Atatürk'ün Din Hakkında Görüşleri
Aşağıdaki bilgiler Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Din Hakkında görüşleriGenel Kurmay Başkanlığınca Hazırlanan " ATATÜRKÇÜLÜK " adlı ve 1 . Cildi olan - ATATÜRK'ün GÖRÜŞ ve DİREKTİFLERİ Adlı Kitabından Derlenmiştir. Basım Yılı 1988.- Basıldığı Yer: Milli Eğitim Bakanlığı- İstanbul-1988
DİKKAT !
Sizden ricam bu yazılanları paragraf olarak değil de bir bütün olarak değerlendirmenizdir. Paragraf olarak okunduğunda ayrı anlamlar çıkabilmekte ve kavram kargaşasına neden olabilmektedir.
Yazılanların tamamını bir bütün olarak değerlendirildiğinde Mustafa Kemal ATATÜRKÜN ne kadar büyük bir dehaya ve öngörüye sahjip olduğunu bir kere daha anlıyacağız.
" Din vardır ve lazımdır. Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din Allah ile kul arasındaki bağlılıktır.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1930
Tanrı birdir büyüktür; dinsel usullerin oluşumlarına bakarak diyebiliriz ki:İnsanlar iki sınıfta iki devirde düşünülebilir. İlk devirinsanlığın Çocukluk ve gençlik devridir. İkinci devir insanlığın erginlik ve olgunluk devridir.
İnsanlık birinci devirde tıpkı bir Çocuk gibi tıpkı bir genç gibi yakından ve maddi vasıtalarla kendisiyle ilgilenmeyi gerektirir. Allah kullarının gerekli olan olgunlaşma noktasına ulaşmasına kadar onlarla içlerinden bazıları aracılığı ile ilgilenmeyi tanrılık gereğinden saymıştır. Onlara Hazreti Adem Aleyhisselamdan itibaren kayıtlara geçmiş veya geçmemiş sayısız denecek kadar çok nebiler (kendilerine kutsal kitap gönderilmemişler) peygamberler ve elçiler göndermiştir. Fakat Peygamberimiz vasıtasıyla en son dini ve medeni gerçekleri verdikten sonra artık insanlıkla aracı ile temastabulunmaya lüzum görmemiştir.
İnsanlığın anlayış aydınlanma ve olgunlaşma derecesi sayesinde her kulun doğrudan doğruya tanrısal ilhamlarla temas edebilme kabiliyetine eriştiğini kabul buyurmuştur ve bu sebepledir ki Cenabı peygamber, peygamberlerin sonuncusu olmuştur ve kitabı en mükemmel kitaptır.
Allah kavramı insan beyninin çok güç kavrayabileceği fizik ötesi bir meseledir.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1927
Allah’ın emri çok çalışmaktır... Çalışmak demek boşuna yorulmak terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre ilim ve fen her türlü medeni Buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunludur.
Allah dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri bu kadar güzellikleri insanlar yararlansın varlık ve bolluk içinde olsun diye yaratmıştır ve azami derecede faydalanabilmek için de bugün evrenden esirgediği zekâyıaklı insanlara vermiştir.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Allah birdir. Şanı büyüktür... Peygamberimiz efendimiz hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası hepimizce bilinmektedir ki yüce Kur’andaki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa ve gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor. Eğer aklamantığa ve gerçeğe uymamış olsaydı bununla diğer İlahi tabiat kanunları arasında çelişki olması gerekirdi. Çünkü tüm evren kanunlarını (maddi ve manevi alem kanunlarını) yapan tanrıdır.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
O (Hz. Muhammed) Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benimsenin adın silinirfakat sonuca kadar o ölümsüzdür.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1926
Ezan ve Kur’an-ı Türklerden başka hiçbir müslüman milleti bu kadar güzel okuyamaz. Bunlara muhteşem müzik ahengi veren Türk sanatkârlarıdır.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1933
Bizim dinimiz akla en uygun ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla fenne ilime ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. Müslümanların toplumsal hayatında hiç kimsenin özel bir sınıf olarak varlığını korumaya hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini hükümlere uygun hareket etmiş olmazlar. Bizde ruhbanlık (özel bir din adamları sınıfı) yoktur hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her kişi dininidin işlerini imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da okuldur.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Bizim dinimiz için herkesin elinde bir değer ölçüsü vardır. Bu değer ölçüsü ile herhangi birşeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla mantığa toplum çıkarına uygundur; biliniz ki o dinimize de uygundur. Birşey akıl ve mantığamilletin çıkarına islamın çıkarına uygunsa kimseye sormayın. O şey dinîdir. Eğer bizim dinimiz akıl ve mantıkla uyuşan bir din olmasaydı en mükemmel din olmazdı en son din olmazdı.
