Bugün Eflatun ile beraber Sokrates'in savunmasını dinledik bir kez daha. Dinleme işini yaparken tombul ellerim ve yamuk yumuk kesilmiş tırnaklarım eşlik ettiler. Henüz yeni yeni tırnaklarımı kesmeyi başarabilen bir kız çocuğuyum ben. Bakım nedir pek bilmem. Bildiğim tek şey kitaplardaki zeki adamları sevmek. Sokrates ölürken adadığı horozu hatırlatmasaydı hepimize belki daha az hüzünlü olurdu her şey.
Anneeee çokemel istiyorumm.
10.07.2014
İlk tarihli yazım olsun bu.
Merhaba Fahriye Ablalar ve Fahriye Abla seven adamlar.
Otuzunu geçmiş bir kadın ile Sait Faik konuşarak bütün Adana'yı umarsızca gezdim bugün. Eveeet! bugün kütüphane günümüzdü. On beş gün ne çabuk geçti yahu. Selim İleri'yi yarım bıraktım. Verirken arkamdan ağlayan cümlelerin sesini duydum da aldırış etmedim. İlla tabaktaki yemek mi ağlıcak? Kitapları teslim ettiğimiz adam konuşamıyor. Merhaba dediğimde aldığım en sıcak Merhaba'yı diyor ama. İlk tanıştığımız da konuşamadığını belirtmeye çalışırken ; Haklısın kütüphanede konuşulmaz zaten demiştim. Gülmüştük. Bugün yoktu. Pişti oynayan bir adamı koymuşlar oraya. Bazı adamlar kitaplara yakışıyor.Hepsi yakışmıyor. Buralarda da var yakışan adamlardan. Teyzemle sohbet ederek başka bir kitapçıya yol alırken, Çok sıcak deyip çantasının içine doğru üfledi. Bizimkiler de bunalmıştır orada. Böyle bir kadın sevilmez de ne yapılır size soruyorum? Kitaplar hediye eden kadınlar hep yaşasın kitaplara yakışan adamlar da upuzun ömürlü olsun. Kütüphane yolunda eşlik edecek kitap kokulu insanlar bulmak umuduyla.
Hoş kalın.
Hayranlığın fotoğrafını buldum.
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)