Canfeza – Mihrimar
(ft. Yeşil – Cömert)
Yeşil:
Bir sonbahar akşamıydı beni bırakıp gidşin
Yıldızların gökyüzünden avuçlarıma inişi
Senin için taşırım omuzlarımda güneşi
Çünkü onu görünce yeşerecektir umutlarının yenisi

Bir sabah ayazıyla sıyrıldım kaldırımdan
Boğulmak üzere bırakıldım bir birikinti kıyısında
Güneş fırçasıyla doğayı boyaya dursun
Ben ölümü uyandıracağım asırlık uykusundan

Seni beklerken parmaklarım buzullar oluşturdu
Çözebilmek için defalarca avuçlarımı ovuşturdum
Dikip yoluna gözlerimi yokluğunu hissedene dek
Kim bilir kaç geceyi sensiz sabahlarla buluşturdum

Artık eskisi gibi değil aynalarda suratım
Sakallarımda boy göstermiş yılların kır atı
Bu suretle bizi cennet ırmaklarında yıkarım inan
Tonlarca günahla ben eğer geçebilirsem sıratı

Bu benmiyim yoksa sen mi yalancısın nedir
Gördüklerim yaşadıklarımızdan fazlasına mı mükelleftir
Güncelleştirelim doğayı seninle yeniden cemre olup
Ayın git gelinde boğulup yakamozunda dirilelim

Bir nefes daha sigaramdan ciğerlerime damladı
Ölüm dudaklarımda neden bu denli hamladın
Bende hiç kalmadın ama yine de inan
Her mısranın kalp atışı seninle canlanır

Yeşil gökyüzünün mavi aynası
Buradan göremiyorum orada ay nasıl
Sen engellerime yürüdüğüm kol bastonumken
Nasıl ayaklarım seninle beraber mutluluğa koşmasın

Canfeza:
İki çeşit insan ve iki çeşit aşk vardır
Biri kalbini şişirir ama diğeri karnı
Ondan fazla aklımıza geldiğinden
Daha çok seviyor olmamızdan yasaklamış aşkı Tanrı

Seni öldüreni sana can verenden çok seversen
Sana tavsiye yersiz, yine de seveceksin ne desem
Benim içimdeki zararlı bir alışkanlıktan ibaret
Ama sizinki daha çok benziyor geçici bir hevese

Aşk sonsuzdur, peki ya insan,bizler
Ebedi değilsek dünyada, niye çamurda dizler
Niye önünde eğiliriz geçip gidecek olanın
Aşkın cinsel organı olmaz, akıl yok mu sizde

Eğer kanatların yoksa, ki dünyada olamaz
O zaman aşkın varlığını dudaklarına dolama
Kendi mutluluğumdan verip adam etmişken kalbimi
1 yıl önce çıkarttığım yere yeniden sokamam

Sana sen diye başlayan bir afet daha, dinle
Sensizlik iki güzel kelime arasında duran ünlem
Eşdeğersin ömre, soğuk aşk gecelerinde
Sen, ayın ısısı, ruhuma sardığım battaniyem

Özlemek, bir bakıma öğrenmektir bence
Ölümü bana madem sen öğrettin, tetiği sen çek
Sonunda ben ve sen iki ayrı şeftaliyiz
Olgunlaşıp düştüğümüz noktada buluşacağız er geç

Yeşil gökyüzünün mavi aynası
Buradan göremiyorum orada ay nasıl
Sen engellerime yürüdüğüm kol bastonumken
Nasıl ayaklarım seninle beraber mutluluğa koşmasın

Cömert:
Bir avuç güzelliğin anca gözümü doyurur
Şarap aşkı kandıran bir salkım üzümün oyunu
Dudaklarına rengi veren utancımın kızarması
Beni utandıran o zulme bu şarkı lüzum olsun

Beni kaybedersen arama çünkü zaman farkın
Ölüm uykularımı kaçıran bir çocuk parkı
Gözlerini çek üstümden bir soluk aldır
Güneş içinde şehir kurmuş ve yolu karlı

Sanki çocuk gibiyim ve mutluluk oyuncağım
Seni bugün bir sürüye anlattım yutkundu koyuncağız
Yokluğundan alıp soğukluğunu getiren bulutların
Rüzgarında gidip geliyor güneşin salıncağı

Biçare kalbim, sana karşı hep bican
Sorumlusu senken vebali bana yıkmıcan
Bu mevzu çok derin gözlerine sık dalamam
Yetmiyor mu kalbim? Yeter, lütfen artık zırvalama

Bulanıyor gözlerim, bitiyor gösteri
Göz kapaklarım uyku vakti tekrarını gösterir
Sanırım seni kader sensşzliğe sözledi
Ben kaybettiğim zamanın sen ikramını özledim

Yeşil gökyüzünün mavi aynası
Buradan göremiyorum orada ay nasıl
Sen engellerime yürüdüğüm kol bastonumken
Nasıl ayaklarım seninle beraber mutluluğa koşmasın