Toplumsal Etkileşim Tipleri Nelerdir?

Hepimiz öğrencilik deneyimlerimizden biliyoruz ki sınavlarda arkadaşlarımızdan daha yüksek not almak için birbirimizle yarışabilir, gerektiğinde bir projede birlikte çalışabilir, bazı konularda arkadaşlarımızla ayrılığa düşebilir, arzu etsek de etmesek de okulun kurallarına uymak zorunda kalabiliriz.

Tüm bunlar toplumsal etkileşimlerin bazı farklı görünümleridir. Toplumsal hayatın canlı yanını oluşturan şey, bireyler ve gruplar arası hiçbir zaman bitmeyen bu ve benzeri etkileşimler zinciridir. Toplumsal hayatta bireyler ya da gruplar farklı şekillerde karşı karşıya gelirler.

Sosyolojide bu karşılaşma biçimleri “toplumsal etkileşim” olarak adlandırılır. Bu etkileşimlerin bazıları grupların istikrarını ve sürekliliğini sağlarken bazıları da grupları değişime teşvik eder. Sosyolojide, bütün toplumlarda geçerli olan ve bu nedenle evrensel süreçler olarak kabul edilen temel toplumsal etkileşim biçimleri; iş birliği, mübadele, çatışma, rekabet, baskı ve uyumdur. Bununla birlikte günümüzde çeşitli sebepler, toplumların iç içe geçmesi, uyarlama, benzeştirme gibi yeni toplumsal etkileşim biçimlerini de ortaya çıkarmıştır.

İş Birliği ve Mübadele

İş birliği, bireylerin bir hedefe varmak için çabalarını birleştirdikleri etkileşim biçimidir. Kaynakların etkin kullanılmasını gerektiren durumlarda ortaya çıkar. Örneğin karla kaplı bir dağa düşen uçaktan sağ kurtulanlar hayatta kalabilmek için iş birliği yapmak zorundadırlar.

Ancak iş birliği yalnızca sıra dışı olay ve durumlarda geçerli bir etkileşim biçimi değildir. Çocuklar oyun oynarken bazı kurallar belirleyebilir, eşler ev işlerini aralarında paylaşabilir, öğrenciler sosyal projelerde organize olup sorumluluk üstlenebilirler. Bunlar da diğer iş birliği örnekleridir.

Mübadele ise anlamını, Aristoteles’in “Nikomakhus’a Etik”te yer alan şu ifadesinde bulur: “ İnsanlar ya da çoğu insanlar, asil olanı dilerler fakat kârlı olanı tercih ederler.

Bir hizmeti, karşılık beklemeksizin yerine getirmek asil, hizmetin karşılığını almak ise kârlı bir davranıştır. Bir insan verdiği hizmetin karşılığını denk bir şekilde almalıdır ve bunu gönüllü olarak yapmalıdır.” Aristoteles’ ten yapılan bu alıntıda bireyin bir başkası için gönüllü olarak ve karşılığında bir şey bekleyerek yaptığı eylem anlamına gelen mübadele vurgulanmaktadır.

Siz bir arkadaşınızın proje ödevini hazırlamasına yardım edersiniz onun da size sınavlara hazırlanırken yardım etmesini beklersiniz. Burada ilişkiler karşılıklıdır. Mübadelede ilişkinin kendisinden çok size ne sağladığı önemlidir. Siz herhangi birine iyilik yaptığınızda muhatabınızın da size bir iyilik yapması gerekir, aksi takdirde ilişki mübadele olmaz. Dolayısıyla mübadelenin temeli mütekabiliyet (karşılıklılık)tir.

Rekabet ve Çatışma

Rekabet, iki veya daha fazla bireyin ya da grubun, belli bir hedefe ulaşmak için içine girdiği yarıştır. Bireysel ya da takım oyunlarında olduğu gibi temel hedef rakibe üstün gelerek hedefe ulaşmaktır.

Burada bireyler ya da gruplar amaçlarına ulaşmak ve arzularını tatmin etmek için belirli kurallar çerçevesinde etkileşimde bulunurlar. Bu etkileşimde ödül tektir ve etkileşim içinde bulunanlardan sadece biri ödüle ulaşacaktır.

