İskandinav Mitolojisinde Valhalla, tanrıların diyarı Asgard‘da bulunan geniş ve kocaman bir kabul salonudur ve Odin tarafından yönetilir. Burada Odin, savaş esnasında kahramanca savaşıp ölenlere bir ziyafet hazırlatır ve onlarla beraber bu eğlenceye katılır.Huzurlu bir şekilde ölenler Valhalla‘ya gelemezler. Ayrıca doğum yaparken ölen kadınların da Valhalla‘ya kabul edildiği de söylenir. Kadın veya erkek fark etmeksizin, savaşta ölen herkes Valhalla‘ya girmeye hak kazanır. Savaş meydanında ölenlere Einherjar denir ve Valkürler (savaşçı bakireler) tarafından at sırtında büyük salona taşınırlar.Ziyafette yemek olarak yaban domuzu Schrimnir‘in eti ikram edilir ve bu domuzun eti salondaki herkes ama herkes için yeterlidir. Bu yaban domuzu her sabah pişirilmesine rağmen, her gece tekrardan bir bütün haline gelir. Savaşçılar, içecek olarak keçi Heidrum‘un sütünden yapılan bal şarabından bol bol faydalanabilirler.Ziyafet çekmedikleri zamanlardaysa birbirleriyle savaşıp, dövüşerek eğlenirler. Her gün atlarını meydana doğru sürüp birbirlerini parçalara ayırana kadar kavga ederler. Boş zaman aktiviteleri bu şekildedir, ancak yemek zamanı geldiğinde herkesin yaraları iyileşir ve hepsi Valhalla’ya ziyafet çekmeye geri döner.
Valhalla, eski Nordik dilindeki Valhöll kelimesinden türer. “Katledilenlerin/Maktullerin Salonu” demektir.Vikingler savaşçı bir millet olduklarından dolayı dini inançları ve kültürlerindeki mitolojik figürler savaşçıları ve savaşta ölenleri yüceltecek niteliktedir. Savaştaki acımasızlıkları ve korkusuzlukları yüzünden birçok millet tarafından barbar olarak tanımlanan bu insanlar hiç şüphesiz inançlarının bir getirisi olan duygulardan ötürü bu denli korkusuzdular.
Buna ek olarak; onlarınki gibi bir toplumda ölümsüz olmanın tek yolu kahramanlıktan, cesaretten ve en nihayetinde ölümden geçiyordu.Ölmek veya öldürülmek korkutucu bir şey değil aksine bir onurdu çünkü birinin ölümü ne kadar kötü, dayanılmaz ya da acılı olursa onun hakkında bir destan yazılma olasılığı artıyor ve o kişi halk şarkılarında, uzun destanların satır aralarında yaşıyordu.