Nous Nedir?

Oluşu gerçekleştiren doğasal devim.

Yunanca nous kavramı gerek Batı dillerine, gerek dilimize anlık, us, ruh, anlıksal ilke, ruhsal ilke vb. gibi çeşitli deyimlerle çevrilmiştir. Gerçekte bu deyimlerin hiç biri nous'a antikçağ Yunan düşüncesinin büyük ökelelerinden (dehalarından N.) biri olan Anaksagoras (500-428)'ın verdiği anlamı dile getirmez.

Mitolojik tanrılarla dolu olan Yunan dünyasında Anaksagoras'ın, oluş'u, tanrılık güce bağlamayıp bilimsel bir düşünüşle neden ve hangi koşullar altında gerçekleştiği yönünde açıklamaya çalışması bu konudaki bütün idealist yorumları geçersiz kılar. Dahası, anaksagoras, Doğa adlı yapıtında "Saç olmayandan saç, et olmayandan et olması nasıl mümkün olur"' (Walter Kranz, Antik Felsefe, Suat Yakup Baydur çevirisi, İstanbul 1948, kısım 2, s. 14) diye sormaktadır.

Demek ki özdek olmayan'dan da özdeksel bir dünyanın oluşması düşünülemez. (et olmayandan et nasıl olur? Demesi hayvanları ve insanları insanüstü bir gücün (bir ruhun bir tanrının) yarattığını düşündüğünü de gösterir. N.) (ayrıca tıpkı et olmayandan et oluşması mümkün olduğu gibi özdek olmayandan da özdek oluşabilir. N.) Anaksagoras "her şeyin bir arada bulunduğu, çokluk ve küçüklük bakımından sonsuz olduğu" bir başlangıç tasarlıyordu (İbid, s. 9).

Bu ilk ve durgun karışım'dan gökler, yıldızlar, bitkiler, hayvanlar, insanlar, eş deyişle bütün bir evren nasıl oluşmuştu? Evreni meydana getiren sayısız çeşitlilikteki varlıklar neden ve hangi koşullar altında belirmişler ve varlaşmışlardı? Anaksagoras'ın kendine sorduğu bu sorulara verdiği karşılık şudur: Bu neden, devim'dir.

Devim, doğanın iç zorunluluğundan, kendiliğinden varolmaktadır.(Anaksagoras'a göre ilk hareket ettirici Nous sayesinde N.) Daha açık bir deyişle, devim, doğanın içinde vardır; özdeksel doğanın "en hafif, en ince, en belirsiz, en arı" özdeğidir: Anaksagoras bu devimi, önce kendi çevresinde dönen bir daire ve sonra uzayın sonsuzluğuna yayılan bir kasırga olarak tasarımlamaktadır. Nesnelerin birbirlerinden ayrışması ve oluşması bu devimin mekanik etkisiyle gerçekleşmiştir. Anaksagoras "her şeyde her şey vardır" demektedir (İbid, s. 10). Demek ki kemikte et, ette kemik, kılda et ve kemik vardır; her şey'i belli bir şey yapan onda belli bir maddenin öbürlerinden çok bulunmasıdır (hücre tasarımı N.).

Anaksagoras'ın bu düşüncesi oluş'u artma ve eksilmelerle açıklayan Herakleitos anlayışından farklı olmakla beraber gene de bir evrim anlayışıdır, artma ve eksilmeler nesnelerin devimin etkisiyle gerçekleşen ve sonsuzca gerçekleşecek olan ayrışmaları sonucudur. İngiliz düşünürü Bertrand Russell, Batı Felsefesi Tarihi'nde (Bölüm: 29) haklı olarak; "Nous'u çevirebilecek İngilizce bir sözcük yoktur. Logos'un us sözcüğüyle çevrilmesi uygundur, çünkü nous karşılığı olarak kullanılmasını önler" demektedir. Profesör Macit Gökberk de yerinde bir yorumla: "Anaksagoras, oluşu meydana getiren ilkeye, gördüğü iş düşünce yetisininkine benzediği için nous adını verir" der (Felsefe Tarihi, 1961, s. 35) (2002, s. 34 N.).

Antikçağ Yunan felsefesinin ilk düşünürü Thales'ten beri kullanılan nous deyimi, ilkçağ özdekçilerince 'toplum yasalarının tümü' olarak anlaşılmaktadır. Ona tinsel varlık anlamını veren Platon'la Aristoteles olmuştur (kendisi de o anlamda kullanmış zaten N.). Fransız düşünürü georges Cogniot, İlkçağ Materyalizmi adlı değerli yapıtında şöyle der: "Önceleri, Anaksagoras'ı şeylerin düzenleyicisi bir gücü kabul eder görmekle hayranlık duyan Sokrates bile, nous kuramının, gerçeğin özdekdışı bir ilkeyle açıklanması olmadığını anlayınca çabucak ağız değiştirmek zorunda kaldı. Phedon diyaloğunda açıkladığı da budur".

Plotinos ve Yeniplatoncuların dilinde tanrılaştırılan nous kavramı, atomcu Demokritos'un dilinde ateşten bir toparlak'tır ve duyumların karışıklığını düzenler (Bk. Leopold Mabilleau, Atom Felsefesi Tarihi, Paris 1895). Aristoteles, nous kavramını 'tinsel varlık' anlamında kullanmakla kalmamış, Anaksagoras'ı da bir yaratan tasarlamakla tanımlamıştır.

Alman düşünürü İmmanuel Kant'ın dışında bütün idealistler Anaksagoras'ın nous'unu Aristoteles yorumuyla anlamışlardır. Sadece Kant, Anaksagoras'ın bu kavramla çok ince bir özdek'i dile getirdiğini söyler.

Alman düşünürü Hegel de Aristoteles'in "Anaksagoras için ruh neyse nous da odur" sözünü ünlü Felsefe Tarihi Dersleri'nde önemle kaydettikten sonra bundan idealistçe yararlanmaya çalışır ve Anaksagoras'ın "Nous, dünyanın ve her türlü düzenin nedenidir" sözü üstüne şunları söyler "Nesnel düşünce, dünyadaki us ve elbette doğa; evrensel olan işte bunlardır. Bu usun bizzat kendisi, nasıl köpek bir hayvansa ve onun tözsel yanı buysa, öylece doğada içkindir, doğanın özüdür. Böylesine bir usu içkin bulunmasaydı doğa, insanların bir sandalyeyi biçimlendirdiği gibi, dışarıdan biçimlendirilemezdi".