Bir gün
Çok bunalırsan
Denizin dibinde
Yosunlara takılmış gibi Soluksuz...
Sakın unutma gökyüzüne bakmayı
Gökyüzü senindir
Gökyüzü herkesindir
Zülfü Livaneli
Bir gün
Çok bunalırsan
Denizin dibinde
Yosunlara takılmış gibi Soluksuz...
Sakın unutma gökyüzüne bakmayı
Gökyüzü senindir
Gökyüzü herkesindir
Zülfü Livaneli
BENİM YANIMDA DEGİLSİN FAKAT HEP AKLIMDASIN Canım Acıyor Her nefes aLışımda... CiğerLerime özLemini çekiyorum..! Her sigara yakışımda... Hasretinin kor ateşinde bende yanıyorum... ... AnLa artık; Sensiz gecen her bir anda..! GözLerindeki ışıktan yoksun her karanLıkta... Yüreğim sızLı__yor içten~içe v£ canım acıyor... DuvarLar pembe düşLerime eL koymuşsa... YaLnızlık son restini çekip kaLbimi rehin aLmışsa... Sana koşan ayakLarıma kör zincirLer vuruLmuşsa... AnLa işte...; BEN HER GECE ÖLÜYORUM Düşündükçe yokLuğunu, andıkça..
Bana hak ver…
Biriktirdiğim hevesler, unuttuğum umutlar, buruk bir mazi, eskimiş anılar, bir belirsiz gelecek ve sorgulamalarım, yüküm ağır anlayacağınız… Bu ağır yükle daha ne kadar sürüklenebilirim, bilmiyorum. Konuşuyorum duyan olmuyor, susuyorum kimse anlamıyor…
Hayatı yaşar gibi yaptım, kazanamadım, yaşamıyor gibi oynadım, kaçamadım… Oyunun kurallarına uysam da uymasam da kaybettim… Ummadık, küçücük ellere düştüm yaralandım, bu da yetmez gibi karalandım, inandıkça paralandım. Her bir yüz aynıydı, hepsi de iyi oyunculardı, bunaldım. Dostlar düşmanlarımın arkasına saklanmışlardı, ulaşamadım, herkesi insan sanıp saçmaladım.
En son bırakıp giden, seni en çok sevendi, boş ver, seni seviyorum diyene inanma yol ver. Aynaya baktım, benimle alakasız bir adam, bu hayat artık çok bayat, yırttım bütün resimleri, unuttum bütün isimleri, canım sıkkın bugün, herkesi kırabilirim, bana hak ver.
“Varlığın aynası nedir?
yokluk!!
Ahmak degilsen, yoklugu ihtiyar et.
Varlık yoklukta görülebilir. Zenginler, yoksula cömertlik edebilirler.
Ekmegin saf aynası açtır; kav da çakmak tasının aynasıdır.
Bir yerde yokluk ve noksan oldu mu… bu, bütün sanatların güzelligine aynadır.”
Mevlana
Yokluğuna sarılır yine de severim seni.
Bakma öyle mutlu görüldüğüme, içim paramparça kimse anlamıyor, anlamaz. Belki de beni tek anlayan sen olduğun için hep seni arar oldum. Görmek isteyip bir türlü göremediğim o yüzün,gülüşün. Yazmakta iyi gelmiyor artık, diğer her şey gibi.
Tam böyle her şey tamam diyorsun, benim hayatım artık iki kişilik diyorsun ve iki kişilik düşünmeye başlıyorsun ama sonra ne oluyor biliyor musun? Gidiyor. Böyle dıral dedenin düdügü gibi kalıyorsun. Şimdi o gidiyor ya. İkiden bir çıkınca ne kalır bir kalır degil mi? Öyle degilmiş işte, yarım kalıyormuşsun..
"Ben de herkes gibi günlük sevinçlerin, heyecanların akışına kapılıp gidemez miyim? Neden olaylar benim üzerimde silinmez izler bırakıyor?"
“Kafamda, hiçbir şeyle değişmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeyden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış bir kedi gibi kendimi zavallı hissediyorum.”
Şu anda 39 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 39 misafir)