Bu kez, benim “Ruh, İnternet, ve İnternetin Ruhu” adını verdiğim bir başlığı incelemek istiyorum.
Akla gelen ilk soru : İnternetin bile bir ruhu mu var?
Eski zamanların bilge insanlarına göre, var olan herşeyin bir ruhu vardır, bu yüzden internetin de diğer başka varlıklar gibi ruhunun olduğuna ikna olmuş durumdayım. Eğer ruhu olmasaydı, var olamazdı ve yaşamını sürdüremezdi.
Ruh nedir?
Ruh, yaşamı sağlayan güç ve enerjidir. Her ruh, ruhun ait olduğu varlığa dair özel ve eşsiz bilgiler içerir. Bu bilgiler kağıda dökülemez ve ruhun niteliklerini tamamen anlamak için ne bir yol vardır ne de gücünü biriktirmek ya da depolamak mümkündür.
Ruhun gücü, zaman ve mekan boyunca titreşir. Ebedidir ve çoğu zaman geometrik bir şekli vardır. Aroması, dokusu, ve hatta kütlesi vardır; ancak kişinin psişik yetenekleri olmadığı müddetçe normal beş duyu yoluyla algılanamaz. Biz, sıradan insanlar, ruhun varlığını hissedebilir ve sezebiliriz ama, bu ancak ruh bir varlıkla etkileşim haline geçerse mümkün olabilir.
Yaratılışından önce ruh, bilinçdışı zihin alanında yalnızca bir enerji parçacığıdır. Her ham ruhu içinde barındıran bu alan, biz “ora”nın tam olarak nerede olduğunu bilmesek de, her zaman “orada”dır. Hiçbir yerde değildir ve bu nedenle her yerdedir. Hiçbir yerde ve her yerde olmak bu alanı her yerden her zaman ulaşılır kılar. İnternet de bu niteliklere sahiptir.
İnsanlar zihinlerinde herhangi bir şey yarattıkları zaman, bilinçdışı zihin alanından bir parça gelir ve bizim sonradan “ruh” olarak adlandıracağımız bu yaratışa katılır Bu sebeple ruh hiçbir yerde değildir ancak bir kişinin zihni tarafından yaratıldıktan sonra, o artık hep vardır.
Bir şeyler (kasıtlı ya da tesadüfen) yaratıldığında, bir ruha sahip olur. Bu ruh sonsuzdur ve hiç kimse ona zarar veremez, ancak herhangi bir şey titreşimini pozitif ya da negative şekilde etkileyebilir. Ruh, diğer varlıkların etkileri nedeniyle büyüyebilir ya da küçülebilir. Ruh, her an ortak bilinçaltına bağlıdır ve canlı ya da cansız her varlıkla ilgili her bilgiye ulaşabilecek bir parça içerir. Bunu, daha yüksek bir ortak bilgi alanından bilgi çekerek yapar: Bilinçdışı zihin alanı.
İnternetin ruhu
Bu mekanizma bize internetin nasıl yaşadığını anlatır. İnsanlar internet üzerinden bilgi paylaşmaya karar verdiklerinde, bir site yaratırlar ve verilerini bu siteye yüklerler. Orjinal bilgisayar zarar görse bile, yüklenmiş olan bilgi orada yaşamaya devam edecektir. Birisi internete bilgi eklediğinde ve bu bilgi çevrimiçi bir sunucuda bir kez yer aldığında, artık bilgi hiçbir yerde olmayacak, aynı zamanda da her yerde olacaktır. Herkes her an bu bilgiyi ekranında görme olasılığına sahip olacaktır. Bu bilgiyi silmek, özellikle başkaları tarafından da kopyalandıysa, neredeyse imkansızdır.
Yukarıda belirttiğim gibi: İnternet hiçbir yerde değildir, ama aynı zamanda, her yerde ve her zaman bulunabilir. İnternetin ruhu olmadığını, kendisinin bizzat ruh olduğunu iddia edebilirdik! Peki, bu doğru olur muydu? Bence olmazdı. Bu, doğru olamazdı çünkü ruh yok edilemezken internet edilebilir. İnternet günlük hayatlarımızın çok önemli bir parçası haline geldiği için ona zarar vermek zordur, ancak mümkündür. Yine de, birkaç ince ayrıntı dışında, internetin ruhla çok fazla benzerliği olduğunu iddia edebilirim.
