Sevgiliye Yazılan Mektuplar...
19 Mayıs 1951
ROSENBERGLER
Benim canım sevgilim
Beni saran kollarından koparken ne kadar isteksizdim ahh.. Ve hücreme yaklaşırken adımlarım nasıl geri geri gidiyordu bilsen... Hücre- sessiz acımasız ve umursamaz tavırlı sahibinin gidişinin farkında değilmiş gibi görünen ama sonunda döneceğini bilerek böbürlenen hücre orada beni bekliyordu. Dudaklarım konulmaz bir açlık içinde seninkilerle kenetleneli yalnızca üç gün oluyor. Daha üç gün önce yıllardır sevdiğim garip bir aşinalık garip bir yabancılık duyduğum sayısız geceler boyu yanında yattığım ve tatlı uyuduğum o varlığa kondu gözlerim. Takvime göre yalnızca üç gün bana sorarsan aradan birçok evren çağı geçti ve ben seninle sanki hiç konuşmadım da konuştuğumu düşte gördüm. Sevgilim "kendimden geçtim " derken benim yerime de konuşmuş oluyorsun. Tırmandığın basamaklar içeri girdiğimde beliren görüntün. Manny'nin kulağıma boğuk boğuk gelen sesi içinde bulunduğumuz oda .. Hepsi ve herşey öyle çılgın bir gümbürtüyle bilekşime aktı ki ağzımı açamaz oldum . Sonra fiziksel selamlaşmamızın acı veren eşsiz tadına daha tümüyle varmadan bununla birlikte içtikçe daha çok susadığımın bilekşinde olarak ayrıldığımı ve kaldırılmaz bir masanın aramIıda olduğunu gördum..!
Ahh Monsieur Je t'aime Je t'adore. Büyük yalnızlık duyan karın Ethel ( Ethel ve Julius Rosenberg'lerin hapishanede birbirlerine yazdığı mektuplardan oluşan "Rosenbergler" kitabından..
Eylül 1976
FRAU VON STEIN'a
Neden sana acı çektiriyorum sevgilim?
- Neden hep ya sana acı çektirmek yada kendi kendimi aldatmakla geçiyor günler.
Biz birbirimizin hiçbirşeyi olmayacaktık; ama herşey olduk. Seninle böyle düpedüz konuşuyorum çünkü sen her bakımdan anlarsın.
Şu var ki ben herşeyi olduğu gibi görüyor ve bunun için de çIğrımdan çıkıyorum.
İyi uyu meleğim ve uyan!
Seni artık görmeyeceğim yalnız biliyorsun ya ben kalbimi ah hepsi saçma ne soylesem hepsi boş.
Yıldızları nasıl seyrediyorsam bundan böyle sana da öyle bakacağım demek!
Hele bir düşün bunu...
Wolfgang von Goethe(Goethe'nin Seçilmiş Mektupları kitabından)
Evet beni oraya götüren yıllardır aradığımnasıl gireceğimio kapıyı açacak tılsımlı sözcükleri aradığım gerçek ülkeme taşıyacak şifreyi sen buldun ve yine biliyorum ki senle gidecek.
Senin söylediğin gibi her şey bir arada olmuyor.Seni gördüğüm her günher geceher sabah gözlerime yerleşen o pırıltıyı senin de taşımanı istiyordum.Ben varken çalan telefonları çalıp yanında olduğumu söylemeni...
Bütün o kadınları en çok da bir zamanlar şimdi bu duyduklarımı sana yaşatan o kadını unutmanı istiyordum.
Yaşamın bana nasıl bıkkınlık verdiğini bu insanlardanyüreklerine kazınmış tüm bu kötülüklerdentelevizyonda görünce ağladığım savaşlardanyıkımlardanbu yoksulluktanbu ikiyüzlü insanlardan nasıl usandığımı bunları taşıyamayacak denli zayıf olduğumu anlamanı korkarak uyandığım gecelerde anlattıklarımı geçiştirip beni sakinleştireceğine hepsinin doğru olduğunu ama yanımda olduğunu söylemeni istiyordum.
Oysa sen haklıydınbunların hepsini yaşamıştın.Böylesine acı duyarakböyle her şeyimin sana çarpıp zedelenmesine izin vererek yaşayamayacağımı biliyordun.
Evet öğrendim.Şimdi bunca zaman sonra bana ne yapmak istediğini anlayabiliyorum.Söylediklerini yapıyorum bu dünyaya geri döndüm.Artık o hala hatırladıkça beni ürperten dalgalanmaları istemiyorumdakikalarca çalıp açılmayan telefonun sesini ya da makinedeki boğuk cümleleri ne zamandır duymuyorumbana her gün çiçekler gönderen biri varher gün gelen çiçekleri seviyorum dünyanın en güzel kadını olduğumu duymak hoşuma gidiyor
Evet haklıymışsın öğrenmem gereken tek şey buymuş
suyun üstündeki taşlara basarak yürüyüp gitmekiçine girmemek yansıyan görüntülere bakmamak.
