Alman İdealizmi Nedir?

18. ve 19. yüzyıl Alman düşünceliği.

Çıkış noktası olarak Kantçılığı ele alan on dokuzuncu yüzyıl Alman düşünürleri Fichte, Schelling, Hegel, Scheiermacher ve belli bir oranda Schopenhauer bu adla anılırlar.

Bu filozofların hepsi metafizikçidir. Ayrıca nitelikleri, Kant'tan yola çıktıkları hâlde Kant'ın eleştiriciliğini benimsememeleridir. Daha açık deyişle, felsefeleriyle evrensel bir sistem kurmak ve geriye söylenecek hiçbir söz bırakmamak amacını gütmüşlerdir.

Alman felsefesi 19. yüzyıla daha çok Kant'ın eserleri ile damga vurmuştur. Onun kendimizin ötesinde var olan hiçbir şeyi asla bilemeyeceğimizi ileri süren idealist felsefesi, felsefi düşüncenin rotasını keskin biçimde değiştirmiştir.

Kan, Hume ve Rousseau'dan birkaç yaş küçük olmasına rağmen bir sonraki neslin filozofudur. Evren ve bizim onun hakkındaki bilgimize getirdiği yeni açıklamalar daha çok Romantizm ve Alman kültürüne uyacak şekilde rasyonalizm ve ampirizm yaklaşımlarını birleştirmeyi başarmıştır.

Kant'ın takipçileri arasında Fichte, birlikte Alman İdealistleri olarak tanınan Schelling ve Hegel'in yanı sıra Kant'ın felsefesine, Doğu felsefesinden fikirlerle birleştirerek kendine özgü bir yorum getiren Schopenhauer da vardır.

Hegel'in katı İdealizminin takipçileri arasında da Alman felsefi yöntemlerini, Fransız siyasi devrimci felsefesini ve İngiliz ekonomik teorisini başarıyla bir araya getiren Karl Marx vardır. Friedrich Engels'le birlikte Komünist Manifesto'yu yazdıktan sonra tartışmasız tüm zamanların en etkileyici felsefi eserlerinden biri olan Kapital'i yazmıştır.

Ölümünden sonraki on yıllar içinde dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde öne sürdüğü ilkelerin ışığında devrimci devletler kurulmuştur. Bu sırada İngiliz koloni egemenliğinden kurtulan ve Aydınlanma değerleri üzerinde temellenen bir cumhuriyet kuran ABD'de Avrupalı köklerinden bağımsız bir Amerikan kültürü yeşermeye başlamıştır.

Bu kültür ilk başlarda Romantik akımın etkisindeyken 19. yüzyıl sonlarında gerçeğin doğasını araştıran ve yerel özellikler taşıyan bir felsefe çizgisini, pragmatizmi oluşturmuştur. Bu da ülkenin demokratik kökleriyle tutarlıdır ve yeni yüzyılın kültürüne de çok iyi uyum sağlamıştır.