kayseri escort ankara escort izmir escort antalya escort bursa escort istanbul escort

Etiketlenen üyelerin listesi

Sayfa 3 Toplam 4 Sayfadan BirinciBirinci 1234 SonuncuSonuncu
Toplam 34 adet sonuctan sayfa basi 21 ile 30 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #21
    zAMBakk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    .
    Üyelik tarihi
    03.Mart.2018
    Mesajlar
    4,938
    Mentioned
    1204 Post(s)
    Tagged
    48 Thread(s)

    Herkes Kendi Ateşini Getirir

    Abbasi’lerin ünlü halifesi Harun Reşid zamanında yaşamış olan Behlül Dana (VIII. yüzyıl) dönemin evliyasındandı. Zaman zaman aklından zoru olan kimselere has tavırlar takınır, herkes de bundan dolayı kendisini deli sanırdı. Ama bunu maksatlı yapardı. Behlül Dana hazretleri daima Harun Reşid’in yakınında bulunur, çeşitli sebepler hasıl ederek onu uyarırdı. Bir gün Behlül Dana hazretleri, üstü başı toz toprak içinde uzun bir yolculuktan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun Reşid’in huzuruna çıktı.

    Harun Reşid sordu:

    - Bu ne hal Behlül, nereden geliyorsun?
    - Cehennemden geliyorum ey hükümdar.
    - Ne işin vardı cehennemde?
    - Ateş lazım oldu da ateş almaya gittim.
    - Peki, getirdin mi bari?
    - Hayır efendim getiremedim. Cehennemin bekçileriyle görüştüm, onlar “Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir” dediler.

  2. #22
    zAMBakk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    .
    Üyelik tarihi
    03.Mart.2018
    Mesajlar
    4,938
    Mentioned
    1204 Post(s)
    Tagged
    48 Thread(s)

    Kalp Sevgi Dağlardan Güçlü Ne Var

    Allah’u Teala yeri yarattığı zaman yer hareket edip duruyordu. Bunun üzerine dağları yarattı. Dağları yeryüzüne oturtunca, yer karar buldu. Melekler dağların şiddetine hayret ettiler:
    -Ey Rabbimiz, yarattıklarının arasında dağlardan daha kuvvetli olanı var mı? diye sordular. Allah’u Teala da:
    -Evet, demir diye cevap verdi. Melekler bu defa:
    –Ey Rabbimiz, yarattıklarının içinde demirden daha kuvvetli olanı var mı?
    Dediler. Allah’u Teala:
    -Evet, ateş buyurdu. Bunun üzerine melekler:
    -Ey Rabbimiz, yarattıklarının arasında ateşten daha kuvvetlisi var mı? Dediler. Allah’u Teala:
    -Evet, rüzgar buyurdu. Melekler bu defa:
    -Ey Rabbimiz, yarattıklarının arasında rüzgardan daha kuvvetli olanı var mı? Diye sordular.
    Allah’u Teala da buna cevap olarak şöyle buyurdu:
    -Evet var, sağ eli ile sadaka verirken bunu sol elinden gizleyerek veren Ademoğlu daha kuvvetlidir.

  3. #23
    zAMBakk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    .
    Üyelik tarihi
    03.Mart.2018
    Mesajlar
    4,938
    Mentioned
    1204 Post(s)
    Tagged
    48 Thread(s)

    Kalp Hz Ali (r.a) ile Üzüm

    Hz. Ali bir Hristiyana misafir oldu. Adam üzüm getirdi. Hz. Ali üzümü yedi. Sonra üzümden yapılmış şarap getirdi.
    Hz. Ali buyurdu ki : Haramdır.
    Hristiyan dedi ki : Siz Müslümanlara şaşarım. Üzüm helal, içki haram. Halbuki bu, bundan yapılıyor.
    Hz. Ali buyurdu ki : Eşin var mı. Var.
    Kızın var mı. O da var. ikisi de gelsin buraya.
    Eşi ve kızı gelince Hz.Ali buyurdu ki :
    Bu kız bu annedendir, ama görüyorsun ki Allah annesini sana helal kızını ise haram kılmıştır.
    Hristiyan dedi ki :
    Şehadet ederim ki Allah Birdir ve Muhammed Onun kulu ve Resulüdür ve Sen Onun Halifesisin.
    Elinden öpüp Müslümanlığını ilan etti.