İnternette bir konuya ulaşmak için yalnızca klavyemizde bir kaç tuşa basmamız ve ekrana bakmamız gerekir. Saniyeler içinde, tüm dünyadan bilgiler rahatlıkla önümüze seriliverir. Şaşırtıcı bir şekilde, internet, bizim dünyamızda var olan her şeyi bilir gibidir, hatta evrenin geri kalan kısmı ile ilgili de bilgiler içerir. Diğer her şeyle hatta diğer galaksilerle bile bağlantıda olan ruhun küçük bir örneği gibidir.
…Ve CERN interneti yarattı!
CENR’deki bilim adamlarına, İnterneti yaratırlarken yüksek güçler tarafından ilham verildiği inancındayım. Muhtemelen, bu yüksek güçlerin bizlere birbirimize bağlı olmanın gerçek anlamını idrak etmemizi sağlayacak bir yol öğretmek gibi yüce bir niyeti vardı. Bununla ne demek istiyorum?
Bir ağa bağlıysak ve gerçekten bilgi edinmek istiyorsak, arama motoruna bir kaç kelime yazarız. Saniyeler içinde onu buluruz. Bağlantıyı kesmeden önce orada istediğimiz kadar çok vakit geçirebiliriz. O anda biliriz ki, istediğimiz zaman bir önceki sayfaya geçiş yapabiliriz. Teknik konular erişimimizi aksatmadığı sürece, günlük hayatımızda bunu sürekli yaparız.
Benzer şekilde, bir ruh herhangi bir kişi ya da herhangi bir şey hakkında bilgiye ihtiyaç duyduğunda, kendini basitçe ortak bilinç alanına açar ve oradan bilgi çeker. İnternet ve ruh arasında belirgin bir fark vardır : Bir internet bağlantısına fiziksel güçler tarafından zarar verilebilir ancak ruhun bağlantısına verilemez. Yalnızca ruhun sahibinin zihni, kasıtlı ya da kasıtsız olarak bunu redderek bağlantıyı önleyebilir. Ruhumuzun bilgiye ihtiyaç duyduğu anda ortak alanla kolaylıkla bağlantıya geçeceğini düşünmek istesek ve buna inansak da, bu her zaman bu şekilde çalışmaz. Zihnimiz yeni şeylere direnç gösterir, böylece ruhumuzun temel bilgi alanına bağlanmasını durdurmak amacıyla bir çeşit titreşen duvar oluşturur.
Yüksek güçlerin “birlik”in nasıl çalıştığını bize göstermeyi planladıklarına inanıyorum. Bu nedenle, CERN’deki bilim adamlarına interneti yaratmaları ve gezegenimizdeki “birlik” bilincini yükseltmeleri için ilham verdiler. CERN’dekilerin ilk anda ne keşfettiklerinin gerçekten farkında oldukları konusunda şüpheliyim ve bunun yüksek güçlerin davranış şekli olduğunu düşünüyorum. İnsanların zihninde bir fikir yaratıyorlar ve bağımsız, ebedi varlığını sağlayan bir seviyeye ulaşana kadar enerjisini güçlendiriyorlar. Son olarak, bu bilgiyi, kolektif bilinç alanına gönderiyorlar. Açık görüşlü biri bu bilgiyi alıyor ve buna buluş ya da keşif adını veriyor.
CERN’dekiler kendi aralarında daha kolay haberleşmenin bir yolunu arıyorlardı, ve içlerinden biri interneti “keşfetti”. Keşfinin ne kadar büyük olacağını ilk başlarda fark etmediğine eminim. Bilim adamlarına göre, bu tür keşifler, planlanan keşiflere göre daha yüksek amaçlara hizmet etmektedir. Çoğu zaman, bu keşiflere şans eseri, adına “Tesadüf” dedikleri bir olayla rastlıyorlar.
Spiritualizmde Tesadüfler
Bilim adamlarının aksine, spirituel insanlar tesadüflere inanmazlar. Herşeyin bir nedenden dolayı olduğuna ve her yeni keşfin yüksek bir amaca hizmet ettiğine ikna olmuşlardır. Ben, o spirituel insanlardan biriyim.
