(1609 - 1640)
17. yüzyılda Osmanlı'da yaşamış Müslüman Türk bilgini. XVII.yüzyılda yaşamış Hezarfen Ahmet Çelebi, 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Murat IV. zamanında uçma tasarısını gerçekleştirmiştir. Geniş bilgisinden dolayı halk arasında "binfenli" anlamına gelen "Hezarfen" lakabıyla anılmıştır.
İlk uçma denemelerinde, 10. yüzyıl Müslüman Türk alimlerinden İsmail Cevheri'den ilham almıştır. Cevheri'nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı'nda deneyler yapmıştır. Ayrıca, Leonardo Da Vinci'nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan İsmail Cevheri'den ilham aldığı sanılmaktadır
"İlk uçan adam" Hezarfen Ahmet Çelebi, çağından yüzyıllarca önce aynı düşünceyi gerçekleştirmeye çalışmış İmam Cevheri adlı bir başka Türk bilginini örnek alarak, bugünkü hava taşıtlarının ilkel şeklini gerçekleştirmiştir.
Hezarfen Ahmet Çelebi ,Cevheri'nin başarısızlıkla sonuçlanan deneyi üzerinde uzun süre düşünmüş, özellikle hava akımları ve kuşların uçuşunu inceleyerek kendi çalışmalarını onun bıraktığı yerden alıp geliştirmiştir.
Lodos bir havada Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak Usküdar'da Doğancılar'a inen Hezarfen Ahmet Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer simalarından birisidir. Bu uçuş hakkındaki belgeler maalesef şimdiye kadar sadece Evliya Çelebi'nin büyük Seyahatname'sindeki ifadesinden ibarettir.
Tarihi uçuştan önce kanatlarının dayanıklılık derecesini saptamak üzere Okmeydanı'nda deneyler yapmış ve bir sabah kıyılarda biriken İstanbul halkının gözleri önünde, Galata kulesinden kendisini boşluğa bırakmış, rüzgardan faydalanarak yani uçarak Boğazı aşmış ve Üsküdar semtinde Doğancılar Meydanı'na inmiştir.
Sarayburnu'nda Sinanpaşa köşkünde bu durumu seyreden ve deneyin başarıyla sonuçlandığını gören Murat IV., Ahmet Çelebi'yle önce yakından ilgilenip, hatta Evliya Çelebi'ye göre "bir kese de altınla" sevindirdikten sonra, "Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelür, böyle kimselerin bakaası caiz değil" diyerek, bu derece bilgili ve becerikli bir adamı Cezayir'e sürgün etmiştir. Hezarfen Ahmet Çelebi Cezayir'de ölmüştür...