  4. #24
    zAMBakk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    .
    Üyelik tarihi
    03.Mart.2018
    Mesajlar
    4,938
    Mentioned
    1204 Post(s)
    Tagged
    48 Thread(s)

    Basket1 Ey Musa! Ona Söyle

    Musa aleyhisselam zamanında bir adam, Allah-u Zülcelal’e ne kadar çok tevbe etse de tevbesini bozuyordu. Tevbe ediyor, tekrar bozuyordu. Bu böyle yirmi sene devam etmişti. Allah-u Zülcelal, Musa aleyhisselama vahyederek şöyle buyurdu: “Ey Musa! Ona söyle, Ben ona gazaplandım.”

    Musa aleyhisselam o kula, bunu söyleyince; o kul, Allah-u Zülcelal’e daha çok yalvarmaya başladı: “Ya Rabbi, senin hazinelerin doludur. Merhamet sahibisin. Sen affedicisin… Ya Rabbi, eğer beni affetmiyorsan, bütün kullarının günahlarını yüklenip ben onların yerine cehennemde yanayım, diye dualar etti.

    Allah-u Zülcelal, yine Musa aleyhisselama vahyederek: “Ben o kulumu affettim. O kulum o kadar cömert iken, Ben ondan daha cok cömerdim. Onu af ve mağfiret ettim.”

    Allah-u Zülcelal’in, Seni Af Ettim Ya Kulum dediği kullardan olmayı dileğiyle…

  5. #25
    zAMBakk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    .
    Üyelik tarihi
    03.Mart.2018
    Mesajlar
    4,938
    Mentioned
    1204 Post(s)
    Tagged
    48 Thread(s)

    Rainbow Allah-u Zülcelal'in Merhameti

    Benî İsrail zamanında bir adam Musa aleyhisselama gelerek:

    Ya Musa! Sen Rabbinle konuşmaya gidiyorsun. Ona söyle, rızkını bana vermesin! Dedi. Musa aleyhisselam, Allah-u Zülcelal ile mükâlemede bulunarak:

    Ya Rabbi! Onu Sen yarattın. Filan kulunun ne dediğini biliyorsun, dedi. Allah-u Zülcelal buyurdu ki:

    Evet, Ya Musa! Biliyorum. Git ona de ki “Eğer Ben’den başka bir Rabb istiyorsa Benim göklerimi ve yerimi terk etsin. Gitsin, kendisine baska bir Rabb bulsun. Ya Musa! Ben rızkı, hiç kimseden, öldüğü güne kadar kesmem, ona söyle!

    Daha sonra, Musa aleyhisselam adama dedi ki:

    Allah-u Zülcelal buyuruyor ki, “Eğer beni Rabb olarak kabul etmiyor ve Benim rızkımı istemiyorsa Benim göğümü ve yerimi terk etsin. Gitsin, kendisine başka bir Rabb bulsun. Ben hiçbir kulumun rızkını, ölünceye kadar kesmem.”

    Adam, Allah-u Zülcelal’in rahmetini, şefkat ve merhametini düşününce bayıldı. Kendine gelince dedi ki:

    Evet, Ya Rabbi! Sen Sensin; bense Senin zayıf bir kulunum. Ben tevbe ediyorum.

  6. #26
    zAMBakk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    .
    Üyelik tarihi
    03.Mart.2018
    Mesajlar
    4,938
    Mentioned
    1204 Post(s)
    Tagged
    48 Thread(s)

    Hz. Musa ile Karun

    Karun o kadar çok zengindi ki, hazinelerinin anahtarlarını yetmiş deve taşırdı. Allah-u Zülcelal, Musa aleyhisselam zamanında zekâtı farz kılınca, Musa aleyhisselam, Karun’a, vereceği zekâtın miktarını söyledi. Fakat Karun eve dönüp mal ve parasını hesap edince, vereceği miktarı çok buldu. Nefsi, bunu vermeye yanaşmadı. İsrailoğullarından nefsine uyanları toplayıp:

    – Musa’nın her dediğine itaat ettiniz, ama o şimdi mal ve paralarınızı almak istiyor. Dedi. Onlar:

    – Sen bizim büyüğümüz ve efendimizsin. Ne yapmamızı istersen, söyle yapalım, dediler.

