"Annem Erzincanlı, ağa kızı. Babam mekteb-i hukuk mezunu. Babam bir sebeple Erzincan’a gidiyor, annemi görüyor ve on üç yaşında annemi nikahlıyor. Hayatın kirli taraflarıyla karşılaşmadım. Zengin bir ailenin el bebek gül bebek, şımarık bir piçi olarak büyüdüm.
Muazzam bir kütüphanede emeklemeye başladım ben. Ancak kitaplarda anlatılan şeylerle, mahallede anlatılanların birbirine benzemediğini gördüm. Ünzile odur işte. Köyün son çitine gitmeye korkar, çünkü dünyanın orada bittiğine inanır. Sekiz yaşındayken çok azıp kudurduğum için, onunla konuşayım, uslu durayım diye bir kuzu almışlardı. Kuzuma ‘mido’ diye bir isim koydum. ‘Şarkısız canlı mı olur’ deyip kuzuma bir de şarkı yaptım. ‘Mido güzel kuzu / Annesinin yavrusu’ diye. İlk böyle başladı diyebilirim söz yazma ve beste yapmam.
Çocukken sekiz kere boğuldum. Suni teneffüsle kurtuldum. Çünkü ben Trabzon’dan Sivastopol’a gitmek istiyordum yüzerek.
Liseyi bitirene kadar Trabzon’daydım. Karadeniz’de denize gündüz girmez, gece girer mahalle kızları. Elbiseleriyle girerler, el ele tutuşarak, şarkı söyleyerek, dönerek serinlerler. Fazla da açılmazlar. Sonra langoz dediğimiz su anaforları olur suda. Kızlardan biri bu langoza ayak baş parmağını kaptırdımı, o halka döne döne bütün kızları içine alır. Bırakmaz asla. Sonra da dışarıya japon feneri gibi çıkarlar. Boğulduktan sonra . Seksten hoşlanıyorum ama öyle şartlarım var ki yerine gelemez. Bana göre adam hiç kaka yapmayacak. O yüzden ayrı evlerde oturmak en iyisi. Kadına kulaktan girilir, aşağıdan değil. Hormonlar seçiyor birbirini. Sadece erkek kadını değil, erkeği de seçiyor erkek. Kadın kocasını kıskanmıyor çoğu zaman, öteki kadını kıskanıyor. Erkek de öbür erkeği. Erkek umumi kadınlara, başka erkeklerin çükleriyle buluşmak için gidiyor. Eşcinsel tarafı yolluyor onu oraya. O kadar da önemli değil seks. Tek başına da yapılabilen bir şey. Ev benim için yatak ve mutfak, o kadar. Evim, damım, yuvam gibi bir şey yok bende. Kızlarımı tiyatro kulislerinde, dekor sandıkları üzerinde büyüttüm.
Deli sıfatını ben taktım kendime. Tabii ben o deliyi biraz da veli anlamında söylüyorum. Veli, yunus. Yunus kadar da iyi bir şairim. Şarkı sözü yazabilmek için aruz ve hece bilmek, en önemlisi de dünya literatürünü okumak lazım. İki şiir kitabı çıkardım. Birincisinin ismi ‘Senin İçin Sana Değil’di. ikincisinin ismi, ‘Şiir Şimdi.’ BEN BİREY DEĞİLİM . BEN KALABALIK BİR NESNEYİM BEN TEK BAŞIMA RADYOYUM , TELEVİZYONUM , KONSERİM , ORKESTRAYIM ; her şeyim. Türkiye’nin ilk anarşist kızıyım ben. İlk çiçek kızıyım. İlk hippisiyim. Ben amazon kadınıyım. Türkiye’de kadının bilinçaltıyım."
Aysel Gürel
Düş kurma balkonlarım var benim.
Gelin kahve içeriz.
Uyumadan derhal!
Bir ara İzlanda'ya gidebilmek umudu ile yaşamalı.
Bir adam bir kadını severken "Kaburgamın altın parçası" der mi yahu?
Bir kadının dişlerindeki elma kokusunu hissedebilir mi?
Böyle adamlar dünyaya ben varken gelselerdi ya Allah'ım. Şimdilerde ince ruh dediğimde gülüyor hepsi.
payLaşımların çok güzel @ile yüreğine sağLık..
Şu anda 3 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 3 misafir)