Dünya Gazetesi yazarı İsmet Özkul, kişisel blogunda kaleme aldığı yazı ile son günlerin en çok tartışılan konusu McKinsey'i masaya yatırdı:
1- McKinsey ne tür işler yapıyor?
McKinsey, dünyanın en büyük ve en etkin yönetim danışmanlığı firmalarından birisi. Şirketlerden devletlere, kamu kurumlarına kadar farklı kesimlere yönetim danışmanlığı hizmetleri veriyor. Sadece ekonomi alanında şirketlerin stratejileri veya hükümetlerin ekonomi politikaları konusunda değil devlet yapısı, siyasi yönetim alanlarında da hizmet verdiği oluyor.
Bu çalışma sırasında hizmet verdiği şirketin veya kurumun tüm verilerini alıp kullanabiliyor.
Bu hizmetini milyon dolarlarla ifade edilen yüksek ücretlerle yapıyor.

2- McKinsey’in karnesi nasıl?
McKinsey, dünyanın en büyüklerinden, en deneyimlilerinden birisi olmasına karşın milyonlarca dolara sattığı reçetelerin başarısı garanti değil. Tam tersine tarihe geçmiş başarısız şirket operasyonlarında McKinsey’in imzası var.
Fiyaskoyla sonuçlanan 350 milyar dolarlık AOL-Time Warner birleşmesinde, 2001 krizinin en kirli olaylarından birisi olan Enron’un yolsuzluk skandalıyla batışında, SwissAir, Kmart ve General Motors’un iflasa gittiği süreçlerde yönetim danışmanı McKinsey idi.
Türkiye’de de kendi çapında benzer örnekler olduğu biliniyor.

3- McKinsey ne yapacak?
Açıklamalara göre McKinsey, üç yıllık Yeni Ekonomik Program’ın (YEP) ayaklarından birisi olan Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi’nin kuruluş, strateji oluşturma ve uygulama süreçlerine danışmanlık edecek. Bu Ofis, hedefler doğrultusunda kaydedilen performansa ilişkin üçer aylık raporlar da hazırlayacak.
McKinsey, Hazine ve Maliye başka olmak üzere 16 bakanlığın mali yönetimine ilişkin politikaların değişimi ve yürütmesinde önemli bir aktör olarak yer alacak.
4- McKinsey’e ne kadar güvenebiliriz?
Bu haliyle McKinsey, tüm bakanlıkların mali süreçlerine ilişkin ayrıntılı verilere ulaşabilecek. Bu noktada haklı olarak “McKinsey’e ne kadar güvenebiliriz?” sorusu akla geliyor.
Açıkçası McKinsey’in bu alandaki sicilinde büyük kara lekeler var.

Enron’un devasa bir yolsuzluk abidesi olarak çöküşüne giden süreçte McKinsey, baş roldeydi. En son Güney Afrika tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonundaki sorumluluklarını kabul edip özür dileyerek aldıkları ücreti iade ettiler. Borçlarını yeniden yapılandırmak için anlaştıkları Porto Riko’nun alacaklıları arasında kendilerinin de bulunduğu ortaya çıktı. Yönetim danışmanlığı verdikleri şirket bilgilerini dışarı sızdırmaları sayesinde gerçekleşen Rajaratnam skandalı mahkumiyetle sonuçlandı.
5- McKinsey planı işe yarar mı?
McKinsey planının görünen ana amacı, dış piyasalarda sarsılan güveni tamir ederek Türkiye’ye doğrudan yatırım ve sıcak para girişini canlandırmaya çalışmak. 3 yıllık YEP’de ortaya konan IMF programı benzeri kemer sıkma ve yüklü özelleştirme planlarına hükümetin sadık kalacağının, dünyanın tanıdığı bir kurum tarafından da gözetilmesi ve raporlanmasını kabul ederek, güven sağlanmaya çalışılıyor.
McKinsey projesinin, sıcak para fonları üzerinde bir etkisi olabilir, ama bu sınırlı kalacaktır. Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu borç krizini aşmaya yetmeyecektir.
Kaldı ki yabancı doğrudan yatırımcılar ve sıcak para fonları, bugün artık Türkiye’nin ekonomik kırılganlıklarından önce siyaset ve yönetim alanındaki risklerini dikkate alıyorlar. Özgürlükler, hukuk ve yönetim sistemine ilişkin siyasi bir paketle birleşmeyen ekonomik paketlerin büyük sonuçlar doğurması beklenmemeli.