    – Size emrim, falan fahişeyi buraya getirin. “Musa benimle zina etti.” desin, ona para verelim. Bunu yapınca, İsrailoğulları, Musa’ya başkaldırırlar, biz de kurtuluruz.” dedi.

    Fahişeyi getirdiler. Karun, ona, bin dirhem gümüş, (veya bin altın veya bir tas altın) verdi. Sonra ona:

    – “Senin koruyucun benim. Seni hanımlarımla birlikte bulunduracağım. Ama yarın İsrailoğullarının gözü önünde, Musa benimle zina etti diyeceksin.” dedi.

    Ertesi gün, Karun, İsrailoğullarını topladı. Sonra Musa aleyhisselam çıkageldi. Karun, Musa aleyhisselama hitaben:

    – İsrailoğulları toplandı, seni beklerler. Allah-u Teâla’nın emir ve yasaklarını, dininin esaslarını, şeriatının hükümlerini onlara bildir, dedi. Bunun üzerine Musa Aleyhisselam, onların yanına gitti. Anlatmaya başladı:

    – Hırsızlık yapanın, elini keseriz; iftira edene, seksen sopa vururuz; zina eden bekar kimseye, yüz sopa vururuz; evli olan kimse zina ederse onu ölünceye kadar taşlarız, buyurdu. Karun:

    – Ya bu işi sen yapmış olursan? Dedi. Musa aleyhisselam: Ben de yapsam. durum aynıdır! Buyurdu. Karun:

    – İsrailoğulları, senin falan kadınla düşüp kalktığını söylüyorlar, dedi.

    – Benim mi? dedi Musa aleyhisselam. Karun:

    – Evet, dedi. Musa aleyhisselam:

    – Onu çağırın, bakalım, ne diyor? Şahitlik ederse yahut itiraf ederse durum dediği gibidir, buyurdu. Çağırdılar. Gelince, Musa aleyhisselam ona:

    – Ey kadın! Ben sana bunların dediği gibi bir şey yaptım mı? Buyurdu. Sonra peygamberlik nuru ile ona bakıp:

    – Musa’ya ve İsrailoğullarına denizi yarıp yol yapan ve Musa’ya Tevrat’ı indiren Allah-u Teala hakkı için doğruyu söyle! Dedi. Allah için doğruyu söylemesine yemin verince, Allah-u Teâlâ kadına tevfik ve yardım verdi. Kadın kendi kendine:

    – “Bugün tevbe ile söze başlamam, Allah’ın peygamberine eziyet etmemden iyidir.” diye düşündü ve:

    – Hayır, onlar yalan söylüyorlar. Karun bana, senin benimle zina ettiğine dair yalan söylemem için çok para verdi, dedi. Bu sözleri söyleyince, Karun şaşırdı, ne yapacağını bilemedi. Orada bulunanları bir müddet sessizlik kapladı.

    Musa Aleyhisselam hemen secdeye kapandı. Hem ağlıyor, hem de: “Ya Rabbi! Senin düşmanın bana eziyet etti, beni rezil ve rüsva etmek isteyip çirkin bir fiille beni suçladı. Ey Allah’ım! Onun cezasını ver.” diyordu.

    Allah-u Zülcelal, Musa aleyhisselama başını secdeden kaldırmasını emir buyurdu. Yeryüzüne de Musa aleyhisselamın isteğine uymasını emretti. Musa Aleyhisselam: “Ey İsrailoğulları! Allah-u Teâla beni Firavun’a gönderdiği gibi Karun’a da gönderdi. Ona uyan onunla kalsın, benimle olan ondan ayrılsın.” buyurdu. İki kişi hariç hepsi Karun’dan ayrıldı.

    Sonra Musa aleyhisselam, “Ey toprak! Onları yut.” buyurdu. Dizlerine kadar yuttu. “Ey toprak! Onları yut.” buyurdu. Bellerine kadar yuttu. Sonra yine: “Ey toprak! Onları yut.” dedi. Boyunlarına kadar yuttu. Sonra tekrar: “Ey toprak! Onları yut.” deyince, toprak onları içine alıp kapandı. Böylece yerin dibine geçtiler. Karun ve arkadaşlarından hiçbir eser kalmadı.

