarak gormuyorsa; sizin ona gostereceginiz cozumun hic bir anlami yoktur. Cunku o sorunu goremediginden, cozume de yonelmez.

Iste bir teistin, teizmini sorun olarak gormesi, onun teizm ihtiyacini gidermeye basladiginin bir isaretidir ve eger bu giderimi istiyorsa, giderme/cozum paralel gidecektir.

Cunku o durumdaki ihtiyac, teizm degil; teizmin giderilmesi ihtiyacidir. Iste bu durumda olan kisi, bir nonteisti daha net kavramaya, algilamaya baslar, hele hele nonteistin degindigi konular, onun sorguladigi konular ise.

Iste bu temeldeki saglikli bir bilgi, bilinc, birikim, deneyim v.s. alis verisi; birinin sorguladigi, digerinin o sorgulamaya yardimci oldugu durumdur.

Bu durum, her deger, veri tabu, her izm, her ideoloji ve her inancsal icin gecerlidir. Cunku bu durumda, bilinc verenin verdigini algilayabilecek, kavrayabilecek, degerlendirip, sorgulayabilecek, verilen bilince acik bir alan vardir.

Zaten bu durumda, her bir kisinin yasam ve iliskilerinde, kendisine verilen yanitlardan, sorulan sorulardan, konusma ve yazismanin, dil ve uslubundan v.s. algilanir.

Oyuzden, ancak ihtiyac giderimine acik bir kisi, ihtiyacini giderebilir. Yoksa, sadece ihtiyacini besler ve tatmin/memnun eder. Cunku o ihtiyaci gidermek degil; korumak, savunmak, kollamak v.s. durumundadir.

Eger ihtiyac giderimi yoksa, sorun gorumu ve cozum de yoktur, sadce kisinin icinde bulundugu duzeyin ihtiyacinin tatmini, memnuniyeti v.s. vardir.

Buda ihtiyacin afyonudur.