Gözlerim gözlerine sığınan kimsesiz bir ölüm kaşların mezar taşımdı.
...Ve yalnızlık en meçhul yalanlarımdı.!.
Bu şehrin bir yerlerinde ağlamaklı bir hüzün vardı loş sokaklarda sevgiye aç yalnız duruşlarım vardı.
Damağımda yarım bir Türküydü yalnızlığım;
Ve sığınmasızdı savunmasızdı sahipsizliklerim.
Ölüm sokaklara sığınan kimsesiz bir kelebekti ve yalanlarım kimsesiz kıyametlerimdi.
ŞİMDİ SEN SÖYLE YAR: YOKLUĞUN KAÇ ASIR?
İlkbahara efeleniyor deli gençliğim yargısız yargılara gebe firari mutsuzluğum.
Şimdi suretsizliğime ağlıyorum.
Gece miyim gündüz müyüm? İşte böyle çehresizim!
Oysa en masum sevdaları işliyorum yüreğime.
aaagahlarda şer işleniyor yargılar cürümlere gitmiyor.
Sabrımı biliyorum gidişlere
Ben bunları vefasızlığından sayıyorum.
Ah yar! Ben ölümü yitirdim; sen ömrünü yitirdin.İlkbaharlara gurbetim karıştı şimdi adresini yitirmiş sokaklar gibiyiz.
Meçhullere de düşer yolumuz iki adım ötede vurulur düşlerimiz.
Şimdi göçmen sevdalarda konaklıyorum turnalara eş terk ediyorum baharları.
Cümleler mecaz takıntılarını giyiniyor üzerine.
Bir lahza olsun düşmüyorsun gözlerimden.
Sürgüleri çekilmiş yüreğimin oysa kılıcım çekilmemiş kınından.
Zapt edilmeyen kale kalmadı zaten bu şehirde!
Ah yar! İki çıkmaz sokak değil mi adresimiz?
İki yokluk Türküsü bam teline değen bir tını değil mi sevdamız?
Ellerin de terk ediyor seni yüreğin dışarı da bedenin içerde.
Kapattım ben hüzünlere kapımı.
Yaralı baharlar sunamam sana çocuk ellerimden de kirli bu dünya
Yalanlarım kendime günahlarım kendime
çekiyorum ki eza; üstelik bir faniden ibaret bu dünya.
Yatıyorum boylu boyunca toprağa ecelim soluklanıyor yanımda.
Gece düşüyor içime şubat doluyor ceplerime sığınmalarım çoğalıyor kendime
Tutma artık sen de ellerimi; çocuk ellerimden de kirli bu dünya