Antiphon Kimdir?
Yunan sofist filozofu ve matematikçisi.
Milattan önce 5. yüzyılda muhtemelen Atina'da yaşamıştır.
Dairenin dördüllenmesini, bir dairenin içine çizilen düzgün çokgenleri kareleştirme esasına ve çokgenin kenarlarını sonsuz kere iki kart arttırmaya dayanan bir yöntemle elde etmeye çalışmıştır. Böylelikle elde edilen dördüllenmiş geometrik şekiller, daireye çok yakın olmakla beraber hiç bir zaman tam bir daire değildir.
Antiphon, dünya vatandaşlığına benzer bir görüşü savunmuştur. Ona göre asil olsun veya olması n, bütün insanlar doğuştan eşittir. ‹nsanların birbirine eşit davranmaması barbarlıktır (Kranz, 1948: DK B44). Antiphon’un dikkat çeken diğer bir özelliği, insan ile yasa ilişkisine dair görüşleridir.
Ona göre insanlar, kamu ortamındayken yani yasaların denetimine açık bir alandayken yasaya göre davranmalıdırlar. Oysa insanı n yalnızken yani yasanın gücü ve hâkimiyeti altında değilken, kendi doğasının gereklerine göre davranmalıdır. Buradaki ölçüt, utanç duymak ya da duymamaktır. Antiphon’a göre, başkalarının bilmediği ve yasa koyucuyla problem doğurmayan durumlar, insanı utandırmaz. Fakat doğal yasaya aykırı her türden davranış, bu davranışı hiç kimse bilmese bile, utanç vericidir.
Bir geç dönem sofisti olan Antiphon Prodikos'un tüm insanların eşitliği öğretisini devam ettirir ve her insanın doğası bakımından birbiriyle aynı olduğunu, ayrımların insanların koymuş olduğu yasalardan, adetlerden vs. kaynak bulduğunu dile getirerek doğa-yasa (physis-nomos) zıtlığını felsefesinin merkezine yerleştirir.
Buradan hareketle Yunanlılarla barbarlar (Yunanlı olmayanlar) arasında bir değer farkı olamayacağını net bir biçimde ifade eder. hakikat üzerine isimli ana eserinden kalan kimi fragmanlar şu şekildedir:
"Asil babaların çocukları olanları sayıyor ve onlara saygı gösteriyoruz.. Asil bir aileden gelmeyenleri ise ne sayıyor, ne de onlara saygı gösteriyoruz. Birbirlerimizle ilişkilerimizde böylece barbarlar gibi davranıyoruz. Oysa doğa bakımından yunanlı olsun, barbar olsun, hepimiz her şeyde aynı olarak yaratılmışızdır.
Zorunlu olan doğa yasalarına itaat etmek herkes için geçerlidir. Aynı şekilde bütün bunlar herkes tarafından elde edilebilir ve bu şeylerin hiçbirinde birimiz diğerinden yunanlı veya barbar olarak ayrılamaz. Hepimiz ağzımızla, burnumuzla soluyoruz; hepimiz ellerimizle yemek yiyoruz."
"Adalet bir insanın yurttaşı olduğu sitenin yasasını ihlal etmemesidir. Bir kimse yanında şahitler bulunmadığı, yalnız olduğunda ise doğanın buyruklarını yüksek tutarsa adalete uygun bir şekilde davranmış olur. Çünkü yasaların buyrukları insana yapay olarak kabul ettirilir. Oysa doğanın buyrukları zorlayıcıdır.
yine yasaların buyrukları rıza ile, uylaşım ile kararlaştırılır. Oysa doğanın buyrukları rıza ve uylaşım konusu değildir, doğaldır."
"... Yasayı ihlal eden kişinin yaptığı şeyi, yasa üzerinde uylaşmış kişiler bilmezlerse o kişi utanç ve cezadan kurtulur. Ancak kaynağı doğada bulunan yasalardan herhangi birini ihlal eden kişinin yaptığı şey, insanlar tarafından bilinmese de kötüdür ve bu kötülük onların bilinmesi ile daha büyük olmaz.
Çünkü burada ortaya çıkan zarar kanı bakımından bir zarar değil, gerçek bakımından bir zarardır... Yasanın doğru (adil) diye belirlediği fiillerin çoğu doğaya aykırıdır... Yasanın yasakladığı şeyler, onun emrettiği şeylerden doğaya daha dost veya uygun değildirler.
Oysa hayat ve ölüm doğaya aittir. doğa için yararlı olanlar hayatı, onun için zararlı olanlar ölümü meydana getirir. Ancak yasaların yararlı diye belirlediği şeyler doğaya köstektir, doğanın belirledikleri ise özgür."