inan bende bilmiyorum..lakin google yazınca bişeyler tedarik ettim senin için
"Aşk, imkansız olanı ümit etmektir. Şöyle ki: Biz âşık olduğumuzu düşündüğümüz insana, ne kadar olumlu sıfat varsa farkına varmadan yükleriz. O insanın bizim bir parçamız olmasını ve sadece bizi mutlu edecek işlere sahip olmasını isteriz. Bizi terk ettiğinde bile, bizi aşağıladığında bile bundan gizli bir mutluluk duyarız. Öyle bir şeydir ki aşk, sizin ruhunuzu olduğu gibi tutkunuzun emrine vermenizdir, zekânın, tutkunun bir kölesi olmasıdır. Artık nesnellik, sağduyu bitmiştir. Aşk olağan bir duygudur, sıradan bir duygu değildir. Olağandır çünkü her insan aşkı yaşar. Sıradan bir duygu da değildir; çünkü sık yaşanmaz. Gerçek aşk ise yaşadığınız bütün öteki düşüncelerin üstüne çıkar ve sizi kendi amaçları doğrultusunda yönlendirir ki, bu yolun sonunda bazen ölüm ya da başka birini öldürmek bile olabilir. Aşk, hayatı sıradanlıktan kurtaran duyguların en önemlisidir. Aşk, bir delilik halidir. Çünkü aklın devreden çıktığı, tümüyle o tutkunun emrine girildiği bir haldir."
AYFER TUNÇ
BİZİ RUHEN YÜKSELTİR
"Aşk bir ajitasyon halidir, sıra dışı bir süreçtir, ama sorun şu ki, sürekli ajite bir halde yaşayamayız. Dolayısıyla aşk önünde sonunda biter. Hayatımızda aşk olduğu zaman ruhen yükseliriz, dolayısıyla bu ajite halin uzun sürmesini, kimyamızda yarattığı değişikliklerin verdiği hazları daha çok tatmayı isteriz. İstediğimiz şey bir kavram olarak aşk değil, bu ajite halin yarattığı değişimleri tekrar yaşamaktır. Sorun çoğunlukla aşkta değil, bitişindedir üstelik. Büyük sarsıntıların izdüşümleri de kuvvetli olur, bu nedenle derin yaralarla biten aşkların hikayesi kuvvetlidir."
BUKET UZUNER
HAYAT İKSİRİDİR
"Aşk, ona inanan beynin, kendi bedenine ve ruhuna verdiği yüksek dozda mutluluk armağanıdır! Aşk, dünyada en çok kullanılan kelime, en çok arzulanan mutluluk, en çok kıskanılan duygu, en çok düşlenen rüya, en çok satan konu ve en az bulunan hayat iksiridir. Tıpkı mutluluk gibi aşk da kadınlar ve erkekler için farklı anlamları taşıyabilir. Aşkın birçok çeşidi var. Aralarında büyük yaş farkı olan çiftlerin aşk anlayışıyla, hesapsız iki gencin aşkı arasında kilometrelerce mesafe vardır. Bana gelince, çevremde, diplomalar, mesleki ödüller veya mal mülkle zenginleşmiş, artık 40-50 yaşlarına gelmiş ama hâlâ gururlanarak 'Hiç âşık olmadım!' diyen birini her duyduğumda, hiç kahkaha atmamış, hiç ağlamamış çorak bir ruhla karşı karşıya olduğumu düşünür, acırım. Biliyorsunuz, acımak aşağılayıcı duygudur. Bu, aşkı zayıflık, düşkünlük gören iktidar düşkünü kişiye yönelik bir duygudur. Şu hayata gelip de bir kez bile âşık olmadan gitmek bir duygu kabızlığıdır! Dikkat ederseniz, gururlanarak aşkı hiç tatmamış olanların işleri de bereketsiz, lezzetsiz oluyor. Aşkın sınıfı, gücü, ırkı, parası, pulu yoktur. Olduğunda aşk değildir zaten."
MARİO LEVİ
İNSANA KENDİNİ ANLAMA İMKANI VERİR
"Aşkın en inandırıcı halleri kendinden geçme halleri galiba. İçinizde, çok derinlerinizde, adını bile koyamadığınız bir şeyler sarsılmaktadır. Hasarları büyük bir deprem... Sarsıntıyı yaşamayı bilenler için tabii, göze alabilenler için... Çünkü herkes âşık olma becerisine sahip değildir. İşin içine 'hastalıklı' bir takıntı da karışıyor mu? Birçok insan bunun mümkün olduğunu söylüyor. Bence sadece mümkün değil, olması gereken de aynı zamanda. Çünkü her aşk insana kendini daha çok deşme, dolayısıyla da anlama imkanı verir."
NAZLI ERAY
ÖLÜMÜ BİLE UNUTMAKTIR!