  7. #27
    zAMBakk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    .
    Üyelik tarihi
    03.Mart.2018
    Mesajlar
    4,938
    Mentioned
    1204 Post(s)
    Tagged
    48 Thread(s)

    Sana Bir Şey Öğreteceğim

    Ebu Hureyre şöyle anlatıyor: “Resulullah sallallahu aleyhi vesellem beni, Ramazan zekâtını muhafazaya tayin etmişti. Derken, kara bir adam gelerek, zahireden avuç avuç almaya başladı. Ben derhal kendisini yakaladım ve:

    Seni, Resulullah sallallahu aleyhi veselleme [huzuruna] çıkaracağım, dedim. Bana:

    Ben, fakir ve muhtaç bir kimseyim, üstelik üzerimde bakmak zorunda olduğum çoluk-çocuk var, ihtiyaçlarım cidden çoktur, şiddetlidir, dedi. Ben de onu salıverdim. Sabah olunca, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem:

    Ey Ebu Hureyre! Dün akşamki esirini ne yaptın? Diye sordu. Ben:

    Ey Allah’ın Resulü! Bana Şiddetli ihtiyacından ve çoluk çocuktan dert yandı. Bunun üzerine, ona acıyarak salıverdim, dedim. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem:

    Ama o sana, muhakkak yalan söyledi. Haberin olsun, o tekrar gelecek! Buyurdu.

    “Bu sözünden anladım ki, o kişi tekrar gelecek. Binâenaleyh onu beklemeye başladım. Derken, yine geldi ve zahireden avuçlamaya başladı. Ben de derhal yakaladım ve:

    Seni mutlaka, Resulullah sallallahu aleyhi veselleme çıkaracağım, dedim. Yine yalvararak:

    Beni bırak, gerçekten çok muhtacım, üzerimde Çoluk-çocuk var, bir daha yapmam, dedi. Ben yine acıdım ve salıverdim. Ertesi gün Resulullah sallallahu aleyhi vesellem:

    Ey Ebu Hureyre, dün geceki esirini ne yaptın? Diye sordu. Ben:

    Ey Allah’ın Resulü! Bana ihtiyacından, çoluk çocuğundan dert yandı. Ben de acıdım ve salıverdim, dedim. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

    O yalan söyledi, fakat yine gelecek.

    Üçüncü sefer, yine gözetledim. Yine geldi ve zahireden avuç avuç almaya başladı. Onu yine yakalayıp:

    Seni mutlaka, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme götüreceğim. Bu üçüncü gelişin, üstelik sıkılmadan başka gelmeyeceğim deyip yine de geliyorsun, dedim. Yine bana rica ederek, şöyle söyledi:

    Bırak beni, sana birkaç kelime öğreteyim de Allah onlarla sana fayda ulaştırsın. Ben:

    Nedir bu kelimeler söyle! Dedim. Bana dedi ki:

    Yatağa girdin mi Ayetü’l-Kürsî’yi sonuna kadar oku. Bunu yaparsan, Allah senin üzerine muhafız bir melek diker, sabah oluncaya kadar sana şeytan yaklaşamaz, dedi. Ben, yine acıdım ve serbest bıraktım. Sabah oldu, Resulullah sallallahu aleyhi vesellem:

    Dün akşamki esirini ne yaptın? Diye sordu. Ben:

    Ey Allah’ın Resulü! Bana birkaç kelime öğreteceğini, bunlarla Allah’ın bana faide ihsan buyuracağını söyledi, ben de kendisini yine serbest bıraktım, dedim. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem:

    Neymiş onlar? Diye sordu. Ben:

    Ey Allah’ın Resulü! Bana, döşeğine uzandığım vakit Ayetü’l Kürsî’yi başından sonuna kadar oku. Bunu okursan, Allah’ın koyacağı bir muhafız üzerinden eksik olmaz ve ta sabaha kadar, şeytan sana yaklaşmaz! Dedi, cevabını verdim. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem bunun üzerine:

    O çok yalancı olduğu halde, bu sefer doğru söylemiş. Ey Ebu Hureyre! Üç gecedir kiminle konuştuğunu biliyor musun? Dedi.

    Ben:

    Hayır! Cevabını verdim. Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

    O (cinlerden bir)şeytandı.