Çatışma şeklinde gerçekleşen etkileşimde ise bir hedef vardır fakat hedeften önce muhatap önemlidir. Çatışmada muhatap rakip olarak değil neredeyse bir düşman olarak algılanır. Hedeflenen şey ise birinci derecede rakibi yenmektir. Öyle ki, bazen rakibi yenmek hedefe ulaşmaktan daha büyük bir tatmin sağlar.

Çatışma genel olarak zararlı bir etkileşim biçimi olarak kabul edilir. Barışçıl ve iş birliği içerisindeki toplumun çatışma içindeki bir toplumdan daha iyi olduğu varsayılır. Fakat yine de çatışma yararlı olabilir. Çatışan gruplar topluma dinamizm katar ve sosyal eşitsizliklere dikkat çeker. Kriz ve çatışma dönemlerinde normlar ve değerler tekrar gözden geçirilir. Böylece toplumsal değişme ve reformlar gerçekleşebilir.

Baskı ve Uyum

Baskı, birey veya grupları diğer birey veya grupların iradesi/isteği doğrultusunda belli bir yönde davranmaya mecbur eden etkileşim türüdür. Örneğin, savaş esirleri düşmana bilgi vermeye zorlanabilir veya aileler bazı cezalar vermek suretiyle çocukların davranışını kontrol edebilirler. Baskı mübadelenin zıttıdır.

Mübadele karşılıklı çıkar bağlamında gönüllü bir ilişki iken, baskı tek yönlüdür. Baskının merkezinde otorite(yasal otorite ve sosyal otorite) vardır. Otorite düzenin sağlanmasında formel(yasal) ve informel(sosyal) baskı araçları kullanılır. Tutuklama, cezalandırma, hapsetme gibi merkezinde yaptırım olan uygulamalar yasal otoritenin kullandığı formel baskı yöntemleridir.

Örneğin, sürücüler trafik kurallarını ihlal ettiklerinde, resmî görevliler tarafından cezalarla baskı altına alınırlar. Ancak toplumda daha sıklıkla aşağılama, reddetme, kınama gibi sosyal baskı araçları ile karşılaşılır. Örneğin, aileler çocuklarını sokağa çıkma yasağı ile baskı altına alabilirler.

Uyum ise grubun beklentileri ile uyuşan davranış türüdür. Birey, grubun veya genel olarak toplumun beklentilerini bilir ve kendi davranışlarını çevresindekilerin davranışlarına adapte eder. Bunu, gönüllü olarak dışarıdan bir baskı olmadığı halde bir mecburiyet hissi ile yapar.

Bu tür toplumsal etkileşim olmadan istikrar ve düzenliliği ile toplumsal hayat mümkün olmaz. Uyum olmadan ibadet yerleri, aileler veya devletler var olamaz. Uyum olmadan kültürel veya sosyal yapılar kurulamaz. Çünkü tüm bunlar yalnızca toplumsal baskı, iş birliği vb. etkileşimler ile gerçekleşmez, bireylerin uyum davranışları göstermeye yönelik eğilimlerini de gerektirir.

Uyarlama ve Benzeştirme

Uyarlama, sosyokültürel değerleri birbirinden farklı birey ya da grupların karşılıklı ödünler vererek uzlaşmalarını sağlayan bir etkileşim türüdür. Uyarlama etkileşiminde, grupları yönlendirme gücüne sahip hükûmet gibi otoriteler ya da sivil toplum kuruluşları çatışan grupları uzlaştırmak için özel programlar geliştirir ve çatışmayı en aza indirgeyecek şekilde bütün toplumsal grupların kültürel taleplerini karşılamaya çalışır.

Bu anlamda uyarlama, birey ya da grupları içinde yaşadıkları topluma uyumlu hâle getirme süreci ve bu yönde uygulanan politikalardır. Almanya’da yaşayan Türk göçmenlerin Alman toplumuyla yaşadıkları uyum sorunlarını gidermek için Alman hükûmetinin ücretsiz dil kursu açması bu etkileşime örnektir.

Benzeştirme ise toplumun ana gövdesini oluşturan toplumsal grupların lehine diğer grupların değişime teşvik edildiği hatta kimi zaman zorlandığı bir etkileşim biçimidir.

1980’li yıllarda Balkanlar’da azınlıkların adlarının değiştirilmesi ve kendi kültürel değerlerini ifade edecek şekilde yaşamalarına izin verilmemesi benzeştirmeye bir örnektir. Benzeştirme etkileşiminde sadece otorite baskıları değil okul, medya gibi teşvik edici sosyalleştirme araçları da etkilidir.