Hayatın her evresinde her insanın karabasan kabusunu mutlaka yaşıyor. Karabasan kabusunun bilimsel olarak uyku felci olarak değerlendirildiğini belirten uzmanlar, "Karabasanın, halk arasında çok çeşitli yorumları vardır. Bizim kültürümüzde bazı insanlar bunların cinlerden kaynaklandığını iddia ederken, Alman kültüründe karabasana 'cadı basması' denir. Budistler, karabasanı, ruh erdeme ulaşmaya çalışırken, kötü Hindu şeytanı Rakshasan'ın bunu engelleme çabası olarak yorumlar. Rusya da karabasana ev halkını cezalandırmaya gelen bir ev ruhunun neden olduğu düşünülür. Amerikan kültüründe ise karabasanın, uzaylıların meydana getirdiği bir çeşit etkileşim olduğunu düşünen bir çok insan vardır" dediler.
Hayatın her evresinde her insanın karabasan kabusunu mutlaka yaşadığını belirten uzmanlar, "Karabasan esnasında insanın üzerinde tarifsiz bir ağırlık hissedilir. Nefes almak zorlaşır, kişi bağırmak, seslenmek ister ancak bunu yapamaz. Ellerini ayaklarını oynatamaz. Aslında kişi uyku ile uyanıklık arasında bir yerdedir. Kanaatimize göre insanlar REM uykusundan birden uyandıklarında, henüz beyinin kaslardaki hareketsizlik emirleri henüz kalkmamıştır. Normalde insanlar uykuya geçtiklerinde gördükleri rüyaların etkisi ile kol ve bacaklar hareket etmesin diye, beynimiz kaslarımızı bir nevi geçici felç durumuna getirir. Yani bir çeşit uyku felci devreye girer. İşte bu yüzden kişi uyanır ancak kol ve bacaklarımızın hareketlerini uykuda iken frenleyen merkez henüz devre dışı kalmadığından hareket edemez, ses çıkaramaz" diye konuştular.
Uzmanlar karabasan konusunda şunları kaydediyorlar; "Bilimsel olarak 'uyku felci' şeklinde açıklanabilen karabasanın, halk arasında çok çeşitli yorumları vardır. Her ne şekilde yorumlanırsa yorumlansın, karabasanın insanı çok rahatsız eden bir durum olduğu bir gerçektir. Bilimsel bir yaklaşımla bunun 'uyku felcinden' kaynaklandığını düşünüyoruz. Uyku felci, insan organizması içinde mutlaka gerekli bir durumdur. Zira uyku felci olmasa idi, insanlar rüyalarındaki hareketleri uykuda iken yapmaya çalışır ve hem bir çok kol ve bacak yaralanmalarına neden olabilir hem de yanımızda bir başka kişinin de uyuması mümkün olamazdı."