Beklemek,
Şimdi hiç duymayan birine,
Dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız.
Sıradan bir günde sıradan olmayan bir his ile başlar aslında her insanın hikayesi.. Üzerine milyonlarca kelimeyle tüketilene dek devam eder.. Kah gülüp kah ağlamak değildir aslında bu hikaye.. Ne yaşadığınız yada neden yaşattıkları hiç değildir.. Hikayenin özünde sizin kendinize yaşattığınız, yaşatamadıklarınızdır.. Başkalarını bırakın..! Siz neyi yaşamak istiyorsunuz..!
Geride bırakılmış hissi; tuhaf çok tuhaf..
Gözleriniz yanıyor, kalbiniz sanki burnunuzda atıyor gibi sızlıyor.. Ürperiyorsunuz.. Vucudunuzda bulunan her tüye kadar hareket ediyor hücreleriniz..
Başınız, başınız hep dumanlı oluyor..
Hani takılma derler ya takılmıyorsunuz sadece nedenini düşünyorsunuz..
Neden bunlar bana yapıldı
Neden farklı olamadı
Herkes çok şanslı iken neden olmadı ben o şansı hak etmiyormuyum?
Mutluluk suç mu?
Neden düşler hep rüyalarda?
Uçuşan toz zerrecikleri kadar bile mutlu olamamışken onca zaman neden..
Zihnimdeki herşeyi öldürmüş, katilini hapsedip huzurla uyuyacakken hala nefes çekimi kadar yakın, sıcaklığı ensemde..
Çok yakında, uzansam erişecek gibiyim ama milyarlarca yılın içine hapsolmuş bir silüette..
Neden herşey bu kadar film karesi edasında..
Karmaşık olan hayatın kendisi değil, karışıklığa neden olan anlamsız hayaller...
Hayatın tek suçu; susmak!
Hayatta tek suçum; hayal edebilmek..
Bu yazıda ki saçma olan herşey çok ama çok anlamsız, sapanıylada saçmasıylada duygusuzca yazılmış her satırı işte anlamsız, çok anlamsız..
Pişmanlık olabilecek her şekilde ve büyüklükte ortaya çıkar.
Bazıları küçüktür mesela, iyi bir amaçla kötü birşey yapmamız gibi. Bazıları büyüktür, bir arkadaşımızı düş kırıklığına uğratmamız gibi. Bazılarımız doğru tercihleri yaparak pişmanlığın acılarından kurtulur. Bazılarımızın pişmanlık duymaya zamanı yoktur, çünkü umut içinde geleceğe bakarız.
Bazen geçmişle hesaplaşmak için savaşmamız gerekir.
Ve bazen de kendimizi değiştireceğimizi söyleyerek pişmanlığımızı gömmemiz gerekir, ama en büyük pişmanlıklarımız yapmış olduğumuz şeyler için değil, yapmamış olduğumuz şeyler içindir.
Değer verdiğimiz birini kurtarabilecek olan, ama söylemediğimiz şeyler için.
Özellikle de önlerinde kapkara bir fırtınanın patlak vereceğini görebildiğimizde.
Bazen aşk gider. Ve sen yıllardır içinde yaşadığın yürekten, valizler dolusu anılarla kendi yalnızlığına taşınırsın
Bakmayın insanların 'beni çok sevecek birini arıyorum' demesine. Büyük bir sevgiye maruz kalınca hepsi kaçacak delik arıyor...
Hiç konuşmazsın kimi zaman… Yüreğinde, fısıltılara karışan dualar vardır..
Ve bir kişiyi düşleyerek dinlediğin şarkılar vardır..
Ve çıktığın her yolculukta yanındaki koltukta olmasını istediğin bir kişi vardır…
Ve çekerse hayat ayrılığın pimini,
Anlarsın ki içinde, patlamaya hazır bir yalnızlık vardır..
Büyük olmak ne cüsse işi, ne de madde… Karıncada filden öte hüner vardır.
Şu anda 19 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 19 misafir)