Tam da alıştığını düşündüğünde, biri anar o’nu ansızın.
Ve yeniden öldürmeye başlar seni onun adını duyduğun an, sızın…
Yalnızca ‘sol’ anahtarı olanlar mı kalp çalabilir?
...Seviyorum anlıyor musun?
...Kırgınım.
Gidişin değil, kırılmışlığım batıyor avuçlarıma.
Üzgünüm,
‘Biraz daha kal’ diyemediğim için sana.
Yalnızım, anlayabiliyor musun korunmasızlığımı?
Ve hissedebilir misin hiç sarılmadan savunmasızlığımı?
Ö(z)lüyorum sadece,
Aldırma…
Yüzsüzdüm…
Milyonlarca yüz arasından yüzünü süzdüm yüzüme.
Gittin ya kim bilir,
Tüm aynalarda bu yüzden yüzüm, anlamsız bir hüzündür belki de…
Kimse anlamıyor beni.
Aşklar gibi elvedalar da hayatın bir parçasıdır, diyorlar.
Her ayrılığın bir merhabaya gebe kaldığını anlatıyorlar.
Seviyorum işte ulan,
Tükürmekle söner mi hiç can yangını?
Anlayın işte artık,
İçsel bir olay bu ve bu yüzden gözden çok iç sel.
Yalnız’ca kalbim kırık...
Gitti de kıyamet mi koptu sanki, üzülme diyorlar.
Benim çocuklarımın cennetini de götürdü ayakları altında diyorum.
Anlamıyorlar…
(Alıntı)