Geçtiğimiz yılın ocak ayında yapılan bir çalışmada, rubidium-87 atomları yüklü bir çip, gezegen yüzeyinden 200 kilometre yukarıya gönderilmişti. Bunun sebebi ise yalnızca altı dakika sürecek bir deneydi. Deneyin kısa süresine rağmen Alman bilim insanları, yüzden fazla deney yapmayı başardılar.
Matter-Wave Inferferometry in Microgravity Experiment (MAIUS 1) deneyi İsveç'in Kiruna bölgesinden atılan bir roketle gerçekleştirilirken, Bose-Einstein Yoğuşması denen olgunun mikro yer çekimi altında incelenmesini amaçlayan pek çok deneyden de birisi olmuştu. Atomların bizim bildiğimiz hali, kalabalıkta yürüyen insanlara benzer. Bir arada bir kitle oluşturmalarına ve aynı doğrultularda hareket etmelerine rağmen farklı hızları, doğrultuları ya da yönleri olur. Yer çekimi ve ısı enerjisini atomlardan çekip aldığınızda ise bütün karakteristik özellikler kaybolur, sokaktaki rastgele kalabalık yerine sıkı bir askeri birliğe benzerler. Hatta bu doğrudan klonlardan oluşan bir orduya benzer, bütün özellikleri aynı bireylerle doludur. Tek bir karakteristiği olan süper parçacıklar böyle oluşur.
Bu deneydeki yoğuşma, parçacıkların hareketini incelemek isteyen bilim insanları için oldukça önemli.Normalde bir oda dolusu ekipmanla enerjisi alınan atomlar üzerinde yapılan deneyler oldukça hızlı olmak zorunda, zira atom bulutu hemen dibe çöker. Serbest düşüşte ise yer çekimi etkisini devre dışı bırakmak mümkün oldu.
Deney, çip parçacıklarını -273.15 santigrat dereceye kadar soğutmayı başardı. Bildiğimiz en soğuk nokta olan Bumerang Nebulası'ndan bir derece daha aşağısı demek bu. Yani, kısa bir süreliğine de olsa bilinen en soğuk şey unvanı bu çipe geçti. Uzay aracı tekrar yer çekimi etkisine girip dünyaya düşmeye başlamadan önceki altı dakikada bilim insanları 110 deney yaptılar. Bu deneylerin amacı yer çekiminin atom yakalama ve soğutma işlemlerine etkisi ve serbest düşüşte nasıl davranacağını gözlemlemekti.
Bu çalışmaların en önemlilerinden birisi, yer çekimi dalgaları çalışmaları için büyük önem taşıyan deneydi. Lazerleri bölüp birleştiren bilim insanları, aradaki inanılmaz küçük sapmaları kontrol edip yerçekimi dalgalarının etkisini anlamaya çalışıyor. Bu sayede devasa yıldızlar ve kara delikler gibi varlıkları incelerken neyle karşılaşacağımızı bileceğiz.
Testin sonuçlarına göre BEC'ler, yer çekimi etkilerini kontrol etmek için yeni yöntemler ve yeni uygulamalar bulunmasının da önünü açacak.
Birkaç ay önce NASA da Uluslararası Uzay İstasyonu'nda ilk BEC deneylerini yaptıklarını duyurmuştu. Kendi alanında bir ilk olmayan bu çalışma en uzun ultrasoğuk deneyi olmaya aday.