Düşünmek; bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel yetiler oluşturmak; zihniyle arayıp bulmak gibi anlamlarda kullanılan bir ifadedir.
Düşünmek insanın bir yetisi, zorunlu bir yaşam koşuludur. İnsan dediğimiz zaman öncelikle “düşünen varlık”ı anlıyoruz. Pascal, insanın tüm değerinin düşüncesinde olduğu fikrindeydi. Çünkü insan yaşamının bir yüzü eylem ise, öteki yüzü, yani eylemin öncesinde yer alan temel düşüncedir. Shakespeare’in Hamlet’inde bize bu insan gerçeği şöyle anlatılır: “Konuşmadan önce düşün, eylemeden önce tart.” Gene Hamlet’de düşünmeyle ilgili şu cümleyle karşılaşırız: “Hiçbir şey kendinde iyi ya da kötü değildir, her şey o şeyle ilgili düşüncemize bağlıdır.”
Zihinsel bir etkinlik olan düşünme, hem duyu içeriğinin algılanması hem de kavramların anlamlandırılmasıdır. Düşünme; yalın-ayrıntılı, sığ-derin, çözümleyici-birleştirici, tek yanlı-çok yönlü olabilir ancak içeriksiz bir düşünme mümkün değildir. Düşünmek eylemini gerçekleştiren insan, bu eylemi bir 'şey' hakkında yapmak durumundadır; çünkü nesnesiz, konusuz bir düşünce mümkün değildir.
“Ağaca tırmanan pembe bir fil düşünün.” dendiği zaman zihin, bu sözcüklerin bellekte çağrıştırdığı imgeleri peş peşe dizer ve bir canlandırma oluşturur. Filin yavru mu yoksa yetişkin mi olduğu, renginin pembe oluşunun mümkün olup olmayacağı ya da bir filin ağaca tırmanıp tırmanamayacağı düşüncesi kişilerin kendi yaşam tecrübelerine bağlı olarak ve hayal dünyalarına binaen değişebilecektir. Düşünme ile ulaşılan şey, kişilerin belleklerindekini çağırarak akıllarında kendilerine göre oluşturdukları canlandırma ve bu canlandırmanın bütünlüğü içinde durumu anlama çalışmasıdır. Bu canlandırmalar, bellekte bir filin yerine geçen sembollerin zihinsel bir dizge hâline getirilmesiyle olur. Semboller arası ilişkilerin doğru bir şekilde kurulmasıyla anlamlandırma yapılır ve düşünme içerikleri bilgi hâline gelir.
Bilgi, en sade biçimiyle düşünme sonucunda elde edilen bir ürün olarak tanımlanır. Her bilgi bir açıklamadır. Her açıklama, bir şeyin ne olduğunu söylerken ne olmadığını da söylemeyi içerir. Düşünmenin sağladığı bu ayırt edebilme özelliği insanın bilincini oluşturur. Bilinç, insanın kendi ve dışındakileri fark edebilmesidir. Kişinin bilinci üzerine düşünmesi ve düşüncelerinde nelerin etkili olduğunu sorgulaması öz bilinç durumudur. Bir dersin konularının öğrenilmesi bilincin işlevidir. İnsanın nasıl öğrendiğini öğrenmesi ise öz bilince geçiştir. Öz bilinç, sorgulayıcı zihin durumudur. Bilgi edinmenin yanı sıra bilginin nasıl elde edileceğinin cevabını bulmaya ve tüm bunların eleştirisini yapmaya çalışır.
Hayal kurma, konuşma, dinleme, okuma ve yazma gibi durumlar düşünmenin farklı biçimleridir. Konuşma ve dinleme, düşünmenin tek kişide gerçekleşme özelliğini değiştirir ve düşünmenin sosyal yönünü ortaya çıkarır.
Düşünmeyle insan; var olan bilgilerini birleştirir, onları çözümler ve anlamlı hâle getirir. İnsanın düşünmeyle ürettiklerine bakıldığında düşünmenin yoğunluğu, şekli ve yönteminin bu ürünlerin ortaya çıkmasını ve farklı düşüncelerin oluşmasını sağladığı görülür. Teknoloji, bilim, sanat ve felsefe bu durumun en iyi örneklerindendir. Felsefe, düşünüşler arasında en kapsayıcı düşünme biçimi olarak kabul edilmektedir.