Aristoteles'in Sanat Anlayışı
Platon, sanatın kaynağını açıklamak için "Prometheus" söylencesine başvurmuştu. Söylenceye göre Tanrılar, evren oluştuğu sırada hayvanları soğuktan korunmaları, düşmanlarına karşı kendilerini savunmaları ve yiyecek bulabilmeleri için çeşitli şekillerde donatmıştır.Fakat bu ilk dağıtım sırasında insan unutulmuştur.
Çıplak ve savunmasız kalan insana acıyan Prometheus, göklerden ateş, Athena'dan dokuma sanatını, Hephasus'tan dokumacılık sanatını çalmış ve insana vermiştir. Bu grek söylencesi, sanatın dünyaya insanın çıplak doğa karşısındaki ilk gereksinimlerini karşılayacak kaynaklar ve beceriler olarak geldiğini anlatır.
Yani sanatın kökeni, insanın yaşamını sürdürebilmek için girişeceği savaşta başarılı olabilmesi için, aklını kullanarak doğaya eklediği şeyler anlamına gelir.
Aristoteles ise sanatın kökenini Prometheus olarak değil de, insan eli olarak düşünür. Zanaatların doğuşunu açıklarken Platon'un Prometheus ile ilgili öyküsünü yadsır ve insanın çıplak, savunmasız olduğunu görerek onu öteki canlılardan daha aşağı görenler çok yanılıyorlar, der.
Aristoteles'e göre asıl aşağı olan yabanıl hayvanlardır. Çünkü onların tek bir silahı vardır, oysa insan başka araçlar yapmaya yarayan ellere sahiptir. İnsan doğanın en yetkin çocuğudur.
Doğa ona zanaatları bulmasının kaynağı olan 'el'i vermiştir. Bu nedenle Aristoteles'e göre zanaatkarlık öykünme içgüdüsü ile bir arada olan bir beceriklilik ile başlar. İnsan doğanın yöntemlerini öykünür (mimesis). Sanat, insanın eliyle doğanın başlamış olduğu şeyi tamamlamaktır. Bu tamamlama işlemi ise öykünme ile sağlanır.