İnsan doğduğunda üst beyin oluşmamıştır. Doğum anı ile ruh üflenir ve alt beynin kontrolünü sağlayacak olan akıl oluşmaya başlar.
“Sonra onu düzenli bir şekle soktu ve içine kendi ruhundan (Özden, dış, kendi manalarını, halifeliğini oluşturacak esmaları) üfledi. (Farkında olup, akıllarını kullanabilmeleri için) Kulaklar, gözler ve kalpler verdi. Çok az (fark edip) şükrediyorsunuz.”(Secde suresi/9)
Anne karnında ve daha sonraki çocukluk döneminde çevresel şartlanmalar doğrultusunda aldığı olumlu, olumsuz etkilerle üst beyin veri tabanı şekillenmeye başlar ve insan oluşan bu veri tabanı üzerinden dünyevi bilincini oluşturup, ölüm ötesi kullanacağı bilinçaltını programlayarak bu verileri genetik yolla yeni nesillere aktarır.
Bu yüzden bir toplumda, bireyin yetişmesini sağlayıp ona yön veren “anne” kavramının önemi çok büyüktür. Çünkü, üst beynin oluşma zamanına kadar insanın tek eğiticisi annedir. Kadınları (anneleri) beyinsel olarak gelişmemiş toplumların, gelişmesi, çağı yakalaması mümkün değildir. Kadınları ikinci sınıf vatandaş yapan hiç bir toplum, sağlıklı nesiller yetiştirip, sistemi ve çağı yakalayamaz. Çünkü, üst bilincin temellerinin atılıp, şekillenmeye başladığı dönemleri insan, anne karnında ve doğumdan sonra anne yanında geçirir. “Cennet annelerin ayakları altındadır. ”Hz. Muhammed(sav)