Öğrenme, tekrar veya yaşantılar sonucu, eğitim veya öğretim sonucu davranışlarda meydana gelen değişmelerdir. Örneğin yabancı dil konuşmayı öğrenme bir davranış değişikliğidir.
Not: Her öğrenme sonucu az yada çok bir davranış değişikliği meydana gelir. Ama her davranış değişikliği bir öğrenme değildir.
Buna göre içgüdü, refleks veya şans eseri gerçekleştirilen davranışlar öğrenme değildir.
Öğrenmede olgunlaşma ve motivasyon önemli bir faktördür. Çünkü bir şeyi öğrenebilmek için belli bir olgunlaşma düzeyine gelinmesi ve belli bir motivasyonun olması gerekir.
Not: Olgunlaşmayla büyüme faklı kavramlardır.Örneğin 20 yaşına gelmiş, 45 numara ayakkabıyı tek başına giyinemeyen bir birey olgunlaşmamıştır , sadece büyümüştür.
A. ÖĞRENME TÜRLERİ VE SÜREÇLERİ
1. Deneme - Yanılma Yoluyla Öğrenme
Tekrar ve denemeler sonucunda yeni davranışların kazanılması esasına dayanır. Bu denemeler esnasında olumlu nitelikteki davranışlar kazanılır, olumsuz nitelikteki davranışlar terkedilir.
Not: Tekrar sayısı arttıkça hata miktarı azalır, hata miktarı azaldıkça da öğrenme düzeyi artar. Örneğin televizyonun uzaktan kumanda düğmelerinin nasıl bir fonksiyona sahip olduğunun deneme - yanılma yoluyla öğrenilmesi gibi.
2. Motor Öğrenme
Öğrenmenin, ağırlıklı olarak algısal veya bilişsel bileşenleri değil, kas bileşenleri öne çıkan türleri için kullanılan ortak bir terimdir. Yeni becerilerin, alışkanlık yapılarının kazanılması buna bir örnektir. Örneğin jimnastik, bale hareketlerinin kurallarına uygun olarak yapılması motor öğrenmeyi gösterir.
3. Bilişsel Öğrenme
Üç ana başlık altında incelenir.
a). Kavrayış yoluyla öğrenme: Olaylar ve durumlar arası ilişkinin aniden çözülmesi sonucu oluşan öğrenmedir. Örneğin, Arşimed’in suyun kaldırma kuvvetini bulması, bir polisin cinayeti aniden çözmesi buna birer örnektir.
b). Model alarak (Gözleme yoluyla) öğrenme: Başkalarının hangi durumlarda nasıl davrandığını gözleyip, onlar gibi davranma sonucu oluşan bir öğrenme türüdür. Modanın öğrenilmesi, göreneklerin öğrenilmesi,bir çocuğun babası gibi traş olamaya çalışması bu yolla gerçekleşen öğrenme türleridir.
c). Sözel öğrenme: Sözcüklerle yapılan öğrenmedir. Örneğin; organizmadaki kalp, böbrek gibi iç organların nasıl faaliyet gösterdiklerinin sözle anlatılması, İstanbul’un fethinin öğrenilmesi vb…gibi öğrenmeler bu türün örnekleridir.
d).Farkında olmadan öğrenme: Gizil öğrenme de denir. Örneğin her gün okula veya işe giderken , yolda bulunan mağazaların, işyerlerinin isimlerini bu şekilde öğreniriz.
4. Koşullanma Yoluyla Öğrenme
Organizmanın önceleri tepki göstermediği bir uyarıcıya belli koşullar altında (ödül veya ceza uygulamasının yapılmasıyla) tepki göstermeye başlaması bu öğrenmenin esasını oluşturur.
Sözü edilen koşullar, klasik koşullanmaya ve edimsel koşullamaya göre değişmektedir.
a. Klasik koşullanma: Doğal bir uyarıcının karşısında yapılan bir davranışın yapay uyarıcı karşısında da yapılmasıdır. Örneğin kızgın saç üzerine çıkarılan bir ayı, aynı zamanda def çalınmasıyla, kızgın saç üzerindeki tepkisini bir zaman sonra sadece def çalındığında da göstermeye başlar.
b. Edimsel (vasıtalı - operant) koşullanma: Edimsel koşullanmanın temelinde ödül-ceza vardır. Organizmaya istenilen tepki gösterildiğinde ödül, aksi durumda ceza verilmesi sonucu gerçekleşir. Örneğin, narkotik şube ekiplerinin uyuşturucu bulunmasında kullandıkları köpeklerin öğrenmesi edimsel koşullanmaya girer. Sirk hayvanlarının yetiştirilmesinde de edimsel koşullanma yapılır.
