Alfred Jules Ayer ve Mantıksal Pozitivizmde Doğrulama Prensibi
Dilin ve anlam meselelerinin felsefi problemler üzerinde nasıl ustalıkla kullanılabileceğine dair muhtemelen mantıksal pozitivizmden daha çarpıcı, belirgin ve yanılmaz bir örnek yoktur.
A.J. Ayer (1910-89) Dil, Doğruluk ve Mantık isimli geniş çaplı etki yaratan eserinde pozitivizmin ya da diğer adıyla mantıksal empirizmin (mantıksal deneyciliğin) neşterini alıp etik, teoloji ve metafizik gibi alanlardaki meselelerde kullanmıştır.
Doğrulama Prensibi
A. J. Ayer ifadelerin anlamlı olup olmadığını görmek için bu ifadeler üzerine "doğrulama prensibi" olarak bilinen bir ilkeyi uygulamıştır. Ayer, "Bir cümlenin ha-kiki bir empirik (gözlenebilir) hipotezi ifade edip etmediğini sınamak için, değişimli bir doğrulama prensibi benimsedim." diye yazmıştır.
"Empirik bir hipotezin, bana göre, kesin olarak doğrulanabilir olması gerekmiyor, ama o hipotezin doğruluğunun ya da yanlışlığının belirlenmesine ilişkin bir duyu deneyimi mümkün olmalıdır. Meşru farz edilen bir ifade eğer bu prensibe uymuyorsa ve totoloji (gereksiz yineleme / boş laf) de değilse, o zaman o ifadenin metafiziksel olduğunu, yani ne doğru ne de yanlış olduğunu, sadece kelime anlamı itibariyle anlamsız olduğunu düşünürüm." Pozitivistler bir ifadenin doğru mu yoksa yanlış mı olduğuna karar vermenin peşinde değillerdi.
Bunun bilimin işi olduğuna inanıyorlardı. Felsefenin görevi o ifadenin ne anlama geldiğine, yani ifadenin bir anlamı olup olmadığına karar vermekti. Anlamlı bir ifade dünya hakkında bilgi veren ifadeydi. Ayer'in doğrulanabilirlik prensibi, aşağıdaki ifadelerle ilgili ne söyleyeceğine bakarak tarif edilebilir:
1. Kedi paspasın üstünde.
2. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1915'te kurulmuştur.
3. Fenerbahçe erkek basketbol takımı 2017 senesinde EuroLeague şampiyonu oldu.
4. Michael Jordan tüm zamanların en yüksek maç başına sayı ortalamasına sahiptir (30.1).
5. Ruhum Araf'a uğradıktan sonra cennete ya da cehenneme gidecektir.
6. Krishna, Vishnu'nun avatarıdır (yani vücut bulmuş halidir).
1. İçerisinde paspasın üzerinde bir kedinin bulunduğu bir odada oturuyorsanız, o zaman ilk ifade doğrudur. Paspasın üzerinde kedi olmasa bile, ifade anlamsız değildir, sadece yanlıştır. Yani en azından ifadeyi doğru kılabilecek, "mümkün olan bazı duyu deneyimleri" söz konusudur.
2. İfade yanlıştır (Türkiye Cumhuriyeti, 1923'te kurulmuştur.) ama anlamsız değildir.
3. ve 4. ifadeler doğrudur, çünkü doğrulama prensibinin empirik (deneysel / gözlemsel) taleplerini karşılamaktadır. Ancak 5. ve 6. ifadeler Ayer'in doğrulama ilkesi tarafından test edilip açıkta bırakılan türden ifadelerdir. Bu ifadelerde "ruh," "cennet," "araf," "Krishna," ve "Vishnu" gibi varlıklardan söz edilmektedir. Bu varlıklar metafizikseldir ve duyularla algılanamazlar. Bu yüzden de doğru ya da yanlış değil —çok düz bir anlamda— "saçmadırlar". Hatta aslına bakarsanız, bu tür varlıkları doğrulayabilecek türde deneyimleri bile hayal edemezsiniz.
"Tanrı her şeye kadirdir" Ayer'e göre anlamlı bir ifade midir? Pek sayılmaz. Tanrı'yı hiç şehrin ana caddesine çıkmış yürürken ya da bakkaldan alışveriş yaparken gördünüz mü? Görmediniz; peki, Tanrı herhangi başka bir duyu deneyiminizin bir parçası oldu mu? Muhtemelen hayır. Peki, gelecekteki herhangi bir duyusal deneyiminizin bir parçası olmasını bekliyor musunuz? Hayırsa, o zaman ifade de anlamlı değildir. |