Yaratıcı Evrim Nedir?
Evrimin sadece nitesel değişimlerle gerçekleştiğini ileri süren Henri Bergson’un öğretisi.
Fransız düşünürü Henri Bergson (1859-1941), 1907 yılında yayımladığı ‘Yaratıcı Evrim’ adlı yapıtıyla, evrimin sadece nitesel değişimlerle gerçekleştiğini ileri sürmüştür. Evrimi sadece nicesel değişimlerden ibaret bulan Spencer’ın vülger evrimciliğine karşıt bulunan bu düşünce, evrim kuramını yeni bir metafizik çıkmaza sokmak amacını gütmektedir.
Bergson’a göre gelişme, yaratıcı bir karakter taşır ve doğal nedenlerle açıklanamaz. Öyleyse evrimi yöneten yaratıcı bir güç bulunmalıdır. Nitelikçe değişme bir yaratımdır. Yaratımsa yaratıcıyı gerektirir....
Yaratıcı evrim kuramı, evrim gerçeği karşısında metafizik direnişin son aşamasıdır. Metafizik düşünce önceleri evrimi tümüyle yadsımıştı. Varlıklar bir yaratmanın ürünüydüler ve hiç değişmeden yaratıldıkları andaki biçimlerini muhafaza ediyorlardı, daha açık bir deyişle, nasıl yaratılmışlarsa hala öyleydiler ve hep öyle kalacaklardı.
Metafizik düşünce, ikinci aşamasında, (bilimsel veriler karşısında N.) evrim gerçeğine boyun eğmek zorunda kaldı; ancak evrimin nasıl olduğunu ve nasıl anlaşılması gerektiğini tartışmaya başladı.
Üçüncü aşama, evrimin sadece niceliksel (miktarca) birikmelerle gerçekleştiğini savunmakla belirdi (vülger evrimcilik).
Dördüncü aşama, evrimin niceliksel bir değişime bağlı olmaksızın sadece nitelikçe (vasıfça) gerçekleştiğini ve bunun da bir yaratma işi olduğunu savunmakla belirdi (yaratıcı evrim)...
1920’lerde, eytişimsel özdekçiliğin evrim anlayışını bulandırmak ve duraksı kafaları yeni bir alana çekmek için ‘yüze çıkma evrimi’ deyimiyle çevrilebilecek İngilizce emergent evolution adı altında yeni bir idealist evrim anlayışı ileri sürülmüştür. Yenigerçekçi İngiliz düşünürü Lloyd Morgan’ın ileri sürdüğü ve Samuel Alaxander ve başkalarının izlediği bu evrim kuramına göre evrim, tanrısal bir planla gerçekleşmektedir.
Bu kurama göre insanlar da hayvanlardan nitelikçe farklıdır, sadece organik alem değil, inorganik alem de bu planla oluşmaktadır. Örneğin atomun özelliği, atomu meydana getiren elemanların özelliklerinden çıkarılamaz. Her gelişen bütünlük, kendisini meydana getiren parçalarda bulunmayan yepyeni bir özelliği yüze çıkarır.
Yapısalcılık anlayışıyla da ilgili bulunan bu idealist anlayışa göre evren, özdeksel olmayan zaman-mekandan oluşmuştur ve özdek, bu özdeksizliğin ürünüdür. Bu yeni idealizm yeni gerçekçilik akımı içinde yer almakta ve ruhgöçünü savunacak kadar çağdışına düşmektedir.