Bizim dinimiz milletimize hakir (kötü) miskin (zavallı) ve zelil (aşağı) olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin yücelik ve şerefini muhafaza etmelerini emrediyor.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı inançsız olmak sanıyorlar. Asıl inançsızlık onların bu inanışıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı islamların inançsızlara esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın hoca olmak sarıkla değil akılladır.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Türk milleti daha dindar olmalıdır yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsamona da öyle inanıyorum. Bilince ters ilerlemeye engel hiçbir şey kapsamıyor. Halbuki Türkiye’ye bağımsızlığını veren bu Asya milletinin içinde daha karışık suni boş inançlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller bu güçsüzler (zavallılar) sırası gelince aydınlanacaklardır. Onlar aydınlığa yaklaşamazlarsa kendilerini yok ve mahkûm etmişler demektir. Onları kurtaracağız.
Mustafa Kemal ATATÜRK--1923
Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Milletimizin memleketimizin ilim irfan yuvaları (okulları) bir olmalıdır. Bütün memleket evladı kadın ve erkek aynı şekilde oradan çıkmalıdır. Fakat nasılki her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahipleri yetiştirmek gerekli isedinimizin gerçek felsefesini inceleyecek araştıracak bilimsel ve teknik olarak telkin kudretine sahip olacak seçkin ve gerçek din ilim adamlarını da yetiştirecek yüksek öğrenim kurumlarına sahip olmalıyız.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmasının gerekli olduğunu düşünmek yani konuşup tartışmak danışmak için yapılmıştır.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Camilerin kutsal minberleri halkın ruhi ahlaki gıdalarına en yüksek en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve düşünceye hitap olunmakla müslümanların vücudu canlanır düşünceleri temizlenirimanı kuvvetlenir kalbi cesaret bulur. Fakat buna karşılık hutbe okuyanların sahip olmaları gereken ilmi nitelikler özel liyakat ve genel kültüre sahip olmaları önemlidir.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1922
Hutbeden amaç ahalinin aydınlatılması ve ona yol gösterilmesidir başka şey değildir. Yüz ikiyüz hatta bin yıl önceki hutbeleri okumak insanları cahillik ve çağın gerisinde bırakmak demektir. Hatiplerin normal olarak halkın günlük kullandığı dil ile konuşmaları gereklidir...
Minberlerde söylenecek sözlerin bilinmesi ve anlaşılması ilim ve fen gerçeklerine uygun olması lazımdır. Hutbeyi verenlerin siyasi olayları sosyal ve medeni olayları her gün izlemeleri zorunludur. Bunlar bilinmediği takdirde halka yanlış telkinler verilmiş olur. Bu nedenle hutbeler tamamen Türkçe ve günün gereklerine uygun olmalıdır. Ve olacaktır.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
İnsanlıkta; dini ihtisas ve derin dini bilgilere sahip olup her türlü boş inanışlardan sıyrılarak gerçek ilim ve fennin nurları ile temiz ve mükemmel oluncaya kadar din oyunu aktörlerine her yerde rastlanılacaktır.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1927
Halkın temiz saf duygularından yararlanarak milletin maneviyatına el uzatan kimseler ve onların izleyicileri ve taraftarları elbette ki birtakım cahillerden ibarettir. Bunlar Türk milleti için sorun oluşturacak durumların meydana gelmesinde daima etken olmuşlardır. Milletimizin önünde açılan kurtuluş ufuklarında devamlı yol almasına engel olmaya çalışanlar hep bu kurumlar ve bu kurumların mensupları olmuştur. Millete anlatmalıdır kibunların millet bünyesinde yaptıkları tahribatı hissetmek lâzımdır. Bunların varlığını hoşgörü ile karşılayanlarla Menemen’de Kubilay’ın başı kesilirken kayıtsızlıkla seyretmeye katlananlar ve hatta alkışlamaya cesaret edenler aynıdır.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1931
Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi; fakat bina yüzyıllardır ihmal edilmiş. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok yabancı unsur - yorumlar boş inançlar binayı daha fazla hırpalamış.
