31 Mart Ayaklanması (1909)

İttihat ve Terakkiye karşı kurulan Ahrar Partisi ileri gelenlerinden Hasan Fehmi'nin öldürülmesi ülkedeki fikir çatışmalarını silahlı eylemlere dönüştürmüştür.
Ahrarcıların İttihatçılarla hesaplaşmaları olarak görülen ayaklanma, eski yönetime dönülmesi amacıyla yürütülen gerici bir harekettir. 31 Mart Ayaklanması'nın yayılması üzerine İttihatçı subaylardan oluşan Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Hareket Ordusu, Selanik'ten gelerek ayaklanmayı bastırmıştır. Bu ordunun kurmay başkanlığını ise Kolağası Mustafa Kemal yapmıştır. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra ayaklanmacıları gizlice desteklediği iddia edilen II. Abdülhamit, İttihatçı-larca tahttan İndirilmiş ve yerine V. Mehmet Reşad getirilmiştir. Böylece İttihat ve Terakki Partisi'nin yönetimdeki egemenliği de başlamıştır.

II. Meşrutiyet döneminde, 31 Mart Ayaklanması'nın bastırılmasından sonra İttihatçılar anayasada birtakım değişiklikler yapmışlardır. Hükümetin padişaha karşı sorumlu tutulmasından vazgeçilerek meclise karşı sorumlu tutulmuştur. Yasama (kanun çıkarma) organının bağımsız olması kararlaştırılmış, dolayısıyla padişahın yetkileri sınırlandırılmıştır.
ittihat ve Terakki Partisi'nin ölçüsüz siyasetine karşı 1911'de Hürriyet ve İtilaf Partisi kurulmuş ve yoğun bir muhalefet dönemi başlamıştır. Bu süreç içinde 1912'de İttihat ve Terakki muhalifi Halaskar Zabıtan Grubu güçlenmiş ve kısa bir süre için İttihat ve Terakki'yi iktidar koltuğundan indirmiştir. Ancak 23 Ocak 1913'de Bab-ı Ali Baskınını düzenleyen İttihatçılar kanlı bir darbe ile tekrar ülke yönetimine sahip olmuşlardır. Bab-ı Ali Baskını, İttihatçıların yönetimdeki mutlak egemenliğini sağlamıştır. Bundan sonra Almanya'ya dayalı dış politika netleşmiş ve Osmanlı Devleti I. Dünya Sa-vaşı'na sokulmuştur.

Osmanlı Devleti bu yüzyılın başlarında Trablus-garp'ta, Balkanlar'da ve Ortadoğu'da uzun yıllar sürecek ve hüsranla sonuçlanacak savaşlar dizisine atılıyordu.