"Aşk- ilk başta bir elektriklenme, sanki bir fişe takılış; iki insanın ruh haritasının birbiri üstüne bastırılması ve ortak sokaklar, ortak köşeler, ortak duygu ve düşünceler bulunması... Aşk- bir özlem, her an onu görmek istemek, tuhaf bir biçimde yüzünü hatırlayamamak; sanki ateşli bir hastalık, sonsuz bir heyecan, bir mutluluk... Mantığın insanın ayaklarının altından kayıp, gitmesi. Belki de en heyecan verici yanı bu! Mantıksız ve yarı kör dolaşabilmek. Arzulamak... Bütün köşe başların anlam kazanması, tüm saatlerin birden çok önemli olması ve sonra zamanın birdenbire silinivermesi... Aşk, en güzel şarkıların kaynağı, bütün siyah- beyaz eski aşk filmi posterlerindeki o unutulmaz bakışlar, şiirlerin dizelerinde oynaşan yakamoz... Kadehteki deniz kuşu. Bence aşk dünyadaki en heyecan veren şeylerden biri. Bir an için içinde ne olduğunu anlayamamak, pusulayı şaşırmak, her şeyini ona vermek istemek. Coşku, mutluluk, ölümü bile unutmak! İşte aşk bence bu."
ESMAHAN AYKOL
AŞKA ÂŞIK OLMALI
"Aşk bir bakış. Bir an. Sonrasındaki anları, bazen yılları, o gözlerde o bakışı bir kez daha görebilmek için yaşıyoruz. Umuyor da umuyoruz. Pardon ama her seferinde de hüsrana uğruyoruz. Çünkü nehir akar; gözler, o malum andan sonra hep başka başka bakar. Görüyorsunuz, ben değilim bu konuda konuşacak kişi. Oysa kahramanım Kati Hirşel, aşka âşık biri. Üstelik hiç vazgeçmeden, küsmeden, kalbindeki burukluğa yenilmeden arıyor aşkı. 'Sevgilim yok ama inancım var. İlla ki dünya üzerindeki 3,5 milyar erkeğin birinden biri benim ruhdaşımdır' diyor. Buyurun işte, sihirli bir sözcük: İnanç. Her şeyde olduğu gibi aşkı bulmak için de, yaşamak için de önce ona inanmak gerekiyor. Schopenhauer'in 200 yıl kadar önce ortaya attığı gibi, cinsel aşkın 'üreme iradesi'nden kaynaklandığına; giderek, bize aşkın büyüklüğü, ölümsüzlüğü, olmazsa olmazlığı safsatalarını dayatanın kültürel hegemonyanın ta kendisi olduğuna inanıyorum. Bu manada, aşkın 'akıl tutulması' mı 'tutku' mu olduğu da aşkın nesnesinin ne olduğu da tali kalıyor. Önemli olan aşka âşık olmak ve mümkünse âşık kalmak. Dedim ya, tanrılar öyle buyuruyor."
İNCİ ARAL
AŞK, BİR MÜCADELEDİR
"Aşkı büyüten engellerdir. Ulaşılmazlık, uzaklık ve yoluna çıkan engeller. Bütün aşk hikayeleri, iç ve dış engellerin çeşitlenerek anlatılmasıyla yol alır. İki sevgilinin birbirine kavuşmasına kadar geçen sürede yaşanan terslikleri, aksaklıkları, güçlükleri anlatır romanlar, oyunlar, destan ve mitler. Çünkü aşk bir mücadeledir. Bir yandan bize eşsiz mutluluk anları sunarak sonsuzluğu vaat eder. Öte yandan hiçbir garanti vermez. Arzu ve özlemlerimizin yaratıcısı ve önümüzdeki geleceğin belirleyicisidir ama bu doğrudan bizim istemimize bağlı değildir. Aşk, güçlü bir duygudur ama çok da risklidir. Hem çok sağlam hem de o kadar kırılgandır."
Ben bir şair olsaydım eğer:
Cümle cümle vururdum seni.
Her noktasında dururdu kalbin.
Ben bir şair olsaydım eğer:
Öyle bir şiir yazardımki sana .
Harflerine asardın kendini. ....
Vakit şimdi susmak vaktidir Bir Eylül akşamı, üstelik tepende bulutlar varken, yağmurlar da gözlerin gibi, her an inmek için bahanesini ararken toprağa ve iyilerin kazanmadığı ve hiç kazanamayacağı tuhaf bir dünyada yaşarken, yorma hislerini, gülüşlerini ve düşlerini daha fazla.
Hatalar,yanlışlar, ihmaller
karşısında, "susma" hakkını
kullananlar;
dünyanın ekseni yan yattığında
"kusma" hakkını mı kullanacaklar?
suskun görünsem de, fırtınalı ve mağrurdum. bir mızrak gibi, aynada hep dik durdum. ben sana hiç bir gün laf getirmedim, leke sürmedim. kalbimi çok yordum, ben hayatım boyunca, en çok kendimi sordum! benim hiç sevgilim olmadı ne bir yuva kurdum, ne bir gün şansım güldü. kimi yürekten sevdiysem, yüreğini başkasına böldü bir muhabbet kuşum vardı, o da yalnızlıktan öldü benim hiç hayalim olmadı ne seni rahat ettirdim, ne kendim ettim rahat. bir mutluluk fotoğrafi bile çektirmedi bu hayat!
Şu anda 23 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 23 misafir)