ASALAK HAYVANLAR

Geniş bir hayvan alemi diğer canlıların üzerinde veya bunların vücudunun içinde gizli olarak bulunmaktadır. Bunlar asalaklar (parazitler) alemidir. Etrafımızda gördüğümüz her bir hayvan ve her bir bitkinin bir çok çeşitli asalakları vardır, öyle ki hakikatte parazitlerin sayısı konak canlılardan daha fazladır. Bir paraziti tarif etmek çok güçtür. Parazitler diğer bir canlıya zarar veren bir canlıdır, fakat karatavuk solucana, kuyruksallayan da besinini teşkil eden böceğe ziyan verir, o halde bu tarifin yerinde olmadığı açıktır. Parazitler konakları ile sıkı bir birlik içinde yaşarlar, fakat öyle yanlılar arasında böyle sıkı bir birlik bulunduğu halde parazit durumu olmayanlar da vardır.

Örneğin, bir deniz şakayıkının (Adamsia) bir çağanoz kabuğu üzerine tutunmuş olduğu çok kez görülür. Çağanoz hareket ettikçe şakayık daha geniş bir alandan besin almak imkânını bulur ve hiç şüphesiz ki çağanozda şakayıkın batıcı iğne hücreleri sayesinde kuvvetli bir savunma yeteneği kazanmış olur. Bu birlikten her iki hayvanın kazancı olur ve birbirlerine hiç bir ziyanları dokunmaz. Böyle bir birliğe ortak yaşama (simbios) adı verilir. Bir parazit konağı ile daima beraber kalmalıdır; zira asalak besini için konağa bağlıdır, uzun zaman serbest yaşayamaz. Bunun sebebi asalakların parazit hayata tamamen uymuş bulunmalarıdır. Bu uymadan ötürü hareket yetenekleri kaybolmuş, duyu organları hemen hemen körelmiş (parazitler, serbest yaşayanlar gibi ortamın değişen şartları ile karşılaşmazlar), bağırsakları körelmeye yüz tutmuş veya tamamen ortadan kalkmıştır, üretim sistemi ise çok gelişmiştir. Bu sistemin iyi gelişmiş olması çok önemlidir, zira türün devam edebilmesi için yeni yeni konak canlılarla temasa gelmesi gerekir. Dölün bol olması bu imkânı daha kolaylıkla sağlar. Bu uygunluk (adaptasyon) parazit bitkilerle karşılaştırılabilir, örneğin eftimon (Cuscuta) bitkisinin de vegatif kısımları çok körelmiştir. Vegatif kısımların gelişimi için harcanmamış olan enerji, bir çok küçük tohumların meydana gelmesinde kullanılır. Vücudun içinde yaşamakta olan bugünkü parazitlerin dedelerinin konakların üstünde yaşamış oldukları tahmin edilmektedir. Milyonlarca sene zarfında husule gelmiş olan küçük yapı değişiklikleri ile nihayet konaklarının vücudu içinde yaşama uygunluğunu kazanmışlardır. Bu suretle bugün yaşamakta olan içasalaklar, konaklarının en derin kısımlarında yaşayabilme durumunu kazanmışlardır.Diğer bir hayvanın içinde yaşayan bir asalak, pek çok şey kazanmaktadır. Özellikle diğer hayvanların saldırısından ve sert hava etkilerinden korunmuştur. İster konağının kan dolaşımı içinde, ister bağırsaklarında, ister hücrelerinde olsun etrafı hazır sindirilmiş olan besinle çevrilmiştir (bundan ötürü de sindirim sistemi körelmiş bulunmaktadır). Önemli olan başlıca şey, kendisini besleyecek, fakat konağını öldürmeyecek kadar besin almaktır. Diğer başka sebepler ile konağı ölmeden evvel, parazitin veya yumurtalarının, başka bir konak bulmak üzere, dışarı çıkmaları lâzımdır. İç parazitlerin erginlerinin en çoğu konağı ölmeden evvel veya konağı ile birlikte ölürler. Yumurtalar konaktan dışarı atılır ve bunlardan gelişen larvalar, çok defa tamamen ayrı bir türe ait olan, diğer bir konağın vücuduna girerler, örneğin şerit (tenya) sığırlar ve insanlara musallat olur. iki konaklı bir hayatı vardır, denir.


Çok defa serbest yaşayan canlıların, inanılmayacak kadar ileri gitmiş olan uygunluklarına hayret etmekteyiz: tehlikeli hayvanların zararsız bir şekil almaları (mimikri), balıkların, mürekkep balığının ve diğer bazı hayvanların renk değiştirebilmeleri, kış uykusuna yatacak hayvanların yağ depo etmeleri gibi; fakat bunlardan hiç biri asalakların uygunluğu kadar ileri değildir. Parazitlerin bir çoğunda (tenya, çengelli kurt) konak hayvanın bağırsağına tutunabilmek için çengelleri veya emeçleri vardır. Pirelerin ve bir çok bitlerin kuşların tüylerine veya memelilerin kıllarına tutunabilmek için bacaklarının ucunda küçük pençecikleri bulunur. Bağırsaklarda yaşayan asalaklar çok az (hatta hiç) oksijen bulunan yerlerde yaşayabilirler. Şüphesiz ki bu asalaklar etraflarında besin bulunduğundan ve aramak için enerji harcamaya ihtiyaçları olmadığından dolayı çok az oksijen ile yetinebilirler, fakat bu gibi şartlara serbest yaşayan hiç bir canlı, tahammül gösteremez ve ölür. Bağırsak solucanı (Ascaris) ve tenyalar, konaklarının sindirim sularının (enzim) etkisine tahammül ederler ve aynı zamanda bunların sindirmiş olduğu besinden faydalanırlar. Asalak bir çeşit midye olan Sacculinanın midye çeşidi olduğu, ancak hayat devreleri iyice incelendikten sonra anlaşılabilmiştir. Larvası bir yengeçin kabuğu üzerine, tutunur ve yengeçin dokusu içinde yayıldıktan sonra alt tarafta toparlak, sarı bir kitle halini alır. Bu durumda hemen her bir üretim hücreleri yığınından başka bir şey değildir.