Klasik koşullanmayla edimsel koşullanma arasındaki farklar
- Klasik koşullanmada pekiştirici (ödül veya ceza) davranıştan önce, edimsel koşullanma da ise istenilen davranıştan sonra verilir.
- Klasik koşullanmada uyarıcı ve davranışlar bellidir, edimsel koşullanma da ise davranışlar rastlantısaldır ve bu davranışlar biçimlendirilmeye çalışılır.
- Klasik koşullanmada her durumda pekiştirme yapılır; edimsel de ise uygun davranışlara pekiştirme yapılır.
5. Koşullanmayla İlgili Kavramlar
a. Pekiştirme: Koşullanma öğrenmesinin gerçekleşmesini sağlayan ödül veya ceza uygulamalarıdır. Pekiştirme, davranışların kazanılmasını ve yerleşmesini sağlar. Pekiştirmeyi sağlayan unsurlara pekiştireç denir. Olumlu ve olumsuz pekiştireç olmak üzere 2 ye ayrılır.
Olumlu pekiştireç ile ödül eş anlamlı olarak kullanılabilir. Fakat olumsuz pekiştireç ceza anlamında kullanılamaz. Ceza istenmeyen davranışın sonucunda verilirken, olumsuz pekiştireç ise davranışın kazandırılması sürecinde verilir.
b. Genelleme: Koşullu uyarıcıya gösterilen tepkilerin benzerlerine de gösterilmesidir. Def çalınca oynamaya koşullandırılmış olan ayı, diğer çalgılı uyarıcılara karşı da tepki gösterirse genelleme yapmış olur. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yerse, genelleme yapmış olur.
c. Ayırt etme: Genellemenin tersi olarak, benzer uyarıcılar arasındaki farklılığın anlaşılmasıyla koşullu uyarıcıya benzer uyarıcılara tepki göstermenin terk edilmesidir. Örneğin, köpeğin uyuşturucu kokusunu diğer kokulardan ayırtetmesi.
d. Sönme: Pekiştirmenin kesilmesiyle zaman içinde koşullu davranışın ortadan kalkmasıdır.
e. Kendiliğinden geri gelme: Sönmüş davranışın, hiçbir pekiştirme olmadığı halde bir süre sonra kendiliğinden ortaya çıkmasıdır.
B. ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1. Öğrenen Bireyden Kaynaklanan Faktörler
a. Güdülenme: Öğrenmeyi etkileyen önemli bir faktördür. Öğrenmeye istekli olmayı ifade eder.
Yurtdışına gidecek olan birinin yabancı dil öğrenme isteğinin artması güdülenme ile açıklanır.
b. Zekâ: Zekâ düzeyi yüksek olanların başarılı bir öğrenme gerçekleştirmeleri zekânın etkisini gösterir.
c. Yaş ve olgunlaşma: Olgunlaşma belli bir öğrenme düzeyine ulaşmış olmayı ifade eder. Yaşa bağlı olarak olgunlaşma gerçekleştikçe, birey öğrenme düzeyine ulaşmış olur.
d. Bilgi birikimi: Önceden kazanılmış olan bilgiler, yeni öğrenmeleri etkiler. Ancak bu etkileme olumlu veya olumsuz olabilir. Böyle bir etkilemenin olabilmesi için önceki öğrenilenlerle sonraki öğrenilecekler arasında ilke, içerik, teknik bakımdan benzerlik olması gerekir.
Böyle bir benzerlik yoksa önceden öğrenilmiş olanlarla sonradan öğrenilecek olanlar arasında geçiş olmaz. Benzerlik olması durumunda da iki türlü geçiş olabilir.
– Olumlu geçiş (Pozitif transfer): Önceki öğrenilenlerin sonraki öğrenmeleri kolaylaştırmasına denir. Bisiklete binmenin, motosiklet kullanmayı kolaylaştırması gibi. (Eğer öğrenmelerde pozitif transfer gerçekleşmeseydi, her bir öğrenmenin her seferinde en baştan başlaması gerekirdi).
