Kimya Nedir?
Cisimlerin molekülce birbiri üzerindeki etkileri ve bu etkilerden ilerigelen bileşimleri inceleyen bilim...
İnsan bilgisinin en önemli alanlarından biri kimya bilgisidir. Metafiziğin yüzyıllar boyunca bilinemez saydığı ‘kendinde şey’, bir cismin moleküllerinin kimyasal bileşimidir.(ve kuantumsal yapısıdır N.) Engels ‘’kimyasal bileşimini bildiğimiz ve onu yeniden üretebildiğimiz her şeyi biliyoruz demektir’’ der.
‘’Bir gün elbette organik hayatı da anlayacağız. Şimdilik albüminli cisimlerin bileşimlerini bilmekten henüz uzağız. Ama organik hayat, en aşağı biçimlerinden en yüksek biçimlerine kadar, albüminli cisimlerin normal varolma tarzından başka bir şey değildir’’.
Kimya, değişen nicelik bileşimleri sonunda cisimlerin nitelik değiştirmelerinin bilimidir. Doğasal evrim ve devrim, kimyasal bileşiklerde pek açık olarak görülür. Örneğin oksijen, bir molekülde iki atom bileşiğidir, buna bir atom daha eklerseniz yepyeni bir cisim olarak ozon elde edersiniz.
Eytişimsel ve tarihsel özdekçi felsefenin kurucuları, fizik’le birlikte doğabilimlerinin temeli olan kimya’yla yakından ilgilenmişlerdir. Friedrich Engels, Doğanın Diyalektiği’nde şöyle der:’’Lavoisier’den ve Dalton’dan bu yana kimyanın olağanüstü bir hızla gelişimi, doğa hakkındaki eski düşüncelerin üstüne bir başka yönden yüklendi. O zamana kadar sadece yaşayan örgenlik içinde üretilen inorganik karışımın yapılması, kimya yasalarının, organik varlıklar için olduğu kadar inorganik varlıklar için de geçerli olduğunu kanıtladı ve inorganikle organik doğa arasındaki uçuruma, Kant’ın o aşılamaz saydığı uçuruma sağlam bir köprü kurdu’’(İbid, Giriş Bölümü),
‘’Kimyasal ilişki gücünü bir çekim gücü olarak düşünebiliriz. Karbon ve oksijen atomları arasındaki bu çekim gücü, yeryüzünün yerçekimi biçiminde, kaldırılan bir ağırlık üzerinde yaptığı iş kadar bir iş yapar. Eğer karbon ve oksijen atomları birbirine doğru atılır ve karbonik asit halinde birleşirse karbonik asitin yeni meydana gelmiş parçacıkları en şiddetli molekül hareketi yani ısı hareketi halinde bulunmak zorundadır.
Eğer bunlar sonradan çevrelerine ısı vermişlerse karbonik asitte hala bütün karbon, oksijen ve ayrıca her ikisinin ilişki gücü eskisi gibi varolmakta devam ediyor demektir. Ama bu ilişki şimdi kendini sadece karbon ve oksijen atomlarının sımsıkı birbirine bağlı olmasında ve bunların ayrılmasına izin vermemesinde gösterir’’(İbid, devimin temel biçimleri bölümünde Helmholtz’dan alıntı).
Mendeleyev tarafından açıklanan elementlerin periyodik sistemi, kimyasal elementlerin birbirlerine dönüşümü (transmutasyonu) eytişimsel ve tarihsel özdekçi öğretinin özdeğin çeşitliliği ve sonsuz değişebilirliği üstündeki temel savlarını doğrulamış ve metafiziğin doğadaki değişmez ve ebedi elementler görüşünü kökünden yıkmıştır.
Özellikle İngiliz kimyacısı John Dalton’un atomistikle ilgili keşifleri birçok eytişimsel özdekçi savları tanıtlamış bulunmaktadır. Engels ‘’Çağdaş kimyanın babası, Lavoisier değil, Dalton’dur’’der.