Bizi yanlış yola sevkeden kötü yaradılışlılar bilirsiniz ki çoğu zaman din perdesine bürünmüşler saf ve temiz halkımızı hep dinî kural sözleriyle aldatagelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz dinleyiniz... Görürsünüz ki milleti mahveden esir eden harap eden kötülükler hep din perdesi arkasındaki dinsizlik ve kötülükten gelmiştir. Onlar her türlü hareketi dinle karıştırdılar.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Hazreti Peygamber efendimiz bütün müslümanların ve kutsal kitap sahiplerinin bildiği üzere Allah tarafından dini gerçekleri insanlık dünyasına duyurmaya ve anlatmaya memur edilmişler ve ismi Peygamberdir. Yani haber ulaştırmakla görevlidir. Ulu Tanrı Kuran-ı Kerim’inde kendisine emirlik saltanat ve taç vermiş değildir. Hükümdarlık vermiş değildir. Peygamberlik vazifesi ile göndermiştir. Tabiatıyla gerçek vazifesini tamamen kavramış olan Cenab-ı Peygamberlik bütün dünya insanlarına onu duyurdu. Hepinizce bilinmesi lazımdır ki o devirde mesela doğuda bir İran devleti kuzeyde bir Roma İmparatorluğu vardı. Diğer teşkilatı ve kurulu devletler vardı ve Cenab-ı Peygamberlik devletlere gönderdiği peygamberlik mektuplarında buyurmuşlardır ki'' Allah bir ve ben onun tarafından size gerçeği anlatmakla vazifeliyim. Hak dini İslam dinidir. Ve bunu kabul ediniz” ve fakat ilave etmiştir “Ben size hak dinini kabul ettirmekle zannetmeyiniz ki sizin milletinize sizin hükûmetinize el koymuş olacağım. Siz hangi hükûmet şeklinde hangi durumda bulunuyorsanız o yine aynı kalacaktır. Yalnız hak dinini kabul ediniz ve koruyunuz”...
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Cumhuriyet hükûmetimizin bir Diyanet İşleri makamı vardır. Bu makama bağlı müftü hatip imam gibi görevli birçok memurları bulunmaktadır. Bu vazifeli kişilerin ilim ve faziletlerinin derecesi bilinmektedir... Vazifeli olmayan birçok insanlar da görüyorum kiaynı kıyafeti giymekte devam etmektedirler. Bu gibiler içinde çok cahil hatta okuması yazması olmayanlara rastladım. Özellikle bu gibi bilgisizler bazı yerlerde halkın temsilcileri imiş gibi onların önüne düşüyorlar. Halkla doğrudan doğruya ilişki kurmaya adeta engel olma sevdasında bulunuyorlar. Bu gibilere sormak istiyorum. Bu tutum ve yetkiyi kimden nereden almışlardır?
Millete hatırlatmak isterim ki bu kayıtsızlığa müsaade etmek asla doğru değildir. Herhalde yetki sahibi olmayan bu gibi kişileringörevli
olan kimselerle aynı elbiseyi taşımalarındaki sakınca bakımından hükûmetin dikkatini çekeceğim.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Herşeyden önce şunu en basit bir dini gerçek olarak bilelim ki bizim dinimizde özel bir sınıf yoktur. Ruhbanlığı (din adamları sınıfınıını) reddeden bu din dinde tekelciliği kabul etmez. Mesela din bilginleri mutlaka aydınlatma vazifesi din bilginlerine ait olmadıktan başka dinimiz de bunu kesinlikle yasaklar. O halde biz diyemeyiz kibizde özel bir sınıf vardır. Diğerleri dinî yönden aydınlatma hakkından yoksundur. Böyle düşünecek olursak kabahat bizde bizim cahilliğimizdedir. Hoca olmak için yani dinî gerçekleri halka telkin etmek için mutlaka hoca elbisesi şart değildir. Bizim yüce dinimiz her erkek ve kadın müslümana genel olarak araştırmayı farz kılar ve her erkek ve kadın müslüman toplumu aydınlatmakla yükümlüdür.
