Kinizm Nedir?
Antisthenes'le Diogenes'in oluşturdukları Sokratesci öğreti. Sokrates'in öğrencisi Atinalı Antisthenes (İ.Ö. 444-365), bir hayli yaşlandığı sırada, bütün dünya zevklerine ve özentili felsefelere sırt çevirmişti. Soylular arasında zevkli bir ömür sürerek yaşlandığı halde birdenbire doğaya dönmüş, doğaya uygun yasamayı yeğlemişti. Köleler gibi giyiniyor ve "zevk almaktansa ölmeyi yeğlerim" diyordu.
Öğretmeninden öğrendiği erdem anlayışını herkesin anlayabileceği bir dille anlatmaya başlamıştı. Her türlü mal ve mülk edinmeye, kölelik ve aile kurumlarına, din inançlarına karşı çıkıyor ve çevresindekilere iyilik öğütleri veriyordu. Gerçekleştirmek istediği, bir çeşit çilecilikle insanın tam bağımsızlığını kazanabileceği ve böylelikle mutluluğa kavuşabileceği düşüncesini okullaştırmaktı.
Antisthenese göre insanın ereği mutluluktur, mutluluk da her türlü bağdan kurtulmuş içsel bir özgürlükle gerçekleşir. İstenilecek tek şey erdem, kaçınılacak tek şey erdemsizliktir. Gerçek erdem, insanın hiç bir değere bağlı ve tutsak olmamasıyla elde edilir. Bunu sağlamak için de insanın bütün tutkularından sıyrılması gerekir. İnsan hiç bir hazzın, isteğin, sağlığın, zenginliğin, güzelliğin, şan ve şerefin peşinde koşmamalıdır. Tutuklanmış bir kalpazanın oğlu olan Sinoplu genç Diogenes (İ.Ö. 412-323) ona yanaştığı zaman Antisthenes kendisinden hiç hoşlanmamış ve sopayla döverek onu kovmuştu.
Diogenes direndi ve Antisthenes'in mesihvari sözlerine uyarak her şeyden el etek çekip bir köpek gibi yaşamaya başladı. Öğretiye köpeksi adının verilmesi Diogenes yüzündendir. Ölüleri gömmek için kullanılan toprak bir kap içinde yaşıyor ve felsefesini eylemiyle geliştiriyordu. Diogenes, Antisthenes'in aklından bile geçirmediği bir biçimde bütün geleneği yadsıyarak her türlü ruhsal ve bedensel isteklere sırt çevirmiş, kendisini doğanın içinde doğal bir varlık gibi özgür kılmıştı. Gerçek erdeme böylesine bir özgürlükle varılabileceği kanısındaydı.
Antisthenes'in erdem öğütlerinden çok Diogenes'in bu eylemsel felsefesi halk arasında tutunmuş ve Krates, Kseniades, Oneskrites vb. gibi köpeksi düşünürler yetişmiştir. Stoacılık, temel öğelerini borçlu olduğu kiniklerin bu çileciliğini sistemleştirip bilimselleştirmiştir. Hıristiyanlıkta, stoacılık aracılığıyla geçmiş, pek çok kinik öğe vardır. Yunanca köpeksi anlamındaki kinikhos sözcüğü, köpek anlamındaki kyon sözcüğünden gelir. (Kimilerine göre de okulun adı, içinde kurulduğu Kynosarges gymnasium' undan türetilmiştir).
Kinik'ler her türlü gelenek ve göreneğe karşı çıktıklarından kinizm deyimi, törebilim kurallarını hor görme ırası anlamında da kullanılmıştır. Bu anlamda utanmazlık demektir. Oysa Kinizm, Sokratesçi bir okuldur. Antisthenes de Sokrates gibi töresel bir amaca yönelmeyen bilimleri küçümser, erdemin bilgiyle elde edilebileceğini savunur, yaşamanın amacı olan mutluluğu erdemlilikte bulur.
Kinikler, doğasal bir yaşayışı yeğlemekle stoa okulunun öncüleri sayılabilirler, bu açıdan Hıristiyanlığı hazırladıkları da ileri sürülebilir. Kiniklerin doğasal yaşayış düşüncesi, sofistlerin insansal değerlerin doğaya aykırı bulunduğu düşüncesine dayanmaktadır. Antisthenes, bu bakımdan, ilk öğretmeni sofist Gorgias'ın Elea öğretisinden yararlanmıştır. Bu anlayış, İslam düşüncesinde de Melamilik akımıyla sürdürülmüştür. Sokrates'in erdem öğretisi, birbirine tam karşıt doğrultuda, hazcılıkla kinik okul öğretilerinde uçlaşmıştır.