– Olumsuz geçiş (Negatif transfer): Önceki öğrenilenlerin sonraki öğrenmeleri zorlaştırmasına denir. İki parmakla daktilo yazmayı öğrenmiş olan biri, hiç yazmayana göre on parmak yazmayı daha zor öğrenir.
e. Fizyolojik durum: Genel olarak organizmanın uyarılma düzeyinin aşırı veya yetersiz olması durumunda öğrenme düzeyi de düşer. Buna karşılık orta düzeydeki bir uyarılma (kaygı) öğrenmeyi olumlu etkiler.
f. Psikolojik durum: Heyecan, korku, ümitsizlik, içe kapanık olma gibi durumlar öğrenme üzerinde etkili olabilmektedir.
2. Öğrenme Yönteminden Kaynaklanan Faktörler
a. Aralıklı ya da toplu öğrenme: Yöntem olarak az zamanda çok tekrar yerine, konunun çok zamanda azar azar tekrar edilmesi öğrenmeyi olumlu etkilemektedir.
Çünkü bu durumda yorgunluk, motivasyon düşüklüğü, aşırı kaygı olmadığından, uyarılma düzeyi yüksek olmaktadır.
b. Öğrenmeye aktif olarak katılma: Anlatma okumaya göre bireyi daha aktif yapacağından, öğrenme düzeyini artırmaktadır. Aynı zamanda aktif durumlarda uygulamalara da yer verileceğinden, öğrenme düzeyi artmaktadır.
c. Sonucun bilinmesi: Öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediği hakkındaki sonucun bildirimine yönelik faaliyetler öğrenmeye önemli katkı sağlamaktadır. Konu anlatımından sonra yapılan testler sonucun bildirilmesine yöneliktir.
d. Bütün ya da parçalara bölerek öğrenme: Konuların uzun, kısa, somut, soyut, anlamlı anlamsız olması durumuna göre öğrenilmesinde bütün - parça - bütün ilişkisinin kurulması öğrenmeyi etkiler. Buna göre zor, uzun, anlamsız konularda bütün - parça bütün çalışması, diğer durumlarda ise konuların bütün halinde öğrenilmesi olumlu sonuç vermektedir.
e. Programlı öğrenme: Önceleri öğretme makinalarında geçerli olan bu öğrenme, şimdilerde bilgisayarlarda uygulanmaktadır. Bireyin bilgisayarın başına geçerek, bilgisayarın programlanmış olarak sunduğu bilgileri kendi öğrenme hızına ve kapasitesine göre öğrenmesidir. Bu öğrenme sorularla pekiştirme ve cevabını hemen görme esasına dayanır.
f. Tekrarlara yer verme: Tekrar sayısı arttıkça hata miktarı azalmaktadır. Bu durumda da öğrenme düzeyi giderek artmaktadır. Çünkü tekrar, pekiştirici olarak öğrenmelerin kuvvetlenmesini sağlar.
3. Öğrenilen Malzemeden Kaynaklanan Faktörler
a. Uzun, soyut ve anlamsız olması: Uzun, soyut ve anlamsız olan konuların öğrenilmesi daha zor olmaktadır.
b. İlgi ve ihtiyaca uygun olması: İlgi ve ihtiyaca uygun olan konuların öğrenilmesinde yüksek motivasyon olduğundan, öğrenme de yüksek olmaktadır.
c. Sistemli düzenlenmiş olması: Düzenli konular karmaşıklığa yer vermediğinden, daha kolay öğrenilir.
d. Birbirini destekleyici olması: İlke, içerik, teknik bakımdan benzer konular arasında olumlu veya olumsuz transfer olabildiğinden, öğrenme düzeyi de buna bağlı olarak değişebilmektedir.
e. Beden ve zihin gelişimine uygun olması: Yaş ve olgunlaşma öğrenmeda etkili olduğundan, konuların bu nitelikleri dikkate alınmalıdır.
4. Öğrenmenin Yapıldığı Ortam
Ortamın sıcak olması, gürültülü olması, havasız veya pis kokulu olması öğrenme için uygun olmayan bir ortamı hatıra getirmektedir. Herkesin sesli çalıştığı bir kütüphanenin iyi bir çalışma ortamı oluşturmaması buna örnek olarak ortamın öğrenmedeki etkisini göstermektedir.