Efendiler bir fikri daha düzeltmek isterim. Milletimizin içinde gerçek din adamları din adamlarımız içinde de milletimizin hakkıyla iftihar edebileceği bilginlerimiz vardır. Fakat bunlara karşı hoca elbisesi altında gerçek ilimden uzak gereği kadar öğrenmemiş ilim yolunda gereği kadar ilerleyememiş hoca görünüşlü cahiller de vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız.
Seyahatlerimde birçok gerçek aydın din bilginlerimizle temas ettim. Onları en yeni ilmi terbiyeyi almış sanki Avrupa’da tahsil etmiş bir seviyede gördüm. İslamiyet ruhu ve hakikatlerini çok iyi bilen din adamlarımızın hepsi bu olgunluk derecesindedir. Şüphesiz ki bu gibi din adamlarımızın karşısında imansız ve hain din adamları da vardır fakat bunları onlara karıştırmak doğru olmaz.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1923
Biz kişisel kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasında mesafeniz sekiz metre yani ölüm kaçınılmaz... Birinci siperdekilerhiçbiri kurtulmamacasına tamamen şehit oluyor ikinci siperdekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar özenilecek büyük bir sukünet ve inançla biliyor musunuz? Öleni görüyor üç dakikaya kadar öleceğini biliyoren ufak bir korku bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelimei şehadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayran olunacak ve tebrik edilecek bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur."
Mustafa Kemal ATATÜRK-1918
ATATÜRK VE LAİKLİK
Türkiye Cumhuriyetinde her yetişkinin dinini seçmekte özgür olduğu gibi belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani ibadet hürriyeti vardır. Tabiatıyla ibadetler güvenlik ve genel adaba aykırı olamaz; siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz. Geçmişte çok görülmüş olan bu gibi durumlara artık Türliye Cumhuriyeti asla katlanamaz.
Türkiye Cumhuriyeti dahilinde tüm tekkeler ve zaviyeler ve türbeler kapatılmıştır. Tarikatlar kaldırılmıştır. Şeyhlik dervişlikhalifelik falcılık büyücülük türbedarlık vesaire yasaktır. Çünkü bunlar gericiliğin kaynakları ve cehaletin damgalarıdır. Türk milletiböyle müesseselere ve onların mensuplarına katlanamazdı ve katlanmadı.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1930
Din bir vicdanmeselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor kasıt ve fiile dayanan tutucu haraketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermiyeceğiz.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1930
Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm vatandaşların vicdan ibadet ve din özgürlüğü demektir.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1930
Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiçbir kimse hiçbirkimseyi ne bir din ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olamaz.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1930
Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. Laikliği dinsizlik ile karıştırmak isteyenler ilerleme ve canlılığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış doğu kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1930
Softa sınıfının din simsarlığına izin verilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler iğrenç kimselerdir. İşte bu duruma karşıyız ve buna müsade etmiyoruz.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1930
Bağlı bulunmakla inanmış ve mutlu olduğumuz islam dinini yüzyıllardan beri alışılmış olduğu üzere bir politika aracı durumundan kurtarmak ve yükseltmek gerektiği gerçeğini görüyoruz. Kutsal ve tanrısal olan inanç ve vicdanlarımızı karışık ve türlü renkte bulunan ve her türlü çıkarlar ile tutkuların alanı olan siyasetten ve siyasetin bütün ögelerinden bir an önce ve kesinlikle kurtarmakmilletin dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur. Ancak böylece islam dininin yüceliği gerçekleşir.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1924
Vatandaşları içinde çeşitli dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adil ve tarafsız tutum ve davranışta bulunmaya ve mahkemelerin de vatandaşları ve yabancılar hakkında eşit adalet uygulamakla görevli olan bir hükümet fikir ve vicdan hürriyetlerine uymaya mecburdur.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1927
Artık Türkiye din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular var ise kendilerine başka ülkede sahne arasınlar.
Mustafa Kemal ATATÜRK-1924 "