Tarih Felsefesi Nedir?

Tarihin anlamını ve yasalarını araştıran bilgi dalı.

İnsanlı tarih, toplumsal gelişme sürecinin tarihi olduğuna göre bir anlamda toplum felsefesi deyimiyle de anlamdaştır. Tarih felsefesi, geçmişte neler olup bittiğini araştıran tarih biliminden farklı olarak, geçmişte olup bitenlerin nedenler’ini araştırır.

Bu bakımdan tarih felsefesi, tarihsel oluşumu içinde, genel felsefe alanının üç büyük dünya görüşüne göre sıralanır: Metafizik tarih felsefesi, bireyci tarih felsefesi, diyalektik tarih felsefesi...

Metafizik açıdan işlenen tarih felsefesine göre insanların tarihi tanrının iradesiyle yönetilmektedir, tanrı nasıl istemişse öyle olmuştur ve bundan sonra da öyle olacaktır.

Temelde metafizikten başka bir şey olmayan bireyci tarih felsefesine göre insanların tarihini büyük bireyler, eşdeyişle üstün düşünceler yönetmektedir, bu büyük kişiler nasıl istemişlerse öyle olmuştur ve bundan sonra da öyle olacaktır.

Çağdaş diyalektik tarih felsefesine göreyse tarihi, üretim ilişkileriyle belirlenen toplumlar yapar, toplumsal olayların nedenleri özdeksel koşullardır...

Tarih felsefesi metafizik ve bireyci açılardan işlenirken bile, çağdaş özdekçi diyalektik anlayışın sezgisini taşımaktadır. Tarih felsefesinin ve toplumbilimin kurucusu sayılan Arap düşünürlerinden İbni Haldun’a (1334-1406) göre toplumsal olayların nedenini toplumun kendisinde aramak gerekir.

Tarih bilimiyle uğraşanları yanıltan şey, ulusların hal ve durumlarının değişmekte olduklarını unutmaktır. Değişme, tanrının bütün varlıklar için koyduğu bir yasadır. Doğasal evrim, özdeksel bir değişmeden ibarettir. Toplumlar da insanlar gibi doğa, gelişir ve ölürler. Hüner ve sanayinin gelişmesi, toplumsal gelişmenin başında gelir.

Hüner ve sanayinin gelişmesi, insanı düşünsel bilgilerle uğraşmaya yöneltir. Değer emekle belirlenir, pazarda satılan buğdayda iş ve emeğin değeri açıkça görünmez ama buğdayın değeri onu elde etmek için harcanan iş ve emeğin değeridir. Toplumsal olayların temeli ekonomiktir...

İtalyan düşünürlerinden Giovanni Battista Vico’ya ( 1688-1744) göre insanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar. Devlet biçimleri, töreler, dil gibi çeşitli toplumsal kurumlar birbirleriyle bağlantılıdırlar. Tarih, temelde tanrı işi olan bir planın gerçekleşmesidir...

Alman düşünürü Immanuel Kant’a (1724-1804) göre tarihsel olayların nedeni doğanın ereğidir, doğa insanlar için töresel bir ide’yi gerçekleştirmek istemiş ve bütün olayları bu ereğe varmak için planlamıştır. Doğa, insan türünün ‘’hak ve ve adalet’’i sağlayan ereksel bir topluma erişmesini istemiştir.

Ama insan türü bu ereği, doğanın zorunluluğundan kurtulup ussal özgürlüğe (hayvanlıktan insanlığa) geçerek gerçekleştirecektir. Çünkü insan türü yetkinliğe doğru yükselmek için belirlenmiştir...

Alman düşünürü Gottfried Herder’e (1744-1803) göre insanların tarihini insanların kendi doğal yetenekleriyle içinde bulundukları doğal koşullar belirler. Tarihin ereği insanlığa varmaktır. Tarih bu ereği gerçekleştirmek için sürekli olarak olgunluğa doğru gelişir...

Fransız düşünürü Saint-Simon’a (1760-1825) göre tarihsel olayların nedeni büyük toplumsal çıkarların çatışmasıdır...

Fransız tarihçisi Augustin Thierry’ye (1795-1856) göre savaşlar toplumsal çıkarlar uğruna yürütülür. Toplumsal olayların nedeni çıkar çatışmasıdır. Tarihi kişiler değil, halk toplulukları yapar...

Fransız tarihçisi François Mignet’ye (1796-1884) göre olayları insanlar değil, insanları olaylar yönetir. Politik gruplaşmaları belirleyen sınıf çıkarlarıdır...

Fransız tarihçisi François Guizot’ya ( 1784-1871) göre politik kurumlar neden değil, sonuçtur. Onları toplum meydana getirir. Halkın durumunun ne olduğunu hükümet biçimlerinde araştıracak yerde, hükümetin ne olması gerektiğini anlamak için halkın durumunu araştırmalıdır...

Alman düşünürü Jphann Gottlieb Fichte’ye (1762-1814) göre tarihin amacı usa ve özgürlüğe doğru yükselmektir. Bu amacı gerçekleştirmek için çocuk saflığından yola çıkan tarih günahlar içinden geçerek ussallığın özgür alanına ulaşacaktır...

Alman düşünürü Friedrich Schelling’e (1775-1854) göre tarih, yasalara bağlı bir fenomenler dizisidir. İnsanların özgür eylemleri tarihsel zorunluluğun sonucudur. Özgürlük ve zorunluluk aynı şeydir. Özgürlük bilincine varılmış zorunluluktur.

Alman düşünürü Friedrich Hegel’e (1770-1831) göre tarih, evrensel ruhun zaman içinde gelişmesidir. Tarihsel olaylar evrensel bir ussallığın yönetimindedir, bu evrensel ussallık doğa yasalarıyla belirir.

Bütün bu metafizik ve netafizik özdekçi tarih felsefelerinin dışında tarih bilimi ve tarih felsefesi, bilimsel olarak, 19. yüzyılda tarihsel ve eytişimsel özdekçilik öğretisiyle gerçekleşmiştir.