İslam dini bir edep ve disiplin dinidir. Sağ ile sol elin kullanılması da bu disiplinler çerçevesinde değerlendirilmelidir. Bunları şöyle açıklamak mümkündür:

Sağ kavramı güzel şeylerin, sol kavramı ise, kötü şeylerin bir sembolüdür. Örneğin;

- Allah’ın kudreti için sol değil, sağ ifadesi kullanılır:

“Ama onlar, Allah’ın kudret ve azametini hakkıyla takdir edemediler, O’na lâyık tazimi göstermediler. Halbuki bütün bir dünya kıyamet günü O’nun avucunda, gökler âlemi de bükülmüş olarak sağ elinin içindedir. Böyle bir azamet ve hâkimiyet sahibi olan Allah, onların uydurdukları ortaklardan yücedir, münezzehtir”(Zümer, 39/67)

- Kötü kimsenin amel defterleri sol eline, iyi kimsenin amel defteri ise sağ eline verilir.

“Hesap defteri sağ tarafından verilen neşelenir ve: “İşte defterim! Buyurun okuyun, inceleyin! Zaten ben hesabımla karşılaşacağımı biliyordum!” der. O artık mutluluk veren bir yaşam içindedir. Çok güzel ve pek kıymetli cennet bahçelerindedir.”(Hakka, 69/19-22); “Ama hesap defteri sol tarafından verilen kimse: “Eyvah der, keşke verilmez olaydı bu defterim! Keşke hesabımı bilmez olaydım! N’olurdu, ölüm her şeyi bitirmiş olaydı!”(Hakka, 69/25-27).

- Evrenin bütün unsurları -ki hepsi de güzel ve harika bir ilahî sanat eserdir- sağdan sola hareket etmektedir. Atomlardan yıldızlara, güneşlerden sistemlere her şey bu mümtaz kanuna bağlıdır.

- İnsanın amellerini yazan “kiramen kâtibin” meleklerinden iyilikleri yazan sağ omuzda ve amir durumunda, kötülükleri yazan ise sol omuzda ve memur durumundadır.

- Cami gibi kulluk görevinin yapıldığı güzel bir mekâna girerken sağ ayak ile, tuvalete girerken sol ayak ile girilir.

- Kâbe tavaf edilirken, sağdan sola hareket edilir.

- Bunun gibi, yemek yerken sağ, taharet alınırken/temizlenirken sol elin kullanılması da bu genel prensiplere tevfik-i hareket etmektedir.

- Öyle anlaşılıyor ki, İslam dininde teşrii/Kur’anî, nebevî prensipler, kâinatta cari olan tekvinî/ontolojik prensiplerle uyum içerisindedir. Bu da İslam dininin fıtrat dini olduğunun başka bir göstergesidir.

“Resulüm! O halde sen, batıl dinlerden uzaklaşarak yüzünü ve özünü, hak din olan İslâm’a yönelt. Yani Allah’ın insanları yaratmasında esas kıldığı o fıtrata uygun hareket et. Allah’ın bu hilkatini/Yaratışını kimse değiştiremez. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların ekserisi bunu bilmezler”(Rum, 30/30).