Hak aramak kanunlarla belirlediğimiz hakların bize düşen tarafını savunmaktır. Hak, kısaca doğru olan demektir. Hukuki açıdan sahip olunan özgürlük anlamına da gelmektedir. Bazı filozoflara göre sahip olunan hak başkalarını ilgilendirmiyorsa özgürlük hakkıdır. Başkalarını ilgilendiriyorsa da talep edilen haktır ki asıl sorunumuz da budur. İddia ettiğimiz hak başkasını ilgilendiriyorsa sahip olduğumuz özgürlükler çelişir. Özgürlüklerin karşılıklı olarak sınırlanması ile hukuk meydana getirilmiştir. Hukuk, yani haklar, toplum içerisinde birbirimizin özgürlüğünü dengelediğimiz disiplinin adıdır. Genellikle icra edecek bir iktidar ile birlikte mevcut olur. Yani uygulayacak bir güç olmadan hukuktan söz etmek zordur. Hakların zor kullanmadan belirlenebileceği bir düzen olarak anarşi akla gelmektedir. Anarşi herkesin gönüllü olarak kendini sınırlaması esasına dayalıdır.

Hak aramak birbirimizin hakkını sınırladığımız düzende başlıca uğraşlarımızdandır. Toplum birlik olarak daha iyi bir hayat oluşturmuş, ancak bireysel özgürlüklerin de karşılıklı sınırlanmasını getirmiştir. Daha iyi bir hayat için haklarımızdan feragat etmişizdir. Bireysel haklar dediğimiz özgürlükler tarih boyunca farklı boyutlarda sağlanmıştır. Devlet kurumu altında yaşayan toplumlardaki farklılıklar bize bu konuyu sorgulamamız gerektiğini belli eder. Bir ülke vatandaşlarına yaşamak hariç başka bir şeyde söz hakkı vermezken, diğer bir ülke en büyük suçlarda bile çok az yaptırım uygulayabilmektedir. Bu farklılıklar eşliğinde insanın temel bir sorunu hakkını nasıl arayacağıdır. Hak aramak ne demektir, nasıl aranmalıdır?

Yasal bir düzende hak kanunlara göre aranır. Yasama organının kurduğu kanunlar yürütme organınca yerine getirilir. Birey hakkını kendisi yerine getirmez. Bağlı bulunduğu kurum olan devlete başvurur. Bir kişinin hakkı herkesi sınırlayan güç olarak devlette saklıdır. İhlal edilen hak ancak yerine getirici güç olan devlet tarafından geri verilebilir. Anarşi söz konusu ise de bu imece bir oluşum ya da dernek tarafından yorumlanır. Esas olan kişinin vahşi doğa durumda olmaması, yani toplum halinde yaşamasıdır. Toplum halinde yaşayan birey hakkını kendi başına arayamaz. Kaybolan ya da kazanılan hak tüm haklarımızı yatırım yaparak kurduğumuz iktidarca sağlanabilir.

Yasal bir düzende hakkın iktidarca tesis edilmesi toplumsal bir sözleşmedir. Bireyin yapabileceği şey hakkını bağlı bulunduğu ve hakkını teslim edecek kurum olan devlette aramaktır. Hak arama girişiminde bahsedilebilecek en büyük etken hak arama özgürlüğüdür. Hak aramaya imkan verilmiyorsa ve kanunlarda belirtilenin aksi yönde bir gelişme varsa burada devlet de sorgulanabilir. Uluslararası sözleşmeler, evrensel bildirgeler ve insan olmanın getirdiği teamüller tüm devletleri bazı genel prensiplere uymaya zorlar. Türkiye’nin de içinde bulunduğu çoğu ülke yasalarını halihazırda geliştirmekte ve hak arama gibi bireyin temel hukuki özgürlüklerini genişletmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesi:

Hak Arama Hürriyeti: Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.

Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.