Bir kahve içecek zamanımız olsaydı
Hayatın riyasız resmini çizerdim sana
Belki şiir söylerdim
Gözlerini kıskanırken çiçekler
Ben geceyi dinlerdim.
Bir kahve içecek zamanımız olsaydı
Kırk yılın hatrını sorardım sana
Hem aşka, hem hayata bir şerh düşerdim
Gözlerinle kavrulmadan kainat
Eriyerek için için pişerdim.
Bir kahve içecek zamanımız olsaydı
Hiç konuşmadan sus-pus bakardım sana
Gecenin karanlığı utanırdı yanında
Yüzlerce güneşi doğdururdun sen
Bir tek gülüşünle; hemen, anında
Bir kahve içecek zamanımız olsaydı
Belki vuslatı anlatırdım sana, vuslatı
Biz mi kahve içerdik kahve mi bizi
Dudağımda titrek titrek bir dua:
“Allah’ım bırakma ellerimizi”
Bir kahve içecek zamanımız olsaydı
O gece içimi dökerdim sana
Yüreğimde kor ateşin işi ne
Gözlerime doğru uçsun turnalar
Alışır mıyım ki ben gidişine
Bir kahve içecek zamanımız olsaydı
Gökteki yıldızları toplardım sana
Ne mehtap kalırdı, ne ay
Bir kahve içecek zamanımız olmadı
Neye sayarsan say!