İkicilik (Düalizm) Nedir?
Herhangi bir alanda birbirlerine indirgenemeyen iki karşıt ilkenin varlığını ileri sürme.
Bircilik ve çokçuluk terimleri karşılığıdır. Felsefe alanında ilk ikici, antikçağ Yunan düşünürü Anaksagoras’tır. Anaksagoras, özdek’le ruh’u kesin olarak birbirinden ayırıyor ve sonsuza kadar da birbirlerinden ayrı kalacaklarını söylüyordu. Anaksagoras’ın nus (nous N.) adını verdiği bu ruh özdeksel yapıdadır ama yaratan olmak bakımından yaratılan’ın karşısında bulunmakla birbirine indirgenemeyen temelli bir ikilik meydana getirir.
Dinsel alanda ikicilik çok daha eskidir, mallılar (güçlüler)’la malsızlar (güçsüzler) ikiliğine dayanan iyilik ve kötülük karşıtlığı üstünde üstünde yükselmektedir. Sümerlerin yer ve gök tanrıları, eski Mısır’ın iyilikçi ve kötülükçü tanrıları; eski Çin’in, Hind’in, İran’ın karanlık ve aydınlık ilkeleri (Çin’de: Yin-Yang, Hind’te: Tamus-Satva, İran’da Ahura Mazda-Angra mainyu) hep bu karşıt ikiliklerin dile getirilmesidir.
Fransız düşünürü Descartes da, evrendeki bütün gerçekleri, birbirlerine indirgenemeyen ruh ve özdek ikiliğinde toplar.
İkicilik, temelde tanrılık yer (ötedünya)’le insanlık yer (Dünya) ayrımını ileri süren dinsel ikicilikten yansımıştır ve evrenin özdeksel birliğini yadsıyan gerici bir görüştür. İkiciler felsefenin temel sorununa açık ve kesin bir karşılık veremedikleri için çeşitli çelişkilere düşmekten kaçınamamışlardır. İkicilerin tümü düşüncecidir (idealisttir), çünkü özdeksel yapı’nın karşısında bir de ruhsal yapı olduğunu kabul ederler. İdealist ikiciler gibi idealist birciler de, felsefenin temel sorununu, bir’den çok’a ya da çok’tan bir’e nasıl geçildiğini açıklayamamışlardır.
Felsefe tarihindeki idealist bircilerin en büyüğü olan Hegel, bu ikisinin özdeş olduklarını ileri sürmekle sorunu çözdüğünü sanmıştır. Oysa özdeş olsalardı, ayrı olmazlardı. Karşıtların özdeşliği varsayımı, Hegel’in en büyük yanılgılarından biridir. Bu yanlış sav karşıtların bağımlılığı ve birliği doğru savıyla düzeltilir. ‘’Ruh ve Beden ikiciliği özdekçi bircilikle aşılmıştır.
Bu da, ruhun özdekten bağımsız olarak varolmadığını, özdeğin birincil ve ruhun ikincil olduğunu, ruhun beynin bir işlevi ve özdeksel dünyanın bir yansısı olduğunu anlamaktan ibarettir. İdealist bircilik, bunların tam tersini ileri sürerek ikiciliği ortadan kaldırdığını sanır. Bu iki karşıt sav dışında, idealizmle materyalizmi usa aykırı bir biçimde birbirine karıştıran eklektizmi bir yana bırakırsak, ikiciliğe son vermenin üçüncü bir yolu yoktur’’.
Felsefesel ikicilik, günümüze kadar sürüp gelmiş bulunmaktadır. Örneğin İngiliz gökbilimcisi James Jeans dalga fiziğini ruhsal ve parçacık fiziğini özdeksel olarak niteler ve birincisinin bilgileri, ikincisinin de nesneleri verdiğini savunur. İnsan düşüncesinin bu ikili tarihsel serüveni, sonunda, eytişimsel özdekçiliğin evrensel birliğine ulaşmıştır. |