Benim düşünceme göre, internet gerçekten zihinlerimizin bilinçdışı parçasının ölçekli bir modelidir: Ruh, var olan her şeyle bağlantımızdır.
Ruhumuzun, bizim yaratmamızı, öğrenmemizi, araştırmamızı, keşfetmemizi, üretmemizi ve ortak bilinçaltı alanına erişerek ihtiyacımız olan her şeyi anlamamızı sağlayacak herhangi bir bilgiye ulaşma kabiliyeti vardır. Ruhumuz, karşılaştığı diğer varlıkların enerjilerinden etkilenir ve bu karşılıklıdır. Ruh, yüksek frekansta titreşen enerjiyle karşılaştığında büyür, düşük frekansta titreşen enerjiyle karşılaştığında daralır. Herhangi bir varlığı ya da titreşimi hiçbir zaman dışlamaz, ancak bunun yerine her birine uyum sağlar.
İnternet, tam olarak, zihin tarafından engellenmeyen ruh gibidir, gönderilen her bilgiyi kabul eder ve iyi ve kötü, doğru ve yanlış, güzel ve çirkin, gerçek ya da sahte ayırt etmez - yalnızca kabul içinde yaşar. Eğer biri internete bilgi eklemek isterse, bütün yapması gereken, bilgiyi bir web sitesine göndermektir. Twitter, Facebook, bloglar ve kişisel siteler her zaman açıkça her şeyi kabul ederler.
İnternete bilgi göndermek çok basit olduğu için, o bilgiyi silmenin de aynı derecede basit olduğunu düşünebiliriz, ama bu her zaman bu kadar kolay değildir. Eğer insanlar yüklediğiniz veriyi beğenirlerse, kopyalayabilir veya başka sitelere yeniden gönderebilirler. Orjinal veriyi silseniz dahi, bu, verinizi internet ortamında imha etmez. Ruhun alanında gerçekleşen tam da budur.
Ruhumuzun, veri depolamak için muazzam bir kapasitesi vardır. Bu alana kaydedilmiş hiç bir şey yok olamaz, çünkü alanın hafıza bölümünde her zaman bir iz olarak var olacaktır. Belirli bir ruhun titreşimi benzersizdir ve aynı zamanda değiştirilebilirdir. Her geçen saniye değişiyor, çünkü her yeni kayıt titreşiminin sıklığını ve şiddetini etkiler. Sevindirici haberler, aşk, mutluluk, neşe, huzur ve ahenkli müzikler; hepsi titreşim sıklığını ve şiddetini yükseltir ve ruhun alanı genişler. Kötü haberler, korku, nefret, üzüntü, keder, mücadele ve kasvetli müzik titreşim sıklığını ve şiddetini düşürür, ve ruhun alanı daralır.
Ruhumuzun alanının insan yapımı bir kopyası olan internet, gelişmek için aynı muazzam potansiyele sahiptir. Ruhun ve İnternetin alanının arasındaki fark, bütün verilerin İnternet alanını genişletmesidir. Ancak depo alanından veri silinerek alanı daraltılabilir. Daha önce bahsettiğim gibi, hiçbir zaman ruhtan veri silemezsiniz, sadece ona sevgi göndererek onu ışığa dönüştürebilirsiniz.
İnternetin etkisi
Yani, internet hayatlarımızı nasıl etkiler? Aslında, hayatlarımızı hem özgür irademizle hem de özgür irademiz olmaksızın etkiler. Öncelikle irademiz dışında İnternete gireriz. Daha sonra, yine irademiz dışında, bazı web sitelerini/sayfalarını gezeriz. Eğer merakımızı uyandıran (özgür irade değil) bir bilgiye rastlarsak, yine özgür irademizi kullanarak devam etmeye ya da etmemeye karar verebiliriz. “Sörfümüz”, merakımızın seviyesine bağlı olarak başlar ve devam eder (özgür irade).