  8. #28
    zAMBakk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    .
    Üyelik tarihi
    03.Mart.2018
    Mesajlar
    4,938
    Mentioned
    1204 Post(s)
    Tagged
    48 Thread(s)

    Her Şey Allah’ın Rahmeti İledir

    Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir gün sahabelere şöyle anlatmıştır:

    Az Önce Cebrail yanımdan ayrıldı ve bana şöyle dedi:

    “Ya Muhammed, seni hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın bir kulu vardı. Eni ile boyu otuzar dirsek olan ve dört tarafı, dört biner fersah genişliğinde bir denizin ortasında bütün bir adacığın tepesinde, beş yüz yıl boyunca Allah’a ibadet etti. Allah-u Zülcelal, orada kendisine, parmak kalınlığında tatlı su akıtan bir pınar ile her gün bir meyve veren bir nar ağacı bağışlamıştı.

    “Akşam olunca, pınarın başına inip abdest aldıktan sonra, nar , ağacının o günkü meyvesini koparıp yiyor ve arkasından namaza duruyordu. İbadetleri sırasında, Allah’tan, secdedeyken ruhunu almasını, cesedinin ne toprak ve ne de başka bir şey tarafından bozulmamasını ve kıyamet günü, secdedeyken kendisini yeniden diriltmesini istedi.

    “Allah-u Zülcelal de bu isteklerini kabul etti. Nitekim bizler, yere inip çıkarken yanına uğrar ve onun secde halinde olduğunu görürdük. Bize verilen bilgiye göre bu kul, kıyamet günü yeniden dirilerek Allah’ın huzuruna çıkınca Allah-u Zülcelal:

    Ey kulum! Sana rahmetimle mi yoksa amelinle mi muamele edeyim, buyuracak ve bunun üzerine o kul:

    Ya Rabbi! Amelimle bana muamele et, diyecektir. O zaman, Allah-u Zülcelal meleklerine:

    O halde, bu kulumun amelleri ile kendisine verdiğim nimetleri mukayese ediniz, buyuracak ve meleklerin yapacağı hesap sonunda, beş yüz yıllık ibadetinin sadece gözünün nimetini karşılayabildiği ve vücudunun diğer nimetlerinin karşılıksız kaldığı görülecektir. Bunun üzerine Allah-u Zülcelal:

    Kulumu cehenneme atın! Diye emir verecek ve bu emir gereği kul cehenneme doğru yola çıkarılacaktır.

    Cehenneme götürülürken:

    Ya Rabbi, beni rahmetin karşılığında cennete koy! Deyince, Allah-u Zülcelal meleklere:

    Kulumu geri getirin, diye emir verecektir. Geri getirilecek olan kul, tekrar Allah’ın huzuruna çıkarılınca, Allah-u Zülcelal kendisine:

    Ya kulum, seni yoktan var eden kimdir? Diye soracak, kul da: Sen, Ya Rabbi! Diyecektir. Allah-u Zülcelal ona: Seni yaratmam kendi amelinin mi, yoksa benim rahmetimin mi karşılığıdır? Diye soracak, kul da: Tabii ki senin rahmetinin karşılığında olmuştur, diyecektir. Allah-u Zülcelal:

    Ya kulum, beş yüz yıl boyunca ibadet etmeni sağlayan gücü sana veren kimdir? Diye soracak, kul da:

    Sen, ya Rabbi! Diyecektir. Allah-u Zülcelal:

    Seni dağın tepesinde, yeşillikler arasına kim kondurmuş, kim sana tuzlu sudan tatlı su bağışlamış ve kim her gece sana bir nar meyvesi sağlamıştır? Ruhunu, secdedeyken almamı istemen üzerine, bu arzunu yerine getirdim. Bütün bunları yapan kimdir? Diye buyurunca kul:

    Sen, ya Rabbi! Diye cevap verecektir. Allah-u Zülcelal ona:

    Bütün bunlar, rahmetimin eseri olduğu gibi, şimdi de yine rahmetimle seni cennete koyacağım, buyuracaktır. Zaten her şey Allah’ın rahmetiyledir.