Öyle yapıyorum işte her şey düz bir çizgide gidiyor beklenmedik bir şey yokşaşırtacak bir şey yok.O her gün aynı saatte arıyor.Aynı saate çiçekler geliyor armağanlar...Onun tam yanında duruyorum bu ne demek biliyor musun tam yanında durmak?
Bir kadın senin ancak arkanda durabiliyor sevgili.Kocaman görüntünün ardında bir yerde gölgenden seçilemiyor.Başkaları da var mı bunu asla bilemiyorsunbilemedim bence vardı hep vardı ama her keresinde ince söz oyunlarıyla yüzündeki gergin ifadeylegözlerinde yerleşen bıkkınlıklarla beni hep yalanladın.
Şimdi biliyorum;senin tek bir kadınlatek bir müzik parçasıyla mutlu olamayacağını her sabah kalktığında yeni bir heyecan duymazsan mutsuzluktan öleceğini biliyorum.
Bunu sana yaşatmak istedim.Gerçekten istediğim tek şey buydu seni her sabah uyandığında yeniden mutlu etmek.Böylece çılgınca görüntüler eşliğinde ama benle yaşamanı sağlamak.Oysa senin değişimlerine kapılmaktanonları izlemektenonları yorumlamaya çalışmaktan başka bir şey yapamadım ki...
Belki doğru yalan söyledim istediğim tek şeyin senle bu sonsuz maceraya girmek olduğunuher gün yeniden tek bir bakışlatelefonun çalmasıylaküçük bir kağıda yazılmış sözcüklerle kalp atışlarının hızlanmasınıbeklenmedik bir anda tam her şey yoluna girdi derken yerin ayaklarımın altından kayıvermesini bu sonsuz sarsıntıyı istediğimi söylerken yalan söyledim.
Ama beni senden iyi kim anlayabilir?
Belki de aslında hiçbir şey istemiyordum ne istediğimi ne düşündüğümü sözcükler halinde belirginleştiremiyordum bile...Birlikte saatlerce oturduğumuz o ilk gün seni seviyordum ve bunca zaman hep aynı hala aynı seni seviyorum doğrusu bu...
Sürekli bir duvara çarptımsürekli sanki görünmez bir el beni uzakta tutuyordu.Yapmak istediğim hiç bir şeyi yapamadım.Senin istediğin kadın bu nasıl bir şeydi bilmiyordumonu olmaya çalıştımyeter ki o duvar belirmesino görünmez el beni yine itmesin diye senin sevimli küçük kızınsenin küçük ******nsenin dostun evet bunları sende öğrendim.
Birinden delice sevdiğin birinden ayrılmak zorunda olmak ama ayrılırken onu da içinde götürmekiçinde ondan uzaklaştığın her adımda onun içinde büyüdüğünüiçine sığmadığını duymakkurtulmaya çalışmakiçinde tutmaya çalışmakboğulmak bütün bir dünyanınbütün görüntülerinanılarınçocukluk günleriningelecek düşlerininbugünün renklerinin siliniverdiği bir anda yine de ayrılmak zorunda olmak...
Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Eminim biliyorsundur.
İşte şimdi senden ayrıldım.Sanki o ilk ayrılık anında içime sığdırmaya çalışıp başaramadığım şey şimdi sakince duruyor.Zaman zaman kalbimi sıkıştırankarın boşluğundaki o bildik burkulmaya yol açanellerim titreten gözlerimin dolmasını sağlayan o olsa da eskisi gibi değilduruyor.Sanki içimde katılaşan bir ruh...
Bak artık ağlamıyorum.
Kendimi öldüreceğimden korkuyorlardıkendini öldürmek başka nasıl olabilir ki içindeki coşkuyuiçindeki çocukluğu içindeki mutluluğuiçindeki her şeye rağmen kendini verişi öldürmekten başka nasıl olabilir?
Bütün bunların olmadığı bir dünyaya geri döndüm.Hepimizin söylediği gibi hepimizin yaşadığı sürece söylenip durduğu başka şeyler söyleyip yine de onları değil bu katılaşan yüreğinizi bulduğumuz dünyaya geri döndüm.
Belki de tek isteğim birlikte bir şarkı söylemekti... Benim şarkımı basit sıradan sevimli bir şarkı ama söylemedin.
ALINTI....
__________________