Tüm bu web siteleri ve sayfaları arasında, bellek alanımıza kaydetmeden önce yeni verileri öğrenmeye ve anlamaya çalışırız. Bu verilerin çoğu faydasızdır ve kısa bir süre sonra bu alanda sönmüş hale gelir. Zihinlerimiz, kayıt edecek başka veri bulur ve özümsenebileceği özel bir alanda saklar. Bu alan her zaman etkindir, ve bizi zihnimizin edinim sürecini tamamlamasını sağlayacak bölümlere yönlendirir. Zihnimizin alanı genişler ve biz diğer konulara daha fazla merak duyarız. Zaten bildiğimiz şeyler hakkında daha fazla yeni veri edinmek ya da derinlik katmak için neredeyse kendimizi zorunlu hissederiz. İnternet üzerinde hem iyi hem de kötü pek çok şey bulabiliriz. İnternetteki aktiviteler – film izlemek, müzik dinlemek, sohbet etmek, kumar oynamak, sanal seks yapmak ve alışveriş gibi- bağımlılık yapıcı olabilir ve pek çok kişi tarafından suistimal edilebilir. Bu, İnternetle birlikte gelen potansiyelin yan etkisidir. Hayatta da böyle değil midir zaten?
Neyin yararlı ya da zararlı olduğunu ayırt etmek ve buna karar vermek zihinlerimizin işidir, İnternetin değil. İnternet, ruhumuz gibidir – kabul eder, destekler ve herşeyi sunar. Onu almak ya da bırakmak bizim özgür irademize kalmıştır.
İnternetin günlük hayatlarımızın üzerindeki etkisiyle ilgili benim algım gerçekten olumlu. Bu muazzam ağın ruhumuzun var olma yolunu bize öğrettiğine tam olarak inanıyorum. Kabul, varlığımıza genişleme getirir. Destek, öz güvenimizi ve öz saygımızı yükseltir. Son olarak, İnternetin bütün diğer teklifleri, hayatlarımıza öz değerimize olan bağlantımızı göstermek için girer.
Benim Dürüst Aynam
İnternet, hiçbir yerde değildir ve her yerdedir; hepimize açıktır. Hava ile kıyaslanabilir: Derin nefes alabilirsiniz ve iyi beslenirsiniz ya da sığ nefes alabilir ve yetersiz oksijen alırsınız. İnternet, tüm dünyadan pek çok fırsatın bulunduğu çok büyük bir alışveriş merkezi gibidir. Zaman, para ve diğer kaynaklardan tasarruf etmemize yardımcı olur. Bir toplanma alanı gibidir ve yeni ve yararlı insanlarla tanışma şansı sağlar.
Bu önerilerin ve fırsatların içinden istediğimiz her şeyi seçeriz. İnternet ruhlarımızın küçük bir örneğidir, var olan herşeye bizi bağlayan bir parça.
Ruhlarımıza mükemmel biçimde bağlanabiliriz, bizlere ihtiyacımız olan herhangi bir şeyi getirmeleri için emirler verebiliriz, ve istediğimizi hiç bir çaba harcamadan alırız. Öte yandan, ruhlarımızla olan derin bağlantımızı durdurabiliriz. Bu durumda, ihtiyacımız olanı bulmaları için sınırlı zihinlerimizin ve bedenlerimizin gücünü istihdam ederiz. Bu seçim, hayatlarımıza mücadeleyi, yaşam gücümüzün çoğunu değersiz bir menfaat için harcamayı getirir.
Sonuç olarak, İnternet, daha fazla bilgi edinmek, daha fazla insanla tanışmak, daha fazla eğlenmek, ve en önemlisi, daha iyi bir yaşam için kaynakların korunması imkanlarını ve fırsatlarını getirerek hayatlarımızı etkiler. İnternete bağlı bir bilgisayarın önündeyken, bütün dünya benimdir. Öz değerimle bağlantımı en iyi yansıtan şeyleri seçmek için ordayım, ve bunu tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi var olan herşeyle zıt, bütün pazarlama taktiklerinin, forumlardaki fazlasıyla uzun tartışmaların, tekrarlanan sosyal medya paylaşımlarının arasında yapmak zorundayım. Seçimlerimin sonuçları benim öz değerimi olduğu kadar özgür irademin kalitesini ve gücünü de yansıtacak. İnternet, kişiliğimin derinliğini ve kendi hayatıma olan gerçek bağlantımı açığa çıkaracak bir şekilde hayatımı etkiliyor. İnterneti çok dürüst bir ayna olarak görüyorum.