Yöntemsel Kuşkunun Uygulanması
Descartes öncelikle duyularıyla sağladığı bilgi alanının kuşkuya açık olduğunu belirtir. Çünkü bu alanda duyularının kendisini zaman zaman yanılttığının farkına varmıştır. Bu nedenle bu alanın bilgileri içinde evrensel bir doğruluk bulamayacaktır.
Genelde karşısında gördüğü öteki insanları kendisi gibi duyarlı, duyum ve akıl gücüne sahip olan bireyler olarak düşünmektedir. Ya onlar düşündüğü gibi değil de salt birer otomat gibi davranan varlıklar iseler? Bu alan da kuşkuya açık görünmektedir. Descartes, bu açıdan kendi varlığının ve yaşamının da kuşku altında olabileceğini düşünür: insanlar rüya görürken gördükleri rüyayı gerçek gibi yaşamaktadırlar, eğer uyanmasak rüya gerçekmiş gibi sürüp gidecek.
Oysa uyanınca yatağımızda olduğumuzu ve hiçbir eylemde bulunmadığımızı anlıyoruz. Belki yaşam da bir gün uyanacağımız daha uzun süren bir rüya olabilir. Bu durumda rüya ile gerçek yaşam arasındaki sınır nerededir? Tanrı bile bildiğimiz gibi yüce, erdemli, bilge bir varlık değil, aldatmaktan zevk alan kötü bir cin olabilir.
Belki de bize her şeyi bile bile ters gösteriyordur. Bu bakımdan en önemlisi en çok güvendiğimiz matematik bilgilerimizi de belleğimizi bile bile yanıltarak olduğunun tam tersi olarak göstermesi de olanaklı olabilir. Bir başka deyişle en sağlam bilgi alanı olarak bildiğimiz matematik alanı da Tanrı marifetiyle tümüyle kökeninden yanlış olabilir.