Hatşepsut´un mumyası
Mısır´da devam eden arkeolojik kazılar sonucunda her geçen yıl yeni bir mezar ortaya çıkarılıyor ve Mısır tarihinin gizemleri tek tek açılıyor. Yakın geçmişin en önemli iddiası 1922´de mezarı bulunmuş olan Tutenkamon´un mumyası üzerinde yapılan yeni bir incelemenin genç kralın, daha önceki inanışın tersine, bir cinayete kurban gitmediğine yönelik olanıydı. Bu incelemede Tutenkamon´un bacağının kırıldığı ve bu kırık çevresinde oluşan irinin ölüme neden olduğu öne sürülüyor.
Mısır firavunları arasında ikisi çok ilginç. Biri tek tanrılı dinlere öderlik etmiş olan IV. Amenhotep (ya da sonradan aldığı adla Akenaton), öteki de ilk kadın firavun olan Hatşepsut.
Hatşepsut, Mısır´da 18. hanedanın üyelerinden Firavun I. Tutmose ile kraliçe Ahmose´nin kızları olarak dünyaya geldi. Baba bir ana ayrı erkek kardeşi II. Tutmose ile evlendi. II. Tutmose´nin harem kadınlarından birinden III. Tutmose adını taşıyan bir oğlu vardı. II. Tutmose M.Ö. 1479´da öldü. Oğlu III. Tutmose´nin yaşı küçük olduğu için tahta üvey annesi Hatşepsut´un yönetiminde oturdu. Üvey anne ve oğul Mısır´ı birlikte yönetmeye başladılar. M.Ö. 1473´te Hatşepsut kendisini firavun ilan ederek ortak yönetime son verdi ve yönetimi eline aldı. Erkek gibi giyinmeye ve firavunlar gibi takma sakal takmaya başladı. M.Ö. 1458´de üvey oğlu III. Tutmose bir darbe yaparak Hatşepsut´u tahttan indirdi ve kendi firavunluğunu ilan etti. O tarihten sonra Hatşepsut´un adı ve resimleri tapınaklardan silinmeye, heykelleri yok edilmeye başladı.
Ne var ki adının silindiği kayıtlar şimdi okunabiliyor ve gizem çözülmüş bulunuyor. Demek ki zamanın Mısır bürokrasisi kadın olduğu için firavunlar dizisine uygun bulmadığı Hatşepsut´a ilişkin kayıtları tarihten silmeye çalışmış ama tam olarak başaramamış.
Geçenlerde 1903 yılında Krallar vadisinde bulunan ve Kahire müzesinde sergilenen bir mumyanın Hatşepsut´a ait olduğu yapılan DNA testleriyle belirlendi. Krallar vadisinde uzun yıllardır turistlerin ziyaretine açık bulunan görkemli anıt kabirinin varlığına karşın Hatşepsut´un mumyasının nerede olduğu sorunu da çözülmüş oldu.
Akenaton M.Ö. 1367 ile 1350 yılları arasında hüküm sürdü. Mısır´ın çok tanrılı dinini terk ederek tek tanrı olarak gördüğü Aton´a tapmağa başladı. Böylece tek tanrılı dinlerin ilk resmi kurucusu oldu. Onun döneminde Amon rahiplerinin etkisi kalktı. Akenaton´un heykelleri ve tapınak duvarlarındaki betimlemelerinden yüzünün, kulaklarının normalden uzun, gözlerinin de çekik olduğu görülüyor. Henüz mezarı bulunamadığı için bu değişik görünümünün Amarna dönemi adı verilen o dönemin sanat eğiliminden mi kaynaklandığı yoksa marfan sendromu gibi bir hastalığın sonucu mu olduğu bilinmiyor. Ölümünden sonra oğlu Smenkare´nin kısa süreli firavunluğunu çocuk yaşta tahta geçen Tutenkamon´un firavunluğu izliyor. Tutenkamon tahta geçtikten sonra Aton dinini terk ediyor
ve yeniden çok tanrılı Amon dinine dönüyor. Bir süre sonra Akenaton´un adı kayıtlardan siliniyor. Tapınaklarda Akenaton adı yazılı olan bölümlerin kazındığını görmek mümkün. Yine de bazı yerlerde adı ve resimleri kalmış. Yani o zamanki Mısır bürokrasisi din değiştirdiği için adı sapkın firavuna çıkmış olan Akenaton´u, geleneklere uymadığı için tarihten silmeye çalışmış ama başaramamış.
Akenaton´un mumyası henüz bulunamadı.
Ya da bulunanlardan birisi ona ait ama henüz teşhis edilemedi.
İki Mısır firavunu. Birisi dinde reform yapmaya çalışmış bir yenilikçi, öteki tahta çıkmış ilk kadın firavun. İkisi de çizgi dışı. Bürokrasi ikisinin de yöneticiliğine engel olamamış ama sonradan tarihten silmeye çalışmış.