2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından geliştirilen V-2 roketleri, savaş sonrasında uzay araçlarının geliştirilmesine temel olan bir teknolojiye sahiptir.
Aşağıdaki şekilde V-2 roketinin yapısı gösterilmiştir. Şekli incelediğinizde yakıtın ve bu yakıtın yanmasını sağlayacak gazın roket içerisinde olduğunu fark etmiş olmalısınız. Yakıtın yanması ile elde edilen itici güç (hareket yönüne zıt yönde dışarı itilen sıcak gaz) sayesinde roket hareket eder.
Roketler hava sürtünmesini en aza indirecek şekilde tasarlanan uzay araçlarıdır. İnsanlı veya insan*sız uzay uçuşlarında kullanılabilirler.
Aşağıdaki görselde bir roket yardımıyla uzaya gönderilen Apollo uzay aracının yapısı yer almakta*dır. NASA’nın Apollo Projesi kapsamında üretilen bu uzay araçları 1968-1972 yılları arasında çeşitli ke*
1981 yılından itibaren uzay çalışmalarında kullanılmaya başlayan uzay mekikleri; yeniden kullanı*labilmeleri, büyük uyduları kolaylıkla taşıyabilmeleri, içlerinde bulunan laboratuvarlar sayesinde çeşitli deneylerin yapılmasına imkan vermeleri gibi özellikleri ile roketlere göre avantajlıdırlar. Ancak kullanıl*dıktan sonra bakımlarının oldukça maliyetli olması dezavantajlarıdır.
Üstteki görselde 1981 yılında uzaya gönderilen ilk uzay mekiği Columbia (Kolombiya)’nın fırlatılış anı gösterilmektedir.
Challenger (Çalıncır), Discovery (Diskovıry), At*lantis ve Endeavour (Endovır) uzay çalışmalarına katı*lan diğer uzay mekikleridir.
Dünya’nın çekim alanının dışında gezegenleri, gök cisimlerini veya galaksiler arası uzay boşluğunu incelemek amacıyla uzaya gönderilen uzay sondaları robotik uzay araçlarıdır. ABD dışında Rusya, Çin, Ja*ponya, Ukrayna ve Avrupa Uzay Ajansı’na (ESA) ait uzay sondaları uzayda araştırmalarına devam etmek*tedir. Aşağıdaki görselde Jüpiter uydusu Europa ve Vo*yeger (Voyecır) uzay sondası yer almaktadır.
Uzun süreli konaklama ve çalışmaya uygun şekilde geliştirilen bir başka uzay aracı da uzay is*tasyonlarıdır.
Aşağıdaki görselde hâlen kullanımda olan Ulus*lararası Uzay İstasyonu (UUİ) yer almaktadır. Bu istasyonun kullanımı uluslararası antlaşmalarla belirlenmiştir. Biyoloji, fizik, kimya, astronomi, me*teoroloji gibi pek çok alanda deneyler yapılmasına imkân sağlayan bu istasyonun 2024 yılına kadar görev yapması planlanmaktadır.
1957 yılında uzaya fırlatılan Sputnik-1 ilk yapay uydu olma özelliği taşımaktadır. Bugün uzayda yaklaşık 3500 yapay uydu olduğu tahmin edilmektedir.
Kullanım amaçlarına göre haberleşme uyduları, astronomi uyduları, meteoroloji uyduları, keşif (casus) uyduları, seyir (navigasyon) uyduları ve gözlem uyduları olmak üzere çeşitli gruplara ayrılabilir. Uzay sondaları ve uzay istasyonları da aslında birer yapay uydudur.
Astronomi Uyduları
Uzay gözlemevleri olarak da adlandırabileceğimiz bu uydular atmosferin gözlem koşulları üzerinde*ki olumsuz etkisini ortadan kaldırdığı için uzay araştırmalarında oldukça önemli bir yere sahiptir. Üzerle*rinde gök cisimlerini izlemeyi sağlayan çok güçlü teleskoplar bulunur.
Haberleşme Uyduları
Radyo, televizyon yayınlarının daha geniş alanlardan izlenebilmesi, telefon, İnternet gibi iletişim araçlarının kullanılabilmesi için uzaya gönderilen uydulardır.
Meteoroloji Uyduları
Dünya’daki meteorolojik olayları gözlemlemek, verileri kaydetmek için kullanılan uydulardır. Hava tahmin raporlarının düzenlenmesinde bu uydulardan yararlanıllır.
Keşif (Casus) Uydular
Askerî amaçlı takip araçlarıdır. Atmosfer dışında yörünge hareketleri sırasında ülkelerin anlık askerî hareketlerini takip ederek veri toplar.
Seyir (Navigasyon) Uyduları
Radyo sinyalleri yardımıyla mobil cihazların yerlerinin tespiti için kullanılan uydulardır. Gemilerde, uçaklarda, otomobillerde, cep telefonlarında ve bilgisayarlarda kullanılan sistemler sayesinde çok küçük hatalarla konum belirlenebilmektedir.
Gözlem Uyduları
Sivil amaçlı gözlem uydularıdır. Maden yataklarının tespiti, doğal felaketlerin izlenmesi, hayvan göçlerinin takibi, haritaların oluşturulması gibi çok çeşitli amaçlar için kullanılabilirler.