Güzel bir sabahtı diyemeyeceğim sadece güzel bir sabah olmasını dileyeceğim bir gündü…Ama olmadı kötü bir sabahla güne evet dedik… İnsanlar yaratılmışların en kutsalıydı çünkü duyguları vardı…Duyguları geleceğine yön verecekti…İyi niyet, hoşgörü, sevgi saygı zamanla yerini kötülüklere devretti…Kıskançlık, hasetlik, dik başlılık, hırslar, hazımsızlıklar baş göstermeye başladığından beri düşlerimiz bile karardı . Ne zaman ki, eleştirilmek savaşmakla eş değer görüldü işte o zaman esas yanılgıyla tanıştık…İyi de bir insana her zaman da mükemmelsin denilmez ki, çıplaksın da denilmeli arada sırada herkes doğru düşünseydi yanlış düşünen kalmazdı…Mükemmel denildiğinde kral, kraliçe olanlar, eleştirildiğinde ahkam kesildiler haklanmak için gereksiz yere efor sarf edeceklerdi oysa…Hayır ben onu demek istemedim ben asıl şunu demek istemiştim yani seni tüm anlayanlar yanlış mı anladı kardeşim herkes mi ahmak…Doğrusu şudur, “benim düşüncem böyledir isteyen katılır isteyen katılmaz” işte o zaman saygınlığı hak edersin kişiliğinle de düşünce yapınla da….Ancak herkesin düşüncesi seninle aynı olmak zorunda değil, senden farklı düşünenler sana olan düşmanlığından dolayı değil düşünce kalıplarının farklılığından dolayı farklılar…Ne zaman ki karşıt düşüncelerin senin değil düşüncelerinin karşıtı olduğunu öğrenirsen işte o zaman olgunluğa erişirsin yoksa seksen yaşına gelsen de değişen bir şey olmaz....Olgunlaşamazsan koskacaman dünyaya anlamsızca bir terk-i diyar eylersin


Akşamdan bu güne dair planlar yaptığımızdan biraz erkence kalktım…Amacım güzel bir kahvaltı masasına, birlikteliğimizin son günlerinde bir kez daha neşeyle oturmaktı kahvaltıyı bugün ben hazırladım sabah fırından aldığım mis gibi ekmekler göz attığımız haberle elimizde buz gibi soğudu sabah okuduğum haber bugün günümüze farklı bir yön verdi…Üçüncü sayfa başlıklara bile göz atmadan gazetede flaş manşetle gözümüzü bir kez daha açtık…Engelli bir genç, henüz yirmi sekiz yaşında arkadaşlarıyla geçirdiği güzel bir buluşmayı canıyla ödedi…Akülü sandalyesiyle kaldırıma çıkamadığından feci şekilde can verdi…Zaten görülmeyen görülmeye teşebbüs bile dahi edilemeyen milyonlarca engelliden sadece birisi olan engelli genç çöp arabasının altında kaldı…Annesi ve babası yoktu evli ablasının yanında kalıyordu ablaları bu acıyla yıkıldı…Üstelik akülü arabası da işadamının hediyesindeydi aldığı günden beri çok sevinçliydi sevinci kursağında kaldı…Yollar gereksiz park ihlali yüzünden kapalıydı kaldırımlar yüksekti geriye tek seçeneği kalmıştı o da ölümdü…Neresi yargılanacaktı tutarlı olan neydi belki bir yerlerde bu dramı haklı çıkaracak tek bir neden aradığımdan gazeteyi defalarca okudum ama yoktu…Tutar dal aradım ama yok, yok işte…Engelli kaldırımlar, sokakta gereksiz yere park ihlali, işadamının hediye ettiği akülü sandalye, bir de tüm bunların üstüne tuz biber eken çöp arabası…


Oysa mimari engellerin kaldırımların düzenlenmesi için 2005 yılından beri yedi yıl süre verilmişti verilen süre 01.07.2012 tarihinde sona ermesine rağmen üç yıl daha uzatıldı…Gerekçe neydi peki, bu koca yedi yılda yapılanlar bir arpa boyu kadar bile değildi de ondan…Yedi yılda yapılamayanlar üç yıla sığdırılmaya çalışılacak olmazsa bir üç yıl daha olmadı…yıl...Düşünün bu arkadaşın pozisyonunda olan bir kişi yedi yıl bu şekilde yaşadı eğer elim kaza olmasaydı üç yıl daha bu şekilde yaşayacaktı…Bu arkadaşımızın çalıştığını düşünün on yıl bu şekilde Don Kişot misali kaldırımlarla çarpışacak, geçmişte yaşadığı seneleri de hesaba katmazsak…Nelerle mücadele ettiğimizi görüp bir kez de sizler hak verin, bir kez olsun bizim yerimize kendinizi koyun demiyorum bunu yapmak zorunda değilsiniz ancak vicdanınızın sesini dinleyin…Ancak kendinizle baş başa kaldığınızda yapın söylemlerinizi, iç sesinize kulak verin onlar asla yalan söylemezler…


