İçerik ve Biçim Nedir?
Nesnel gerçekliğin gelişmesini belirleyen ve birbirinden ayrılamaz iki yanı.
İçerik, bir nesne ya da olguyu oluşturan öğelerin ve süreçlerin tümüdür, biçim’se nesne ya da olgunun dış görünüşünü sağlayan örgensel yapısıdır. Biçimsiz içerik ve içeriksiz biçim olmaz. Çelişkili bir birlik’tirler. Bilim, biçimden içeriğe doğru ilerler. Biçim’le içerik, evrim sürecinde karşılıklı etkileşirler, birbirlerini etkilerler ve oluştururlar. Ne var ki biçim içeriğin ürünüdür, bundan ötürü de temel belirleyici içeriktir.
Ama biçim de içeriği etkiler, gelişmesini hızlandırır ya da engeller. Çelişkili bir birliktirler, çünkü biçim içeriğe göre daha yavaş devinir, bu yüzden de içeriksel gelişmenin hızına yetişemeyip eskir ve onun geliştiricisi olması gerekirken engelleyicisi olur. Bu çelişki, içeriğe uygun yeni bir biçim değişikliğiyle aşılır. Demek ki içerik daima kendisine uygun bir biçimi oluşturur. Aynı biçimde çeşitli içerikler gelişebileceği gibi (örneğin patatesle yer elması) aynı bir içerik çeşitli biçimlerde de gelişebilir (örneğin topatan kavunuyla Kırkağaç kavunu).
Metafizik ve idealist felsefe, eytişimsel özdekçi felsefenin tam tersine, biçimi temel belirleyici sayar ve bu yüzden birçok yanılgılara düşer. Bu anlayışın kurucusu Aristoteles’tir. Aristoteles biçimi bağımsız bir varlık saymış ve özdeği onun belirlediğini ileri sürmüştü. Bu çarpık ve yanlış anlayış, özellikle Hıristiyan felsefesiyle yerleştirilip günümüz yenigerçekçiliğine ve yeni Tomacılığına kadar gelmiş bulunmaktadır. Oysa biçim, içeriğin dışında varolan bir şey değil, içeriğin bir ürünü ve parçasıdır.
Metafizikçilerin ve idealistlerin yaptığı gibi biçim’i temel belirleyici saymak, otomobilin hızı artığından ötürü o hıza uygun yeni bir biçim gereksediğini yadsıyarak, otomobil biçiminin otomobil hızını artırdığını ileri sürmek demektir ki bu ileri sürüşün saçmalığı apaçıktır (otomobil biçimi de otomobilin hızını arttırır ya da azaltır, biçim de içeriği etkiler, gelişmesini hızlandırır ya da engeller. N.)