1923 – 1938 Döneminde Dış Politika
I. 1923 – 1936 Döneminde Dış Politika
Bu dönemin genel politikasını Lozan’da çözümlenemeyen sorunları çözümleme ve komşu devletlerle olan ilişkileri düzeltme gayesi oluşturur.A. Nüfus Mübadelesi (Değişimi) Sorunu – Etabli Meselesi
Lozan Barış Antlaşması’na göre Türkiye’de kalan Rumlar ile Yunanistan’da kalan Türkler karşılıklı olarak yer değiştireceklerdi. (Batı Trakya’daki Türkler ile İstanbul’daki Rumlar hariç.) Yunanistan’ın İstanbul’da daha çok Rum bırakarak içişlerimize karışmak istemesi üzerine Yunanistanla aramızda nüfus mübadelesi sorunu çıkmıştır. Bu sorun, yerleşmiş (Etabli) kelimesi üzerinde çıkan sorunu ifade eder. Türkiye, Yunanistan’ın İstanbul’da bulunan her Rum’un yerleşmiş bulunmasını istemesi üzerine Lahey Adalet Divanı’na başvurmuştur. Divan’ın sorunu çözememesi ilişkileri gerginleştirmiş, ilişkilerin gerginleştiği dönemde Yunanistan Başbakanı Venizelos’un Türkiye’yi ziyareti sonrasında imzalanan Türk – Yunan Dostluk Antlaşması ile sorun çözümlenmiştir. 1954 yılına kadar bozulmadan devam eden dostluk ilişkileri Kıbrıs sorunuyla yeniden gerginleşmiştir.
B. Yabancı Okullar Sorunu
Osmanlı Devleti zamanında Türk topraklarında yabancı devletler tarafından açılan yabancı okullar asli görevlerinin dışında Milliyetçilik isyanlarını körükleyen kurumlar haline gelmişti. Ayrıca devlet zamanla bu okullar üzerindeki denetimini kaybetmiştir. Bu durumu bilen Türkiye Cumhuriyeti Lozan Barış Antlaşmasında yabancı okulların çalışmasını bir esasa bağlamıştır. Buna göre Türkiye sınırları içerisinde bulunan yabancı okullar Türk kanunlarına bağlanmış ve bu okullardaki Tarih, Coğrafya ve Türkçe derslerinin Türk öğretmenler tarafından okutulması kararlaştırılmıştır. Bu karara en fazla tepki gösteren devlet Fransa olmuş ve Türk hükümetiyle bu kararı görüşmek istemiştir. Ancak Türkiye bunu bir iç sorun olarak sayıp Fransa ile görüşme talebini kabul etmeyerek bağımsız devlet anlayışına uygun hareket etmiştir.
C. Musul Sorunu
Lozan Barış Antlaşması’nda görüşülen ancak karara varılamayan Musul sorununun çözümü sonraya bırakılmıştı. Türkiye, bölgedeki nüfusun çoğunluğunun Türklerden oluştuğunu bunun için Türkiye’ye bırakılması gerektiğini belirtmiş ancak İngiltere’nin bölgenin Irak’ta kalması yönünde görüş belirtmesinden dolayı Lozan’da Musul sorununun çözümü mümkün olmamıştır.Türkiye Lozan’dan sonra sorunu çözmek amacıyla İngiltere’nin kapısını çalmış ancak olumlu bir cevap alamamıştır. İngiltere Musul’daki petrol kaynaklarını ve Irak’ın stratejik önemini göz önünde tutarak bölgeden vazgeçmiyordu. Türkiye bunun üzerine sorunu çözmek amacıyla Milletler Cemiyeti’ne başvurmuş, ancak Milletler Cemiyeti o dönemde İngiltere’nin güdümünde olduğu için “Musul Irak’ın sınırları içinde kalmalıdır.” şeklinde bir karar vermiştir. Bu karar üzerine Türkiye bölgeyi, düzenleyeceği bir askeri hareket ile alma planları yapmaya başlamıştır. Türkiye’nin bölgeyi almasını engellemek isteyen İngiltere Doğu Anadolu’da Şeyh Sait İsyanı’nı çıkarmıştır. Türkiye, bu iç mesele yüzünden bölgeye askeri harekat yapma düşüncesinden vazgeçmek zorunda kalmıştır. Şeyh Sait İsyanı’ndan dolayı zor durumda kalan Türkiye, İngiltere ile 1926 Ankara Antlaşması’nı imzalayarak Musul ve Kerkük’ü Irak’a bırakmıştır. (Misak-ı Milliden taviz verildiğinin kanıtıdır.)
D. Osmanlı Borçları
Osmanlı Devleti Avrupalılardan ilk dış borcunu 1853 – 1856 Osmanlı – Rus Savaşı sırasında almış, ancak aldığı borçları ödeyemeyince Avrupalılar borçlarını tahsil etmek amacıyla “Genel Borçlar İdaresini” kurmuşlardı.Lozan Barış Antlaşması’nda Osmanlı Devleti’nin dış borçlarının Osmanlı’dan ayrılan devletler arasında paylaşılması ve Türkiye’nin üzerine düşen borcu Fransa’ya ödemesi kararlaştırılmıştı. Böylece Genel Borçlar İdaresi sona eriyordu.