  9. #29
    zAMBakk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    .
    Üyelik tarihi
    03.Mart.2018
    Mesajlar
    4,938
    Mentioned
    1204 Post(s)
    Tagged
    48 Thread(s)

    Aranızı Düzeltin

    Hz. Enes (r.a.) anlatıyor:
    Resûlüllah (s.a.v.) ile beraber bulunuyorduk. Bir ara azı dişleri görülecek şekilde gülümsedi. Sebebini sorduğumuzda şöyle buyurdular:
    -Ümmetimden iki kişi Allâh’ın huzuruna gelirler.
    Birisi,
    -Yâ Rab, benim bunda hakkım var; hakkımı bundan al, bana ver, der.
    Allah Teâlâ da ötekine,
    – Hakkını ver, buyurur.
    Adam,
    -Yâ Rab, bende sevap nâmına bir şey kalmadı, der.
    Cenâb-ı Hakk,
    -Baksana, bu adamın sevabı kalmadı, ne dersin? buyurur.
    Adamcağız,
    – O halde benim günahlarımdan alsın, der.
    Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz bunu anlatırken gözleri yaşardı ve, ‘O gün büyük bir gündür. İnsan; günâhının alınmasını ister’ dedi.
    Bunun üzerine Allah Teâlâ hak sahibine,
    -Başını kaldır ve cennete bak, buyurur.
    Adamcağız,
    – Yâ Rab, inci ile işlenmiş, gümüşten ve altından köşkler görüyorum. Bunlar hangi peygamber, hangi sıddîk veya hangi şehitler içindir? der.
    Allah Teâlâ,
    -Bunlar, bana ücretini verenler içindir, buyurur.
    Adamcağız,
    -Bunların hakkını kim ödeyebilir? der.
    Hz. Allah,
    -Sen istersen bunlara sahip olabilirsin, buyurur.
    Adam,
    -Nasıl olur, yâ Rab? deyince,
    Cenâb-ı Hakk,
    -Hakkını bu adama bağışlamakla, buyurur.
    Adam,
    -O halde ben bunu affettim, der.
    Allahü zû’l-Celâl hazretleri de,
    -Arkadaşını al, beraberce cennete girin, buyurur.
    Sonra Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz,
    ‘Allah’tan korkun, Allah’tan korkun ve siz de kendi aranızı düzeltin. Bakınız, bizzat Hazret-i Allah mü’minlerin arasını buluyor’ buyurmuşlardır.

  10. #30
    zAMBakk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    .
    Üyelik tarihi
    03.Mart.2018
    Mesajlar
    4,938
    Mentioned
    1204 Post(s)
    Tagged
    48 Thread(s)

    Allah Üstünlük Taslayanları Sevmez

    Bir sefer sırasında Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem sahabîlerinden bir koyun kesip pişirmelerini istedi. Ashabdan birisi öne çıktı:

    “Ya Resulallah, onu kesmek benim üzerime olsun” dedi.

    Bir başkası ileri atıldı:

    “Ya Resulallah, pişirmesi de benim üzerime olsun”

    Başka bir sahabî hizmete talip oldu:

    “Onu yüzmesi de benim üzerime olsun” diyerek kendi aralarında vazife taksimi yaptılar.

    Peygamberimiz de, “Odun toplamak da benim üzerime olsun” diyerek katılmak istedi.

    Sahabîler buna razı olmak istemediler:

    “Ya Resulallah, biz sizin yapacağınız işi de görmeye yeteriz. Sizin çalışmanıza ihtiyaç yoktur” dediler.

    Bunun üzerine Peygamberimiz eşsiz tevazuunu göstererek şöyle buyurdu:

    “Sizin benim işimi de göreceğinizi ve kâfi geleceğinizi biliyorum, fakat ben size karşı imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allah, kulunu arkadaşları arasında imtiyazlı durumda görmekten hoşlanmaz.”

Sayfa 3 Toplam 4 Sayfadan BirinciBirinci 1234 SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Kıssadan hisse nasıl çıkarılır
    Konu Sahibi Sır Forum Dini Hikayeler
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 18.Ocak.2017, 16:00
  2. Borsada En Çok Değer Kazanan ve Kaybeden Hisseler
    Konu Sahibi TF-Haber Forum Son Dakika
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 14.Ağustos.2014, 18:40

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
gaziantep escort bayan gaziantep escort sesli sohbet seks hikaye onwin venüsbet giriş tipobet365 sahabet karabük escort ordu escort kars escort kocaeli escort izmit escort edirne escort ısparta escort karabük escort manisa escort adana escort
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara çankaya escort kızılay escort kızılay escort ankara eskort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort kayseri escort istanbul escort avrupa yakası escort çapa escort şirinevler escort avcılar escort beylikdüzü escort