Sitemizde güzel bir slogan vardı tam hatırlamıyorum ama “On iki milyon engelli iktidarı bile değiştirecek güçte olduğunuzun farkında mısınız” içeriğinde…Peki Ülkemizde on iki milyon engelli var mı? Yakınlarını da sayarsak evet var ama yok …Çünkü çoğunluk bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın derdinde…Ama bilmezler ki herkese dokunan o yılan gün geldiğinde sana da dokunacak…İşte o zaman arkana baktığında kimseler olmayacak arkanda, sağında, solunda…İnsanlar ne zaman ki sıkıntılar ruhuna bedenine oturmuş işte o zaman isyanlarda ancak geç kalınmış ver yansınların kimselere faydası yok…


Biz engelliyiz ve engelli olduğumuz gerçeğini de kimse değiştiremediği gibi sorunlarımızı da bizlerden başkası bizler kadar bilemez kuşkusuz…Peki bizler birbirimizi yeteri kadar anlayabiliyor muyuz, özeleştiri yapabiliyor muyuz?...Suçlandığımızda aklanmak için söz hakkı veriliyor mu? Gıyaben mi yargılıyoruz birbirimizi?... Özgürlük mücadelesi dediğimiz olgunun neresindeyiz?...Amaç özgürlük adına mücadele ise bundan daha kutsal bir neden olmamalı…Özgürlük nedir?...Savunma hakkını bile vermeden tutsak mı etmek birilerini? Ya da esirlik mi köle olmak mı?...Peki derdimizin adı ne, hazımsızlık…Eğer önde gidiyorsa birileri önüne taş koymak, önünü kesmek, dur diyebilmek, haddini göstermeye yeltenmek, içimizde şeytan aramak, bulamadığımız şeytanı hayalimizde bile olsa taşlamak…Biz böyle olduğumuz müddetçe kayıplarımızı da kimse engelleyemez…Eğer gerekli organizasyonları yapan kişilere yeteri kadar destek olmazsak bizlerde bir gün yok olmaya mahkum oluruz ve böyle giderse bırakın iktidara gelmeyi ömür boyu muhalefetten öteye gidemez yolumuz…Ne zaman birlik oluruz ancak o zaman mücadelemiz anlam kazanır yoksa lay lay lom larla bir yerlere gelinmez…Hep eleştirmekle adım atamayacağımız gibi hiç eleştirmeden de adım atılmaz ancak varsa içimizde bu yolculuğa demir atacak birisi kaptanımıza da sonuna kadar yol açmalıyız…Başın olmadığı yerlerde kaoslar olur bir de anarşi…O yüzden tüm fikirleri dinleyip tarafsızca en güzelini uygulamayı öğrenmeliyiz hepimiz en doğrusu benim ki diye tutturursa bir arpa boyu kadar bile gidemeyiz…


Dün bir arkadaşımız güzel bir Kasım sabahında gözlerini açmıştı bugün ise aramızda değil…Herkes ölümü tadacak mutlaka ama bir engellinin ölümü de bu kadar dramatik olmamalı…Hediye edilen akülü araba, engelli yolu olmaması, gereksiz park yüzünden yolun ortasından gitmesi, yüksek kaldırımlar daha ne olsun ki…Arkadaşımız içimizden biriydi bize aitti engeli yüzünden ölümle buluştu tek bir sözüm kaldı onun adına söylenmedik, Allah Rahmet Eylesin, bu dünyada sahip olamadığı toprağı bol, Mekanı Cennet olsun…Bugün acı hikayesi engelli engelsiz hepimizi etkiledi…Ben sanmıyorum ki, bu haber gazete kağıtlarında asılı kalacak…Gün gelecek sesimiz arşı alemden duyulacak ve bu topraklarda yaşayan engelliler için doğan güneş bir daha da batmayacak...


Alıntı